Bölüm 4: "Gitme..."

770 125 58
                                    


Kaos kraliçesi, devam ediyoruz:)

Hyunjin, kollarında tuttuğu Felix'i üst kata çıkarttı. Onu yatağına bıraktıktan sonra, Felix'in önüne doğru eğildi. "Üzgünüm hyung, seni düşünemedim. Bu yüzden... Sen sakinleş, ben aşağıda bekleyeceğim."

Hyunjin tam kalkacakken Felix onu bileğinden yakalayıp durdurdu. "Gitme..."

"Ne?"

"Beni bu halde yalnız başıma bırakamazsın... Vücudum alev alıyormuş gibi hissediyorum. Karnım ağrıyor, kasıklarım karıncalanıyor..."

Hyunjin bir süredir bakmamaya çalışıyordu ama Felix eliyle karnını tuttuğunda, sonunda Felix'in karnına doğru baktı. Kıvranır durumdayken bacaklarını sıkıştırıyordu. Şimdi bacağının arasındaki şeyin kalktığı ve canını yaktığı çok belliydi.

"Hyung, biliyorum... Üzgünüm... Buna sebep olmak istemezdim. Bu yüzden lütfen..."

"Sorumluluk alman lazım..."

Siktir, Hyunjin ne yapmıştın böyle... Felix, bu konuda katı kuralları olan birisiydi. Hatta Changbin'le ilk başta evlenmeden sevişmeme kuralını koyan oydu. Korkaktı, bedeni sevişmeye hiç hazır değildi. Dinamiğini öğrendiği ilk günden beri düzenli ilaçlarını kullanmış, alfalardan kaçmayı hep başardığından hiç kızgınlığa girmemişti. Daha önce hiç böyle hissetmemişti. Ama şimdi aldığı yüksek ve güçlü feromon onu tetiklemişti. Hyunjin ne yapacağını bilmiyordu, ama kızgınlığa giren Felix, kontrol edilmeyecek durumdaydı.

Hyunjin, Felix kendine geldiğinde, Hyunjin'i affedemeyeceği bir şey yapmak istemiyordu. Şimdi onunla sevişmek, yapacağı en büyük hata olurdu. Kendisini yıllardır saklayan Felix'e dokunmak bile, büyük bir hataydı.

Felix'in kontrolsüzce yayılmaya başlayan kokusu, aynı Felix gibi bakir olan Hyunjin'i deli gibi titretiyordu. Felix sonunda eğilip Hyunjin'e sarılana kadar, ikisi de hareketsiz birkaç dakika geçirmişti.

"Hyung..." Dedi Hyunjin, Felix'i ittirmeye çalışarak. "Lütfen uzaklaş."

"Sevmiyor musun beni..."

"Seni her şeyden çok seviyorum hyung. En çok seni seviyorum... Bu yüzden benden uzak durmanı istiyorum."

Felix kafasını Hyunjin'in omzuna sürttü.

Koku bir yana, boynuna sürtünen yumuşak saç teli bile Hyunjin'i delirtmeye yetiyordu. Kısa bir anlığına bilincini kaybetti, dudaklarını aralayarak Felix'in boynuna yaklaştı. Öpmek falan değildi amacı, direk olarak işaretleyecekti.

Aniden kendine geldi, kolunu kaldırdı ve aralanmış dişlerini Felix'in omzunda değil, kendi kollarında birleştirdi. Onu çılgına çeviren his yüzünden kendini durduramayıp o kadar sert ısırmıştı ki, kolundan akan kanlar Felix'in tişörtüne ve yatağa damlamıştı.

Felix'i itti, yatağa uzandırdı. Bir şey söylemesine izin vermeden çekmeceyi açıp sakinleştiriciyi buldu. Felix'i dinlemedi, ilacı zorla içirdi. Ardından koşarak odadan çıktı.

Evde bulduğu ilk yardım çantasındaki malzemelerle öylesine kolunu sarmış, salonda gergin bir şekilde oturuyordu şimdi Hyunjin. Felix kızgınlıktaydı, tek başına üst katta duruyordu. Nasıl olduğunu, ne yaptığını bilmiyordu ama kendisi bile henüz sakinleşmemişken, yukarı çıkmak çok tehlikeliydi.

Koltuğa doğru uzandı, gözlerini yumdu.

Kafasını tam dağıttığını düşündüğü esnada, evin kapısı çalındı. Hyunjin uyku sersemliğiyle kalktı, sendeleyerek kapıya gitti. Açtığında, karşısında Minho duruyordu.

The Cliff | Hyunlix [Omegaverse] ✓Where stories live. Discover now