7. BÖLÜM

182 28 85
                                    

Oylamayı, yorum yapmayı unutmayın kuzularrr 🧸🦢



"Neyden bahsediyorsun? Ne demek annem bir tanrıça?!"

Yaşadıklarım gerçekten normal mi? Artık aklımın alabileceğinden fazlasını yaşıyorum. Yaklaşık 1 haftadır hayatım altüst olmuştu. Herkes herşeyi acımasızca yüzüme söyleyebiliyordu ama unutuyorları ki benimde bir kalbim var ve tek görevi kan pompalamak değil!

"Cevap versene sana soruyorum"

"Duydun işte. Gerçekleri öğrenmek istemiyor muydun? İşte gerçekler"

"Bunlar gerçekler değil bunlar saçmalık"

Tam burada aniden oturduğu yerden ayağı kalkti ve bana bakarak konuştu.

"Yeter artık. Anlattığım hiçbir şeye inanmayacaksan neden sürekli bana gerçekleri soruyorsun ki? Ailen sana yalan söylemiş diyorum, bütün hayatın yalan diyorum, o çok sevdiğin baban veya öldü bildiğin annen. Herkes sana yalan söyledi. Ama ben sana gerçekleri anlatınca yalan oldu. YETER BEE! ÇIK ARTIK ŞU ŞIMARIK PRENSES KAFASINDAN!"

İşte insanlar böyledir. Ne kadar sizin için çabaladıklarını söyleseler de, her ne kadar sizi sevdiklerini soyleselerde akıllarının bir köşesinde her zaman size karşı biriktirdiği şeyler vardır.

Neden gözlerim dolmuştu hiç bir fikrim yok. Neden Kimse kendini benim yerime koymuyor? Benim nasıl olduğumu sormuyor? Acılı hir tebessüm kondu dudaklarıma. Ardından kafamı ' anladım' anlamında sallayarak ayağı kalktım. Yabancı söylediklerinden pişman olmuş gibi bakıyordu. Bu beni daha çok güldürdü. Karşısında dikilip tam gözlerinin içine bakarak konuştum.

" İçinde ki zehri kusup rahatladığına göre artık beni burada tutmak için uğraşmazsın. Sonuçta içinde bana karşı biriktirdiğin bu kadar şey varken artık kalmamin bir anlamı yok gibi. Söylediklerinin arkasında dur yabancı. Sonunda pişman olacağın şeyler yapma! Eğer birşey yaparsan da sakın ola ki pişmanlık duyma!"

Son cümlemde başparmağımı kaldırıp ona doğru sallamıştım.

Şuan gözlerinden binlerce Duygu geçiyordu. Fakat en belirgin olanı ise pişmanlıktı.

"Mele-"

Elimi kaldırarak susturdum onu.

" Sakın! "

Çok şey söylemek istermiş gibi bakıyordu bana. Ama artık bir anlamı yoktu.

Yanından geçip odadan çıkmaya niyetlenerek hareket etmiştim ki aniden kolumu yakaladı. Bu hareketi beni sahada sinirlendirirken kolumu kurtarmaya çalışıyordum.

" Melez özür dilerim. Bak gerçekten öyle demek istemedim. Kafam yerinde değildi yemin ederim."

"kolumu bırak!"

" Beni bir dinle"

" BIRAK KOLUMUUUU!!"

En sonunda dayanamayarak bağırmıştım. Yapamazdı. Onca şey söyledikten sonra özür dileyemezdi. Nihayet kolumu kurtarınca koşar adımlarla odadan çıktım ve koridorun sonundaki odama girip kapıyı kapattım. Aynı hızla kendimi yatağa atıp ağlamaya başladım. O benim için bir yabancıydı. Henüz tanışalı 1 hafta olmuştu. Doğru dürüst bir diyalog bile kurmamıştım kendisiyle.

Peki neden söyledikleri bu kadar canımı acımıştı? Neden kalbimi kırmıştı ki?

Gerçekten şımarık mıydım?

Gözümün önünde beliren bir anı ile geçmişe bir yolculuk yapmıştım.

"Baba hadi beraber oyun oynayalım mı? "

ÖLÜMCÜL TAÇLARNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ