2. BÖLÜM

333 49 409
                                    

"Kızım!"
Etrafıma bakındım.
"Baba!?"
"Kızım bana doğru gel"
"Seni göremiyorum baba. Nerdesin?"
"Burdayım kızım tam karşında. Gözlerini aç"

Gözlerimi araladım ve karşımda babam yerine kanatları olan bir iskelet vardı.

Ben şaşkınlık ve korku içinde karşımda ki iskelete bakarken o ise konusmaya başladı.

"Bak annende burada"

İşaret ettiği yöne bakmak yerine sinirle konuştum.

" Ne saçmalıyorsun? Benim annem öldü tamam mı? Ve sen benim babam değilsin ucube!"

Konuşmak yerine öylece bana baktı. Bir süre konusmadan bakmaya devam ettiğinde artık dayanamayarak;
"Bana bakmak yerine bir aciklama yapacak mısın artık?" Diye yükseldim. O sırada yan taraftan,
"Maalesef sana cevap veremez tatlım. Artık ruhu burada değil" diyerek bir kadın babam olduğunu söyleyen iskeletin yanına geldi.

Karşımda ki kadın olağanüstü bir güzellikteydi. Hatta o kadar güzeldi ki. Sanki. Güzelliği ölümcül gibiydi. Siyahlar içinde, yemyeşil gözleriyle bana bakan bu kadını neden taniyormuşum gibi hissediyordum bir anlam veremedim. Kadın bir süre bana baktıktan sonra yanında ki iskelete döndü ve ellerini havaya kaldırıp hafif bir şekilde üflemesiyle karşımdaki iskelet aniden bir toz bulutuna dönüşüp gözümün önünde kayboldu.

Tamam tamam. Kafayı sıyırmadığıma eminim. NELER OLUYOR BURADA!?

"Kimsin? Ve burada neler oluyor? O iskelete ne yaptın ve bunu nasıl yaptın?"

Üst üste sorduğum soruların ardından kadın hafifçe tebessüm ederek bir iki adım attı bana doğru. Ürkmedim de değil şimdi.

"Sakin ol tatlım. O bir ölüydü. Ve olması gereken yere gönderdim. "

Af buyur abla? Tabi bunu içimden söyledim.

"Nasıl yani? Bir ölü neden benle konuştu ve bana babam olduğunu saçmalayıp durdu? Ayrıca ölüleri olması gereken yere göndermek senin mi görevin?"

Gerçekten nasıl saçma bir şey bu böyle?

"Evet haklısın çok mantıksız. Ama bilmediğin şeyler var"

"Mesela?"

"Mesela benim senin annen olmam gibi"

Yok artık bilmem devenin neresi.

"Ne saçmalıyorsun sen? Benim annem yıllar önce beni doğururken öldü. Ayrıca annemin ölüleri olması gereken yere gönderen kişi olmadığına da eminim."

Dalga mı geçiyorlar benle? Neden hayatım birden bok çuvalına döndü anlamıyorum.

"Zaten buna hemen inanmanı beklemiyordum. Ama merak etme bundan sonra daha sık görüşecez. Aklındaki bütün soru işaretlerini yok edecez"

Cümlesini kurar kurmaz etrafı siyah bir duman kapladı. Ve az önce kafayı sıyırdığına emin olduğum kadın ortada yok!

"Neler oluyor?"

Etrafta yankılanan "bundan sonra daha sık görüşecez" sesleri artık çoğalmaya başlarken bir anda bana doğru hızla uçan siyah bir şey görmemle güçlü bir çığlık attım.

"Şşş sakin ol. Sakin ol. Sadece bir kabus."

Offf başım patlamak üzere ve neden felç olmuşum gibi hissediyorum. Gözlerimi zorlada olsa açmayı başardığımda etrafıma baktım. Bir odadaydım. Simsiyah bir oda. Yatakta uzanmış ellerimdeki yaralar sarılmış bir halde yatıyordum. Ve en tuhafı yatağımın yanına çökmüş olan ve beni sakinleştirmek için elimi tutup " geçti, sakin ol, geçti" diye mırıldanan bir yabancı.

ÖLÜMCÜL TAÇLARWhere stories live. Discover now