3. BÖLÜM

270 37 120
                                    

MERHABA! DÜNYAMA HOŞGELDİN. KURGUMA BİR ŞANS VERDİĞİN İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM VE EMİN OL Kİ PİŞMAN OLMAMAN İCİN ELİMDEN GELENİ YAPACAM. BU YOLDA Kİ DESTEKÇİLERİMDEN VE HAYALLERİMİ GERÇEKLEŞTİRME YOLUNDA ATTIĞIM ADİMDA YANIMDA OLDUĞUN İÇİN TEKRAR TEŞEKKÜRLER 🦋🖤

O ZAMAAAAN HAZIRSAN BAŞLAYALIM...🌠

(Bu arada dipnot. Aralarda satırlar için yapılan yorumlar çok hoşuma gidiyor. Bilmem anlatabildim mi?😁?

☁️

" Ne saçmalıyorsun? Ne demek Rowan'da değiliz. Alastor'da neresi?ayrıca sen benim prenses olduğumu nereden biliyorsun?"

Şaşkınlıktan neredeyse dilimi yutmak üzereyim. Karşımda ki yabancının az önce kurduğu cümleler beni o kadar şaşkına uğratmıştı ki hala ne düşüneceğimi bilemiyorum. Ölüler diyarı diye birşey yok. Ayrıca bu diyarda Rowan'dan başka ülkede yok. Ben bu sorularla savaşırken kral olduğunu söyleyen yabancı ise sakince beni izliyordu. Sorularımı birkaç dakika cevapsız bıraktıktan sonra nihayet konuştu.

"Saçmalamıyorum. Evet hemen inanmanı beklemiyorum ama bunlar gerçek. Şuan da burdasın ölüler diyarında. Alastor'da. Ve ben bu ülkenin kralıyım"

Daha fazla dayanamayarak ayağı kalktım. Karşımda ki yabancı ise hala aynı pozisyonda oturmaya devam ediyordu. Üstten ona doğru bakarak sinirle konuştum.

"Bu saçmalıkları daha fazla dinleyecek vaktim yok. Hazırlıklarımı yapıp en kısa sürede sarayıma geri dönecem. Ve senide bu deli zırvalıklarınla başbaşa bırakacam."

Ardından hızla arkamı dönüp merdivenlere doğru ilerledim. Aynı hızla merdivenleri çıkıp koridorun en sonunda ki odama doğru ilerledim. İçeri girip kapıyı hızla kapattım ve yatağın yanında ki komodinin üzerinde duran tacımı alıp başıma geçirdim. Duvarda asılı duran kılıçlardan birinide belime taktıktan sonra aynı hızla odadan çıkıp aşağı indim. Yabancının eski yerinde olmadığının farkındaydım fakat pekte umrumda değil.

Adam gelmiş bana ölüler diyarındayız diyor yaa. Aynen canım saniyeler içinde bir evrenden başka bir evrene geçiş yaptık.

Hızla kapıya ilerledim ve neredeyse iki katım olan kapıyı güçlükle açtım. Fakat açmaz olaydım. Buraya ilk geldiğimizde sarayı uzaktan görmüştüm ve ardından bayıldığım için gerisini hatırlamıyorum. Ama şuan kırmızı gökyüzü bana yukarıdan el sallıyordu. Aynı şekilde sarayın kasvetli havasına eş değer olarak bahçedeki bütün ağaçlar kurumuş dallardan ibaretti. Tam bir cadı masalından fırlamış gibi. Daha fazla bu görüntüye takılmayarak bahçe kapısına doğru ilerledim. Yalnız etrafta ne at vardı ne başka bir insan ne de yabancı. Anlaşılan bunca yolu yürüyerek geri dönecektim. Saraydan tam olarak çıktığımda karşıma çıkan manzara ise beni bir kez daha korkuttu. Uçsuz bucaksız bir uçurum ve yan tarafta kupkuru karanlık bir orman. Havanın renginden dolayı saati veya vakti anlayamıyordum. Herşeye rağmen karşımda ki ormana doğru emin adımlarla ilerledim.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
ÖLÜMCÜL TAÇLARWhere stories live. Discover now