28- "Eskiden Kalma Tanıdık Bir Sahne"

10.1K 678 318
                                    


Merhabalar merhabalar

Yeni bölümle aranızdayım. Bence de hoş geldim pspdwğpflv

Özür dileyerek sınır koyacağım, buna mecburum çünkü üç tane yorum atıyorsunuz ayol. Ben istiyorum ki yorumlarda sohbet edip eğlenelim

Ayrıca 100k olmuşuz 🎉🎉🎉

Sınır: 200 oy, 200 yorum

Bu sefer sınırı geçene kadar bölümü atmayacağım, kararlıyım hfqwhghgwnge

Keyifli okumalarrr ♡♡♡

Medya: Skapova- Son Arzum

¤¤¤

cankirac: Bir hastane morgunda görürsen sakın ağlama, git

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

cankirac: Bir hastane morgunda görürsen sakın ağlama, git.

3.257 beğeni

°°

Aşk demişti biri zamanında. "Aşk; aslında hissedilmeyen, var olmayan, sadece yaşanılmasının gerekli olduğu dayatılan bir duygudur." demişti.

Haklı mıydı? Bana göre tam olarak haklı sayılmazdı ama aşk sandığımız duyguların sadece hayranlık olduğunu tüm münazara boyunca bize dayatmıştı ve haklı da bulunmuştu. Dört yıl boyunca sözünün tek dinlendiği ve tek haklı bulunduğu yerdi belki de o münazara.

Sadece öyle sanırız, umduğumuzu bulamayınca da suçu karşımızdakine atarız demişti aynı zamanda da. Suçu bizi sevmeyene atıp işin içinden sıyrıldığımızı söylemişti.

Attığım adımları durdurup üzerime giydiğim yağmurluğun kapüşonunu kafama taktım ve elimdeki şemsiyeyi daha sağlam bir şekilde tutmaya çalıştım bu düşüncelerim eşliğinde. Can'ın yanına gidiyordum. Can'ın yanına giderken de Göktuğ çıkmıştı karşıma. Bu sefer tamamen tesadüf eseri denk geldiğimizin farkında olduğum için bozuntuya vermemiş ve sanki onu görmemiş gibi davranmıştım. Çünkü o beni görmemişti, görmek istediğini de sanmıyordum zaten.

Yağan yağmurun altında sırılsıklam olmayı bile umursamadan öylece bekliyordu. Arada bir yaptığı yer hareketlerini de baz alırsak spor yapıyor olmalıydı ama bu sporun tamamen göstermelik olduğunu beş yaşında çocuğu buraya getirsek o bile anlardı. Sadece dışarıdan bakıldığında aptal bir şekilde yağmurun altında beklemediğini göstermek istiyormuş gibi bir iki hareket yapıyor ardından oturup karşısındaki denizi izliyordu.

Elimdeki şemsiyeyi daha da sıkı bir şekilde kavrayıp derin bir nefes çektim ciğerlerime. Çok yağmur yağıyordu ve Göktuğ alçılarından yeni kurtulmuş, yeni yeni iyileşmişken eğer biraz daha böyle beklerse ağır bir şekilde hasta olacaktı. Bunu istemiyordum. Ama yanına gitmek de istemiyordum.

Kendisi söylemişti. "Seni bir metre yakınımda bile görsem sana acımayacağım artık, ben de kalbini kıracağım." demişti çünkü kavga ettiğimiz o telefon konuşmasında.

Koçum BenimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin