Özel

5.2K 476 308
                                    

"Larin..."

"Canım annem!"

Ağlamamak için zor dururken boynuma atlayan kızıma ellerimi sarıp sarıldım sıkıca. Larin'i kucağıma alıp kalkarken tavana bakıp dolu gözlerimin geçmesi için çaba gösterdim. Sehpaya baktıkça hıçkıra hıçkıra ağlayasım geliyordu yemin ederim.

Larin... Geceleri gündüzlü 1 haftamı harcadığım ve üç gün sonra patrona gitmesi gereken çizimlerime meyve suyunu dökmüştü. Üstelik onu defalarca uyarmama rağmen. Şımarıklığı yüzünden dökmüştü.

"Özür dilerim..."

Sehpadan parkeye damlayan turuncu sıvı son damlam olurken gözümdek alan yaşı engelleyememiş, kucağımdaki kızımı bırakıp gözlerimi silmiştim.

"Larin, odana git. Akşam babanla konuş."

"Özür dilerim! Bir daha yapmam babama söylemeyelim lütfen."

"Her seferinde aynı yalanlarını duymaktan yoruldum. Babanla konuş."

Yüzüne bakarsam ona kanardım. Masuma yatma ayaklarını göz ardı edip artık mahvolan kağıtların yanına adımladım. Bu süreçte beni ikna edemeyeceğini anlayan kızımın odasının kapı sesini duymuştum bile.

Elimdeki peçeteyle kağıtların üstünü silmeye çalışırken dakikalardır tutmaya çalıştığım hıçkırık kaçtı ağzımdan. Kayışlar kopmuştu. Ellerim titremeye başlarken hıçkıra hıçkıra ağlıyor, ellerim nasır tutana kadar uğraştığım kağıtların çöp oluşuna bakıyordum.

Çaba göstermeyi bırakıp ellerimi kucağıma koydum. Salonun ortasında, yerde bağdaş kurup delicesine ağlayan tek aptal ben olmalıydım.

Koluma dokunulmasıyla irkilip başımı kaldırdım. Kızımı görür görmez gözlerimi silip art arda yutkundum biraz olsun kendime gelmek için.

"Bebeğim?"

Kucağıma yerleşip küçük elinde tuttuğu mendili gözlerime sürdüğünde tekrar ağlamak istedim.

"Ağlama anne... Babam sana kızar."

"Ağlamıyorum fındığım. Sadece bugün biraz yoruldum."

"Larin isteyerek yapmaz ki... Kızma ona."

Larin onu uyarmama rağmen kağıtların etrafında, elinde bardakla oyun oynarken, Vien oyun masasında yapboz yapıyordu.

Yemin ederim... Yemin ederim iki çocuğumuza da eşit davranıyorduk. 5 yıldır birine 1 gram fazladan sevgi vermemiştik. Ama gün, hatta neredeyse aynı dakika doğan çocuklar nasıl bu kadar farklıydı anlayamıyorum.

"Kızmadım. Hadi sen de kardeşinin yanına git. Oyun oynayın birlikte."

"Sen?"

"Ben de babana yemek hazırlayacağım birtanem. Hadi git bakalım."

Yanaklarını öpüp odasına gidene kadar arkasından izledim. Çok güzeldi kızlarım. Dünyanın en güzel kızlarıydı. 5 yaşında olmalarına rağmen akılları 10 yaşında gibi çalışsa da ikisi de farklı şeylere kullanıyordu.

Kağıtlara bakmaya gücüm yetmediğinden öylece bırakıp kendimi mutfağa attım. Taehyung gelip ağlama krizlerimi göğsünde yumuşatana kadar burada duracaktım.

"Tüm gün yapman gerek 2 çocuğa bakmak, onu bile beceremiyorsun aptal."

Ve tekrar ağlamaya başlarım...

......

Kendimi mutfakta çürüttüğüm saatlerin ardından kapı ziliyle kendime gelmiştim. Kapıya yürürken şımarıklığım tutmuş, ağlama krizlerimin en büyük belirtisi, ellerim titremeye başlamıştı. Kendimi düzeltmem gerekiyordu. Bu kadar abartırsam her ne kadar çok düşük ihtimal de olsa Taehyung Larin'i azarlayabilirdi.

Zeus | TaekookWhere stories live. Discover now