9| zayıf duran hafızamda gülüşlerin mırıldar.

48 2 0
                                    

jeongguk

benim için de hiçbir şey göründüğü kadar basit değildi, kolay olmamıştı. yaşadığım her şeyi içime sindirebilmiştim ama yine de bazenleri kendimi kontrol etmeme olanak kalmadan, aniden öfkem patlıyordu. içimdeki yakıcı hisleri tutamıyor, çığırımdan çıkıyordum. sürekli olarak kendimle çelişiyordum, yapmam dediğim şeyi yapabiliyordum veya tam tersi yaşanabiliyordu ve kendimi sıklıkla ben de anlayamıyordum, başka birinin hamlelerimi anlayabilmesi olanaksızdı. dengesizleşmiştim ki hatırlıyorum da, gençliğimde ben böyle bir insan değildim. fakat sikik geçmişimden aklıma düşen her hatıra, tetikleyici olabilecek her şeyi anımsadıkça neden olduğunu anlayamadığım şeyleri yapmamı sağlıyordu.

mesela taehyung boynumdaki o yara izine dokunduğunda bunu yapmıştı, muhtemelen kendisi de farkındaydı ve benden korktuğunu biliyordum. belli etmese de ve hatta hiçbir şey hissetmediğini söylese de ben iyi biliyordum benden korktuğunu. onu özlediğimi düşünüyordum bazenleri ki tam da aklımdan bunlar geçerken o yaptığı hareketle beni tetiklemişti. kendime engel olamayacak korkunç bir dürtüye kapıldım, pişman olacağımı ve sonrasında bunun acısını ondan da kendimden de çıkartacağımı iyi bilerek; fakat bir yandan da özlemle öpmüştüm onu.

kalbim alev alıyor sanmıştım o an, tanrı şahidim. tanıdığım adam olmasa da ona baktığım zaman gözlerinin içinde on yedi yaşındaki o çocuğu görüyordum ben. ona bakmak acı veriyordu bana. çünkü şu an o çocukla bu adam arasında bir uçurum vardı ve şu an ne yazık ki böyle bir adama karşı bir şeyler hissedebiliyor olmak içimi yakıp kavuruyor, kül ediyordu.

bu kafama dank edince iyice nefretle doldum. sanki şalterlerim atmış gibiydi, bu sefer o güzel çocukla değil; bana ihanet eden bu acımasız adamla karşı karşıyaydım. daha da çıldırmama yol açtı ve onu kolundan tutarak bodrum kata yönelmiş, penceresi dahi olmayan küçücük ve kapkaranlık odaya kapattığımda ve üzerine kapıyı kilitlediğimde ellerim o kadar çok titriyordu ki, sinirimden gözlerim dolmaya başlamıştı.

dayanamadım bu kadar yakıcı hisse, düşünmemek istedim ve koridorun ışığını kapatıp merdivenlere yeniden yönelirken onun sesini duyduğum zaman aldığım nefesin beni boğduğunu sandım adeta.

çünkü karşında annesini görüyor olmalıydı, onunla konuşuyordu. duyabiliyordum.

yerime çakılıp kaldım o an, ve işte tam o sesi duyduğum anda o yine gözümde o masum çocuğa dönüştü. çıldıracaktım gerçekten. bu kadar hızlı ve yoğun duygu geçişleri bana da aklımı oynatacaktı en sonunda.

olabildiğince sessiz bir şekilde kapıya yaklaştım ve duvara sırtımı dayayıp yavaşça yere çöktüm. korkusunun büyüklüğünü bilsem de nasıl bir etkiye yol açabileceğini düşünmemiştim. sadece ceza çeksin istemiştim. çünkü o da beni bununla aynı seviyede bir yere kapatmıştı ve ben oradan hiç çıkmadan tam yedi yıl geçirmiştim. başlarda hep sorun çıkardığım için sürekli hücre hapsi cezası alırdım. aynı böyle karanlık bir yere kapatırlardı beni. tam üç adımlık bir genişliğe sahipti, oksijen dahi girmiyordu ve ilk zamanlarda o kadar çok ağlıyordum ki, sürekli nefesim tıkanıyordu.

o lanet olası delikte ölmememin tek sayesi taehyung'du. elimden tutuyordu o karanlıkta, saçlarımı okşuyordu. bitecek diyordu bana hep, sıcaklığını hissedebiliyordum. beni o sikik deliğe kapatan o olduğu için nefret ediyordum bir yandan. bir yandan da o en zayıf, en güçsüz düştüğüm anlarda beni hayatta tutan yine onun hayali oluyordu.

ilk hücre hapsimi hatırlıyorum, gardiyanlardan birinin söylediğine göre tam elli altı saat sürmüştü ve artık akıllandığımı düşünüyor, bana pis bir sırıtışla bakıyordu. elli altı saatin sonunda o delikten çıkıp koğuşuma götürüldüğümde bile dudaklarımı aralayamıyordum bile.

Você leu todos os capítulos publicados.

⏰ Última atualização: May 04 ⏰

Adicione esta história à sua Biblioteca e seja notificado quando novos capítulos chegarem!

vagrant, taekookOnde histórias criam vida. Descubra agora