25

3.4K 229 76
                                    

Karargaha giriş yapmış, tim ile vakit geçirmiştim. Kutay abide evrak işlerini halletmeye gitmişti. Çökmüş gibiydi, iyi değildi. Parlayan gözleri yoktu.Sesi buzdan farksızdı. Parmağındaki yüzük de yoktu, yüzük parmağı kızarmıştı. Ne olduğunu Sidar'a sorduğumda öğrenirsin demişti.

Kafam karışmıştı.

Odama geri yerleşmiş, Albay'a göründükten sonra da yarım saat uyumuştum. İyileşmiş olsam da yaram arada sırada acı veriyordu. Birikmiş dosyaları hallettikten sonra tim ile birlikte Toprak Yüzbaşı ve timine yardımcı olmuştuk.

Telefonumdan yükselen bildirim sesiyle parmak izimi okutarak ekranı açmış, mesaja tıklamıştım.

-Albay toplantı odasına çağırıyor güzelim, tim burada seni bekliyoruz.

Hızlıca ayaklanarak gitmem gereken yere adımladım. İçeri girdiğimde tekmil verip yerime kuruldum.

........

Öylece boş duvara bakıyordum. Öğrendiğim şeyler ağır gelmişti. Her daim yüzümüze gülen, bir abla gibi davranan sözde doktorumuz bize ihanet etmişti. Üstelik bu kadın benim abi saydığım adamla oynamış, onunla nişanlanmıştı. Kutay abi iyi değildi. Haklıydı. Çok seviyordu, ben görmüştüm.

Yanına gitmiştim. Dertleşmek için, içini dökmesi için. Kabul etmemiş, beni zorla göndermişti. Böyleydi Kutay abi, her derdimizi dinlerdi de bir derdini bize açmazdı. Kapalı kutu gibiydi Kutay abi, kalbini ilk kez Umay'a açmış, onda da ihanete uğramıştı. Umuyordum ki, onu iyileştirecek bir kadın çıkardı karşısına. Mutlu olmayı hak ediyordu.

.......

Görev emri ile Karan'ın timiyle beraber bir operasyonu yönetecektik.Esir tutulan mühendisimizi kurtaracaktık. Aynı zamanda da bir silah alışverişini suç üstü yakalayıp adalete teslim edecektik.

.......

-Sağ da görüş?

Kulaklığa dokundum, "Olumsuz komutanım"

-Sol?

-Olumlu komutanım, bir hareketlilik yok.

Birkaç hışırtıdan sonra Karan'ın gür ve tok sesi doldu kulaklarıma, "İçeri giriyoruz"

Arka arkaya temkinlice içeri girdik,mevzilenirken esir görüş açımıza girmişti.

-Atışımla başlıyoruz gençler, mühendisin burnu kanamayacak.

Hiç vakit kaybetmeden diğerleri gibi anında indirmeye başladım. Karşılık olarak ateş açmıştı onlarda. Arabadan inen bir silüet gördüm, kaçırmamak için ileri atılacaktım ki üstüme kapanan bir beden ve hemen yanımızdan geçen bir kurşunu farkettim. Daha sonra Kutay abinin gür sesini duydum.

-SİCİLYA, AL O SALAĞI DA ŞUNUN PEŞİNDEN GİDİN!

Üstüme kapanan bedeni ittirdiğimde göz devirdim.

-GÖZ DEVİRME BANA!

Koşarken atışmamız pek etik değildi.

-KES SESİNİ MAL HERİF! NE DİYE ATLIYORSUN KURŞUNUN ÖNÜNE!

-SANA MI SORACAĞIM BE, KENAFİR!

Sidar'a son bir kez daha göz devirip adamı ensesinden kavradım, diğerleri de adamları indirmiş, esiri alıp bize yetişmişlerdi. Adamın etrafını sararken Karan yanımda bitmişti. Kulağıma eğildi,
"İyisin değil mi? "Kafamı salladım onaylar anlamda. " Sen? "O da kafasını
sallayarak derin bir nefes verdi.

Karan'ın timinden biri adamın maskesini açarken ileriden bize doğru gelen maskeliye silahlarımızı doğrulttuk.On adım karşımızda biterken uyarımızla silahını attı. Ayağımla silahı çekip Emre'nin teslim olan maskeliyi ters kelepçe yapmasını izledim.

-Aç şunun maskesini, ne haltmış görelim.

Emre bir çırpıda maskeyi çekip atarken karşımda kahkaha atan yüzle yerimde bir adım sendeledim. Gözlerimin karardığını hissediyordum. Gerçek olamazdı, hayır. Karan'ın kolunun belime dolandığını farkettim. Hayır, hayır gerçek değil. Sadece benziyorlar. Hayır, hayır! Kabus, sadece kabus.

Gözlerine odaklandım, büyük bir keyifle bakıyordu harelerime. Bir kez daha büyük bir kahkaha attı. Sus, sus lütfen! Sen değilsin, sen yapmazsın! Dilimin bir türlü söylemeye varmadığı ismi Ayaz dile getirdiğinde, öleceğim sandım. Ben bunu kaldıramazdım.

-Mahi?

Zorlukla yutkunan Karan kolunu daha da sıkılaştırıp düşmemi engelledi. Gözlerimden yaşlar akarken titreyen sesimle sordum. Ağlamamı istemezdi ki o.

-Sen benim kardeşimdin,ölmüştün!

Güldü keyifle.

-Bir zamanlar, Sicilya. Ben doğru olanı bulmadan önce, ne acı ama?

Yine güldü. Omuzlarım gittikçe çöküyordu.Nefes almaya çalıştım.

-Beni mahvettin!

-Zevkle hem de!

Dizlerim beni taşımıyordu. Ayaz küfürler yağdırarak ona bağırdığında kapanan gözlerimle Karan beni kucağına aldı. Kollarımı zorlukla boynuna dolarken kulağıma eğildi.

-Lütfen, lütfen kapama gözlerini

Yanağımı öptü."Geçecek, söz veriyorum sana geçecek, kapama gözlerini! "

Başıma giren ağrıyla inledim. Her şeyin, her şeyin bir kabus olmasını istiyordum. Yapamazdı, olmazdı. Allah kahretmesin, ölmüştü! Mezarında ağlamış, sabahlamıştım! Aklım almıyordu, bunu bana yapmamalıydı. Babasına yapmamalıydı! Babası bu uğurda şehit olmuşken, o bunu bize yaşatmış olmamalıydı. Keyifle attığı kahkahalar hâlâ kulaklarımda yankılanıyordu.

-Eftal, güzelim! Kapama kardeşim gözlerini, bekle biraz daha!

Emre'ye ağlamaktan buğulanmış, net görmeyen gözlerimle baktım. Gözlerimde ne gördü bilmiyorum ama ağır gelmiş olmalı ki bakışlarını kaçırdı.

Helikopterin sesini duydum, havalandığımızı hissettim. Hâlâ Karan'ın kolları arasındaydım, bir şey yapacağım diye bırakmıyordu. Oysa benim nefes almaya dahi mecalim kalmamıştı. Nasıl atlatacaktım, ne yapacaktım hiç bilmiyordum.

Tek bildiğim, canımın yanmasıydı.

......

Herkes timden veya Karan'dan şüphelenirken benim Mahi'yi hain ilan etmem şoku!

Bekleyen var mıydı?

Parlıyorsunuz yine!

Akasya'ya beddua etmeyiniz, beli doğrulmuyor da sonra.

Eftal bebeğim sizce nasıl toparlanacak?

Çok ağladık, daha da ağ- Öhm, konumuz bu değil.

Görüşmek üzere!





Kalpler Ve İzlerWhere stories live. Discover now