10

114 8 0
                                    

"Biraz konuşabilir miyiz Aras?" arkadan gelen çekingen sesle kafasını çevirdi sarışın. Eduardo suratına masum masum bakıyor, heyecandan ellerini koyacak yer bulamıyor gibi görünüyordu. Antrenmana geldiğinden beri Eduardo ile hiç konuşmamıştı Aras. Ne diyebilirdi ki zaten? Kendisini öpmüştü bu herif. "Konuşmak istemiyorum Eduardo. Yaşanmamış gibi davranalım. Unutalım." diyerek cevap verdi sonunda. Usulca kafasını sallayan siyahi adam yavaş adımlarla oradan uzaklaştı. Ellerini saçlarına götürüp dağıttı genç çocuk. Eduardo ile arasına mesafe koyması gerekiyordu. Eskisi gibi davranamazdı ona. Gay olsa bile o gözle bakamazdı zaten. Kardeşi gibi görmüştü onu hep.

Haftaya yapılacak olan İnter derbisinin hazırlıkları şimdiden başlamış, oyunculara nefes aldırmıyordu. Evden tesise tesisten eve giden Aras bünyesinin fazlasıyla yorulduğunu hissediyordu. Hiçbir sosyal hayatı ya da eğlecesi yoktu. Boşu boşuna yaşıyormuş gibi hissediyordu son zamanlarda. Hayatında yeni birini istiyordu. Yeni bir heyecan, belki aşk belki dost kendisi de bilmiyordu ancak ot gibi yaşayıp gitmekten bıkmıştı. Duygularını harekete geçirecek birini istiyordu.

Beyaz karların kapladığı sokakta tek başına yürüyen sarışın çocuğun burnu soğuktan kıpkırmızı olmuştu. Adımını her attığında kardan gelen ses kendisini fazlasıyla mutlu ediyordu. Sol elinde tuttuğu kahvesini yudumluyor, sokak lambasının ışığında aşağı süzülen taneleri izliyordu. Bu havalar öylesine hoşuna gidiyordu ki evde duramıyordu Aras. Ağzından çıkan buharı izlerken birden gözleri dolmaya başladı sarışının. Nedenini bilmiyordu ancak hıçkıra hıçkıra ağlayası vardı. Sokak aşırı sakin ve sessizdi. Yandaki kaldırım taşına yavaşça çöküp dolan gözlerini boşalttı. Ağladıkça daha çok ağlıyor, kendini durduramıyordu. Ayaklanıp bitmemiş kahvesini çöpe attı ve içini çekerek evine doğru ilerlemeye başladı. Karşı binanın terasında elinde sigarasıyla kendisini izleyen esmerden bir haber.

"Ablana haber verdin mi Erkan?" kafasını iki yana salladı kumral çocuk. "Yok sürpriz yapacağım. Hadi kendine dikkat et kardeşim. Geldiğimde toparlanmış göreyim seni." kafasını usulca sallayıp tebessüm etti Aras. "Normalde gitmezdim biliyorsun ama her zaman yeğenimiz olmuyor. Çok heyecanlıyım oğlum. Dayı oluyorum lan." gülümseyip Erkan'ın omzunu sıvazladı Aras. "Bana fotoğrafını at hemen ben de çok merak ediyorum. Hadi git sen geç kalacaksın şimdi." sırıtıp hareketlendi Erkan. Kapıyı çarpıp çıktı. Koskoca evde tek başına kalmıştı şimdi Aras. Sessizlik kulaklarını sağır ederken büyük banyoya ilerleyip küveti doldurmaya başladı.

Sıcak su tüm vücudunu gevşetiyor, sarışının uykusunu getiriyordu. Geçen gün aldığı paketten bir dal çıkarıp içmeye başladı. Her çektiği nefeste ciğerlerinin dolduğunu ve kirlendiğini hissediyor ancak durmuyordu. Nedenini bilmediği bir depresyona sürükleniyor gibi hissediyordu kendini. Ani gelen bir öksürük kriziyle sigarayı söndürdü. Bu paketi atması gerekiyordu sanırım. Banyodan çıkıp yatak odasına girdi. Bir çırpıda üzerini giyinip saçlarını dahi kurulamadan balkona attı kendini. Canı aşırı derecede Chiristien'ı görmek istiyordu. Çok saçmaydı bu isteği farkındaydı. Ancak son zamanlarda sırf onu görmek için sık sık balkonuna çıkar olmuştu. Tabii ki yine görememişti. Zaten beklediği hiçbir an karşısına çıkmazdı. Hep beklemediği zamanlarda gelirdi. Tekar içeri girip yatağına uzandı. Biraz uyumaya ve dinlenmeye ihtiyacı vardı.

Zilin sesiyle gözlerini hafifçe araladı genç çocuk. Ağzındaki iğrenç tatla ayaklanıp aşağı adımladı. Duvardaki dijital saat 20:23'ü gösteriyordu. Bir anlık boş bulunmayla gelen kişinin Erkan olduğunu düşünmüş ancak yanılmıştı. Kapıyı açıp tekrar arkasını dönüp gidecekken karşısında dikilen kalıplı adamı görünce rüyada olduğuna net olarak karar kıldı Aras. Chiristien Louis'in evinde ne işi vardı? Üstelik akşamın bu saatinde. Gerçek olmayacak kadar saçma bir olaydı. Kesinlikle rüyaydı. "İçeri davet etmeyecek misin Türk?" hiçbir tepki vermeyerek bir kaç defa gözlerini kırpıştırdı Aras. Sonunda biraz kenara çekilip esmerin geçmesi için yer verdi. Salona doğru ilerleyen kalıplı adam, sanki her zaman buraya geliyormuş gibi rahat bir tavırla kendini kanepeye bırakıp yayıldı.

"İçecek bir şeylerin yok mu? Bir de Türkler misafirperver derler." dilini bir kaç defa şıklatıp kafasını iki yana sallarken fazlasıyla sinir bozucu görünüyordu Chiristien. Sehpanın üzerindeki suyu eline alıp esmere uzattı Aras. "Neden geldin?" diye sorarken oldukça ciddiydi. "Bir şeyleri düşünerek yapan birisi değilim. Öğrenmişsindir zaten bunu. O an canım ne isterse onu yaparım. Buraya gelmek istedim ve geldim. Hoşuna gitmediğini söyleme bana." nefesini verip karşıdaki koltuğa kuruldu Aras. "Burada olman saçmalık farkındasın değil mi?" "Ben her şeyin farkındayım. Sen yorma böyle şeylere güzel kafanı," iğneleyici bir tonda konuşan Chiristien'a anlamaz gözlerle baktı Aras. "Neyin farkındasın tam olarak?" Chiristien sırıtmaya başladı. "Değiştin Türk. Sen farkında değil misin? Bana karşı eskisi gibi değilsin. İki ay önce evine gelsem ölüm tehlikem vardı belki ama şu an hiç tereddüt etmeden gelebiliyorum buraya." gözlerini devirip oturduğu yerden ayaklandı Aras. "Ne saçmalıyorsun sen? Kalk git evimden." oturduğu yere daha da yayıldı Chiristien. "Peki ya gitmezsem?" kollarını birbirine bağlayıp gözlerini kapattı Aras, sakinleşmeye çalışıyordu. "Siktir git evimden!" diye hırladı bir anda. "Böyle yapınca korkunç olduğunu falan mı sanıyorsun sen?" deyip oturduğu yerden ayaklandı Chiristien. Yavaş adımlarla Aras'a ilerlerken konuşmaya devam etti. "Şu an korkmam gerekirken neden sertleşiyorum acaba?"

Duyduğu şeyle yutkunmayı unutan genç geri geri adımlamaya başladı. Şimdi bu Chiristien'ın rüya olması için neler vermezdi. Sırıtarak kendisine doğru ilerleyen esmer sonunda Aras'ı duvarla kendi bedeni arasına almayı başarmıştı. Saçlarından gelen taze şampuan kokusunu gözlerini kapatıp derince içine çekti. Bir şeyler oluyordu. İçinde bir yerler bu çocuk için titriyordu sanki. Aras kafasını kaldırıp esmerin yüzüne dahi bakamıyordu. Ancak saçlarında gezinen nefeslerin farkındaydı ve onu durdurmak için hiçbir çaba sarf etmiyordu. Hoşuna gidiyordu. Hem de fazlasıyla. Derin ve titrek bir nefes alıp kendine geldi sonunda. Var gücüyle Chiristien'ı ittirip dış kapıyı açtı. "Çık." diye konuştu sakince. Chiristien son kez Aras'a bakıp dışarı çıktı. Ancak bu bakış Aras'ın içini titretmişti. Şimdiye kadar kendisine hep alayla ve üstten bakan bu herif çok farklı bakmıştı ona. Üzgündü. Hayal kırıklığına uğramış gibi bakmıştı.

Ne yapacağını ve ne düşünceğini bilemeyen genç, koltuğa yaslanmış öylece tavanı izliyordu. Saat gece üçe geliyor ancak gözlerine bi gram uyku girmiyordu. Chiristien ile yaşadığı olay normal bir olay değildi. Pişmanlık duyuyor mu onu bile bilmiyordu Aras. Gözlerini kapatıp zorla kendini uyutmaya çalışıyordu yarın sekizde kalkacaktı ancak böyle devam ederse öğlene anca uyanırdı. Odasına çıkıp yatağına bıraktı bedenini. Sonunda zorla da olsa uyumayı başardı.

Ezeli Rakip | bxbOù les histoires vivent. Découvrez maintenant