5

124 10 0
                                    

  Sabahın erken saatlerinde alarmın tiz sesiyle uyanan çocuk sersemce etrafına bakındı. Rutin işlerini halledip mutfağa indi. İki yumurta kırmış çırparken bir yandan da televizyondan açtığı aptal bir programı izliyordu. Bugün kahvaltı hazırlama sırası ondaydı. En azından ekmek almaya Erkan gidecekti. Yumurta pişerken bir koşu üst kata çıkıp Erkan'ın odasına daldı. Yatağında yatmış telefonuyla oynayan çocuğu zorla yerinden kaldırıp ekmek almaya yolladığı gibi sofrayı kurmaya devam etti.

  Kapıya giren anahtarın sesini duyunca bir oh çekip masaya oturdu sarışın çocuk. Yarım saatir Erkan'ı bekliyordu, yumurtalar soğumuştu. Hemen köşedeki fırından nasıl bu kadar geç dönebilirdi bi insan? "Neredesin lan sen? Yumurta buz gibi oldu, nasıl yiyeceğiz şimdi?" ekmekleri poşetten çıkarıp Aras'a uzatırken konuştu kumral çocuk "Boşver şimdi yumurtayı. Sana bomba gibi bi haberim var. Ama hiç mutlu olmayacaksın buna." "Neymiş?" diye sordu umursamazca sarışın. "Fırında Chiristien'ı gördüm. Yanında birisi vardı konuşurlarken duydum buralarda bir ev tutmuş, taşınıyormuş." ağzındaki ekmek boğazına kaçarken öksürmeye başladı Aras. Erkan ona bir yandan su uzatırken bir yandan kıkırdıyordu. Aras'ın bu kadar kinli olması çok güldürüyordu onu. Öksürmesi bitince zorlukla konuşmaya başladı genç çocuk "Yok ebesininki. Ne işi var onun burada. Kafayı yiyeceğim Allah'ım." sonlara doğru mızmız çıkan sesiyle kendini tutamayıp kahkaha attı Erkan. "SİKTİR GİT ERKAN!" diye hırlayıp aynı zamanda masadan sinirle kalktı Aras. Erkan ise hâlâ arkasından sırıtmakla meşguldü.

  "Evin anahtarlarını aldın mı?" "Aldım." "Telefonum masanın üzerindeydi onu da al." "Onu da aldım Aras bin kere söyledin yeter artık geç arabaya sen, geliyorum." "Tamam tamam, çabuk ol." deyip hareketlendi sarışın çocuk. Arabaya oturup Erkan'ı beklemeye başladı. Havaalanına gideceklerdi. Sonunda memleketine dönüyordu genç çocuk. Erkan'ın binmesiyle hareketlenen araba ile kafasını koltuğun başlığına yaslayıp uyuklamaya başladı Aras. Havaalanına gelip rutin işleri hallettikten sonra sonunda uçağa binmişlerdi. Zorla cam kenarını alan Erkan keyifle yolculuğunun sefasını sürerken, Aras ona iğneleyici bakışlar atmakla meşguldü.

  Kafasına gelen topla sinirle yan tarafa baktığında karşısında gördüğü esmer adam onu fazlasıyla şaşırtmıştı. Ne işi vardı onun burada? Ayağa kalkıp topu eline aldı. Temkinli adımlarla Chiristien'e ilerlerken, karşısındaki adam onu baştan aşağı süzmekle meşguldü. Tam önüne varıp durduğunda birden türbülans yapan uçakla kendini adamın kucağında buldu genç çocuk. Büyük ve sert penisini kalçalarının arasında hissediyordu. Şoklanmış bir şekilde esmere bakarken hemen kendini toparlayıp ayaklandı. Elindeki top yere düşmüş etrafa çarpıyordu. Birden kendini sahanın ortasında buldu sarışın çocuk. Kendisine doğru koşarak gelen kalıplı adam çelmeyi taktığı gibi yere yapıştırmıştı genci. Yerde acılar içinde kıvranırken yüzüne gelen yumrukla burnundan gelmeye başlayan kanlar aynı zamanda boğazına akıyordu. Yavaş yavaş kanında boğulan çocuk ölüyordu. Nefes alamıyor ve çırpınıyordu. Karşısındaki esmerse çok garip bakıyordu sarışına, sanki kıyamıyormuş gibi. Bağırmaya çalışıyor lakin sesi çıkmıyordu. Birden suratına inen şaplak gerçek dünyaya çekip çıkarmıştı onu. Terin suyun içinde kalmış sarışın çocuk şaşkın ve anlamaz gözlerle Erkan'a bakıyordu. "Ne oluyor oğlum iyi misin lan?" elindeki suyu Aras'a uzatırken sordu Erkan. Suyu içip yanına koydu çocuk "İyiyim bir şey yok kâbus gördüm herhalde, hatırlamıyorum." diye cevapladı ve yolculuk boyunca bir daha konuşmadılar.

  Derin bir nefes aldı Aras. Kokusu bile farklıydı buranın. Havaalanına gelmiş kapıda onu bekleyen ailesini gördüğü gibi koşmaya başladı. Bir kolunu annesine bir kolunu da babasına sımısıkı sarıp özlemle kokladı çocuk. Çok mutluydu. "Arya gelmedi mi?" diye sordu Aras, etrafta kardeşini göremeyince. "Deneme sınavı var ya oğlum. Hem söylemedik geleceğini, sürpriz olsun." diyerek yanıtladı hemen onu kadın. "Tamam o zaman hadi gidelim artık evimize çok özledim." deyip Erkan'a baktı Aras. Köşede durmuş onları izliyordu kumral çocuk. "Erkan'ın ailesi şehir dışında bugün bizde kalacak." diye devam etti. Annesi gülümseyerek Erkan'a sarıldı ve omzunu tutarak yürütmeye başlattı çocuğu. Hep birlikte arabaya binmiş, Aras'ın babasının garip şarkılarını dinliyorlardı. Erkan arada Aras'a bakıyor ve sessizce kıkırdıyordu. Önde şarkıya eşlik eden adamsa bu durumdan fazlasıyla keyif alıyordu. "Aman Yusuf, ne anlıyorsun şu şarkılardan. Kapat, başım şişti. İllallah ettim. Yeter." diye söylenen kadına şarkının nakarat kısmıyla cevap verdi adam "Derdime derman işte çokolat kız. Biz aslında çokolat hastasıyız. Derdime derman işte çokolat kız." derin bir of çekip sustu kadın ve yolculuğuna sessizce devam etti.

  Eve girer girmez gelen o kokuyla mest oldu genç çocuk. Evlerinin mükemmel kokusuna yemek ve temizlik kokuları karışmış, dünyada cenneti yaşatıyordu Aras'a. Gülümseyerek mutfağa ilerledi. Ocağın üzerindeki tencerenin kapağını açınca karşılaştığı karnıyarık ile daha da büyüdü gülümsemesi. Başka bir tencereyi açtığında karşısına çıkan mercimek çorbası da fazlasıyla mutlu etmişti onu. Kenarda duran tencerede ise pilav olduğunu bildiğinden açmadı çocuk. Odasına girip rahat yatağına bıraktı kendini biraz. Bi insan yatağını bile özleyebilir miydi? Derin bir nefes alıp salona ilerledi. Erkan, annesi ve babası oturmuş, Aras'ın geçen maçta attığı korner golünü izliyordu. "Ya siz napıyorsunuz?" diye sırıtarak kanepeye annesinin yanına oturdu genç çocuk, yanağına bir öpücük kondurmayı da ihmal etmedi tabii. "Arya ne zaman geliyor?" diye sordu merakla annesine. Duvardaki saate bakıp cevapladı onu kadın "Sekiz on dakika bir şey kalmış bitmesine gelir birazdan." sessizce kafasını salladı Aras. "Ben gidip alayım mı onu arabayla?" diye sordu bu kez " Olur tabii. Git de getir hadi." istediği cevabı duymasıyla yerinden ayaklandı ve televizyona dalmış Erkan'a baktı çocuk "Geliyor musun? Arya'yı almaya gideceğim." diye sordu. "Yok Yusuf amcamla maç analizi yapacağız biz sen git, gelmiyorum ben." derken gözünü televizyondan çekmemişti bile Erkan. Kafasını iki yana sallayıp sırıttı Aras sonra da evden çıktığı gibi arabaya atladı.

  Arya'nın dersanesinin önüne gelmiş dışarı çıkmasını bekliyordu. Yavaş yavaş çıkan çocukları teker teker süzüyor, aralarında Arya'yı arıyordu. Sonunda gözüne çarpan genç kızla dudağının kenarı kıvrılmaya başladı. Ama yanında gördüğü çocuk anında yok etti sırıtmasını. Birbirlerine yakın temasta bulundukları yetmiyormuş gibi birde ağzına düşecekti neredeyse kardeşinin. O çocuk kim oluyordu da bu kadar yakın davranabiliyordu Arya'ya, arabadan çıktığı gibi yanlarına vardı. Arkaları dönük olduğundan ikiside onu farketmemişti. Bir elini Arya'nın bir elini de yanındaki lavuğun omzuna koyunca ikisi de irkilip arkasını döndü. Arya şoklanmış gözlerle bakarken neye uğradığını şaşırmıştı. Yanındaki çocuğunda ondan kalır yanı yoktu. Birden kendine gelip "ABİİ!" diyerek sarıldı Arya Aras'a. Yanındaki çocuk genç kıza dönüp "Abi mi?" diye şaşkınlıkla sordu. "A-Aras Çınar?" derken gerçekliği sorguluyordu. "Evet, benim. Sen kimsin?" tek kaşını kaldırmış neredeyse kendisiyle aynı boyda olan çocuğa bakıyordu Aras. "Ben hayranım. Senin, yani sizin. Hayranınızım sizin. Nasıl olur? Şaka mı bu?" derken hâlâ transtan çıkamamıştı çocuk. Aras bi kahakaha atıp başını okşadı çocuğun sonra Arya'ya dönüp "Niye söylemiyorsun çocuğa abin olduğumu?" diye sordu. Omuzlarını silkmekle yetindi genç kız. "Nasıl ya? Benim böyle abim olsa yedi cihana duyururum." diye araya girdi çocuk. Aras bu cümleye kıkırdayıp tekrar çocuğa döndü. "Adın ne senin?" diye sorarken aynı zamanda Arya'yı kolunun altına alıyordu. "Buğra." diye cevapladı hemen çocuk. "İyi, iyi." deyip duraksadı, sonra da Arya'ya bakıp "Hadi eve gidiyoruz." diyerek devam etti. Tam arkalarını dönmüş gidecekken "Bir fotoğraf çekinseydik?" diyen çocukla duraksadı Aras. "Tamam. Hadi ama çabuk ol evde bekliyorlar." diyerek yanıtladı Buğra'yı Aras. Fotoğraflarını çekinip arabaya geçtiler.

  "Evet. Anlat bakalım kim bu Buğra?" arabayı sürerken sordu Aras. "Of abi ya. Öylesine biri işte. Sorgulamana değmez." "Öncelikle abiye of denmez bu bir. O yüzden mi birbirinizin ağzına düşüyordunuz bu da iki." derin bir nefes verip konuştu genç kız "Seni çok özlemişim ama bu mağara adamlığını hiç özlememişim abi. Bir dahaki gelişinde İtalya'da bırak lütfen bu huyunu." "Sen birde abine cevap mı veriyorsun kız? Neyse dua et yeni geldim. Sonra konuşacağız bunları. Şimdilik bir kenarda dursun. Denemen nasıl geçti? Çalışıyor musun bakalım?" direksiyonu sağa kırıp yoluna devam etti sarışın. Arya ise dışarıyı izlerken konuştu "Sonra benimle niye doğru düzgün konuşmuyorsun diyorsun. Sorduğun sorulara bak abi ya." evlerinin önüne gelince arabayı durdurdu ve Arya'ya bakarak konuştu Aras "Ne sormamı bekliyorsun ki sana Arya? Denemeden yeni çıkmışsın, yanında bi çocuk var. Gördüğümü, merak ettiğimi sorarım. Normal olan budur. Senin gibi susup bir kenara oturmuyorum en azından. Biz hanımefendi için evden çıkalım, arabayla almaya gelelim, karşılaştığımız muameleye bak." arkasına bakmadan arabadan indi ve eve girdi Aras. Arya ise arkasından öylece bakakaldı.

Ezeli Rakip | bxbWhere stories live. Discover now