11. Bölüm

87 11 69
                                    

Mi Cha ile yaşadığımız kaosun üzerinden tam 1 hafta geçmişti. Hala aramızda esen soğuk rüzgarları hissediyordum. Bu soğuk rüzgarlar sadece bana değildi. Herkeseydi ve kimsenin elinden bir şey gelmiyordu. Hyunjin bu 1 haftada beni asla yalnız bırakmamıştı. Okulda yan yanaydık evde ise mesaj atıp arıyordu.

Haftasonu gelmişti. Hepimiz bir kafede toplanmıştık. Ben, Mi Cha, Hyunjin, Felix ve Hyera. Minho ise her zamanki gibi çalışıyordu.

"Hava bozdu. Yağmur yağacak sanırım. Keşke daha sıkı giyinseydin. Garsona ısıtıcıyı açtırmamı ister misin?" dedi Hyunjin ilgiyle bakarak.

"Sorun yok, üşümüyorum ki." dedim bakışlarımı çaprazımda cam kenarında oturan Mi Cha'dan çekip. Hyunjin benim cam kenarına oturmamı istememişti üşümemem için.

Hyunjin iki elimi de tuttu yavaşça. Gözleri kocaman olmuştu. Tamamen avuçlarının arasına aldı. Elleri sıcacıktı.

"Buz gibi olmuşsun, bi de üşümedim diyorsun... Isınana dek bırakmayacağım ellerini."

Ellerimi sıkı sıkı tutup arada öpücükler bırakıyordu. Biraz ısınınca sandalyesine astığı montunu alıp omuzlarıma bıraktı ve sıkı sıkı sarıldı. Ben bu kadar temasa alışık değilim ki... Kalbim duracak gibi hissediyordum. Aşktan başı döndüğünü söyleyen insanlara göz devirirdim hep. Ama bayılacaktım sanki.

"Teşekkür ederim..." dedim fısıldayarak. Yanağına minik bir öpücük bıraktığımda onun da yanaklarının pembeleştiğini gördüm. Çok tatlıydı.

"Sen de üşüyor musun prensesim?" dedi Felix Hyera'ya bakarak.

"Evden çıkmadan önce beni lahana gibi giydirdiğin için üşümüyorum sevgilim." Dedi gülerek. Gerçekten çok tatlı bir ilişkileri vardı. Hyunjin ikisine de kötü kötü bakıp tek kolunu omzumdan çekmeden masadaki sıcak çikolatamı aldı ve içirdi. 

"Ama bu çok şekerli..."

"İçmen gerek, için ısınır..."

Senin kollarının arasında içim alev alıyor diyemezdim tabi ki. Mecburen içmek zorunda kaldım.

Mi Cha başını cama yaslayıp gözlerini kapattı. Önündeki kahve fincanına hiç dokunmamıştı. Zaten kendisi değil Hyera sipariş etmişti.

"Beğenmedin mi yoksa kahveni? Yanlış tercih yapmışım o halde.." dedi Hyera üzgünce.

"Canım istemiyor." dedi gözlerini açmadan.

"Senin canın kahve mi istemiyor?" dedi Felix şaşkınca.

"Evet... Hem ben neden geldim ki? Siz dördünüz çift randevusundasınız. Ayrıca kara bulut gibi çöktüm üzerinize. Keyfinizi kaçırıyorum sizin de..."

"Sen gerçekten dayak istiyorsun. Çift randevusunda felan değiliz. Havan değişsin diye çıktık dışarı." dedim kaşlarımı çatarak.

Hyunjin omzumdaki elini sırtıma koyup yavaşça sıvazlamıştı. Sakin olmamı istiyordu ama çok sinirleniyordum.

"Ben gayet iyiyim... Uğraşmanıza gerek yok. Eve gideceğim... Size iyi eğlenceler." dedi ve telefonunu çantasına koyup ayaklandı.

"Mi Cha, yapma böyle." dedi Hyera.

Mi Cha ona cevap vermeden fincanın altına biraz para bırakıp kafeden çıktı. Hesabın tamamını ödeyecek kadardı. Bir gün elimde kalacaktı.

Derince oflayıp gözlerimi ovuşturdum stresle. Gerçekten sabrımı sınıyordu. Kırgınlığını ve çökkünlüğünü anlıyordum fakat telafi etmeme izin vermiyordu.

Owner of the Heart -Hwang HyunjinWhere stories live. Discover now