9. Bölüm

115 18 88
                                    

Cuma günü Hyunjin'in yaptığı tabloyu da alıp eve kapandım. Bugün pazar günüydü. Odamdan bir kaç kez çıkmıştım sadece. Yatağımın yanındaki duvara asılı tabloyu izliyordum uzanmış şekilde.

'Kalbin sahibi...'

Birkaç kez aramıştı fakat açmamıştım telefonlarını. Açamamıştım. Ne demek istediğini anlamamıştım. Resmimi nerden görmüştü anlam verememiştim. Ta ki odasının duvarının resmini çekip atana kadar.

Benim tablomu açık arttırmada o satın almıştı. Hem de gerçekten çok yüklü bir miktar vermişti. Satış sırasında salonu terk ettiğim için tüm bunlardan haberim yoktu. Ryujin parayı almış, benim adıma okula yatırmıştı. Kalan parayı getirdiğinde ise kapıyı tekrar suratına kapatmıştım. Ne yaptığına dair hiçbir fikrim yoktu.

Yine yatağımda sessizce o güzel eseri izliyordum. Gözümü bile kırpmadan baktım. Telefonumda şarkı açıktı fakat hangisi olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu.

"Yoon Hae, çık artık şu odadan." diye yanıma geldi Minho.

"Git başımdan."

"Mi Cha gitti."

Blöf yaptığını biliyordum. Henüz ev bulamamıştı. Eski evine de gitmeyeceğine emindim. Muhtemelen odamdan çıkmam için yapıyordu.

"Abi gerçekten blöflerini kaldıracak durumda değilim."

"Dün gece sen yine bağırıp kovduktan sonra valizini de alıp gitti."

Gece? İstemsizce gülmüştüm. Mi Cha evden gece çıkmıştı? Hem de başka yerde kalmak için.

"Yoon Hae. Neler oluyor sana anlamıyorum ama kendine gel artık."

Yatakta oturur hale geçip yüzüne baktım. Bir dakika. Bu bakış blöf bakışı değildi.

Kalkıp misafir odasına girdiğim ve ufak dolabın kapaklarını açtığımda boş raflarla karşılaştım. Gerçekten gitmişti. Minho kapının pervazına omzunu yaslamış şekilde bana bakıyordu.

"Aradım, açmadı telefonlarımı. Yakınlardaki pansiyonlara sordum. Yoktu." dedi yüzüme soğukça bakıp.

"Nereye gitti gecenin bir yarısı? Sen nasıl izin verdin!?"

"Ne yapsaydım? Zorla nasıl tutabilirdim? İnsanlardan korkuyor, benden de çekiniyordu. Zorla alıkoysaydım daha kötü olmaz mıydı? Sence suçlu ben miyim Yoon Hae?"

Odama gidip telefonumu yastığımın altından aldım ve aradım Mi Cha'yı. Hoparlöre alıp üzerimi değiştirmeye başladım. Küs de olsa cevap vereceğini biliyordum. Öyle de olmuştu.

"Alo?" Dedi cılız bir ses.

"Neredesin sen Mi Cha? Gece yarısı evi terk etme saçmalığı da ne böyle!?" diye sesimi yükselttim. Gerçekten sinirlendiriyordu.

"Okulun yurdundayım."

"Ne demek okulun yurdundayım!? Sen değil miydin tanımadığım insanlarla aynı odada kalamam diyen?! Ne bu saçmalık Mi Cha?! Eve gel."

"Gelmeyeceğim. Sizi rahatsız ediyorum. Defalarca başından kovdun. Daha fazla başını ağrıtmayacağım. Kiralık eve çıkana dek kalmaya çalışırım."

"Mi Cha..."

"Ders çalışıyorum. Yarın okulda görüşürüz." deyip suratıma kapattı.

Hiç huyu değildi fakat gerçekten kırılmış olmalıydı. Oflayıp yatağıma oturdum. Yanına gitmek için hazırlanmıştım fakat gitsem de yarına kadar konuşmak istemeyecekti.

Owner of the Heart -Hwang HyunjinWhere stories live. Discover now