25. Bölüm

2.3K 217 7
                                    

~yazarın ağzından~

Haremden çıkan çoşklulu ve yüksek ses adeta saraya yankı yapıyor, saray koridorlarını titretiyordu.

Rakkaseler haremin merkezinde giydikleri elvan çeşit kıyafet ile dönüyorlardı.

Saç telleri bu akşam için hazırlanmış, her biri farklı bir renge boyanmıştı.

Onlar yükselen müzik ve ahenkle döndükçe saçları da dönüyor ve zarifçe savruluyordu.

Cariyeler kendi yerlerinde keyifle oynarken kimisi fıkralar anlatıyor, kimisi lokma yiyip üzüm şerbeti içiyordu.

Kalfalar bir oradan bir oraya koşturuyor, haremin mutfağı ise resmen sabahtan beri çalışıyordu.

Badem çorbaları, üzüm ve koruk şerbetleri ikramlarla sunuluyor bir an olsun bu ikramlar durmuyordu.

Sarayın her yerine özel gaz lambaları koyulmuş bu labmalardan yansıyan eşsiz ışıklar sarayın ufak bir zerresini bile karanlıkta bırakmıyordu.

En naçizane gizli ve ezgiler çalınıyor, tüm saray ilk defa duydukları şarkıları dinliyordu.

Divan şairlerinden gelen şiirler okunuyor, insanlar ilikerine kadar edebiyata doyuyordu.

Bütün eğlence hareme yaklaşan şık giyinimli iki sultan ile yavaşça durduruldu.

Şuana kadar giydikleri en güzel elbiseleri giymiş en özel kokularını sürünmüşlerdi ikiside.

Afife Sultan hayretler içinde etrafına bakınırken Kader Sultan genişçe gülümsedi.

"Ne duruyorsunuz, dinliyorsunuz!? Cihan padişahı evleniyor, bu gece uyumak haramdır!" Diye neşeyle bağırması ile Kader Sultan'ın müzik yüksek sesle tekrar başladı.

Kader Sultan hızla elini havaya kaldırıp, basının üzerinde alkışladı ve rakkaselerin arasına karışıp keyifle döndü.

Saçları savrulurken yavaşça belini kırdı ve arkaya doğru eğilip, alkışlayarak geri doğruldu.

Ardından yavaşça haremde sultanların oturduğu yere doğru adımlayan ve kendisine gülümseyerek bakan Afife'nin yanına gitti.

Tam Afife Sultan'ın yanına geldiği zaman "Tekrar döndün çocukluğuna." Diye konuştu Afife Sultan.

"Cihan padişahı evleniyor gerekirse rakkase bile oluruz." Diye yanıtladı keyifle Kader Sultan.

Ardından yavaşça oturdukları zaman Afife Sultan'ın bakışları tekrar etrafta gezindi.

"Her taraf ışıl ışıl parlıyor resmen, haremi hiç böyle görmemiştim ömrü hayatımda." Diye şaşkınlıkla konuştu Afife Sultan.

"Sen dön bir de hareme sor, bin senelik ruhunda böyle bir düğün görmüş müdür?" Diye sordu keyifle Kader Sultan.

Hemen arından elini masadaki meyvelerden birine attı ve ağzına bir tane aldı.

Bakışları yan bir şekilde haremde gezinirken ağzındaki meyveyi çiğnedi ve "Bizim düğünümüz bile bu kadar ihtişamlı olmamıştı." Diye söylendi kendi kendine.

"Düğünümüz? Kendi adına konuş istersen." Diye Afife söylendi Afife Sultan.

"Genç yaşında dul kadın, kendi kendine dövünmeyi keste biraz etrafına bak." Dediği zaman Kader Sultan biraz eğildi ve Afife Sultanın önündeki meyveden bir tane aldı.

"İstemez." Diye net bir şekilde konuştuğu zaman müzik tekrar kesildi.

~~~~

~Fatin'in ağzından~

Kalbim adeta ağzımda atarken derin bir nefes aldım.

Bakışlarım yanımdaki padişaha dönerken onunda kara gözlerinin bende olduğunu gördüm.

Müzik bizim için durmuş, rakkaseler yoldan çekilmişti.

"Destur Sultan Mestan Han ve Hasekisi Fatin Sultan hazretleri."

Ses bütün haremde yankılanırken sultanlar bölgesinde oturan Afife Sultan ve Kader Sultan yavaşça ayağı kalktı.

Daha sonra tekrar bakışlarım Mestan Han'a dönerken elini açıp elimi atmam için beklemeye başladı.

Bir eline bir de kara gözlerinin içine bakarken derin bir nefes aldım ve elini kavradım.

Ağır adımlar ile hareme giriş yaptığımız zaman yanından geçtiğimiz herkes yavaşça selam duruyordu.

Önde yavaşça Afife Sultan ve Kader Sultan'ın yanına gitmemiz ile önlerinde durduk.

Ellerimiz birbirinden ayrılırken Kader Sultan adımladı ve dolu gözlerini sildi.

Önce Mestan Hana karşı selam dururken daha sonra bakışları ona döndü.

"Dünya gözüyle bu ihtişamlı düğünü ve sizi bu biçimde gördüm ya ölsem de gam yemem gayrı hünkarım." Dedi duygulu ve nefes nefese olan sesiyle.

Ardından Mestan Hanın ona elini uzatması ile elini aldı ve öpüp başına koydu.

Hemen ardından Mestan Hanla sımsıkı sarıldılar.

"Saadet ve huzur içinde yaşayın inşAllah hünkarım." Dedi ve Kader Sultan ondan ayrıldı.

Afife Sultan, Mestan Han'a karşı adımlarken Kader Sultan'ın bakışları bana döndü.

"Fatin." Dediği zaman yüzümde bir gülümseme oluştu.

"Hareme ve hünkar abimin gönlüne parlak bir ışık gibi doğdun, saltanatın kutlu olsun." Dediği zaman yavaşça selam durdum ve "Teşekürler sultanım." Dedim.

Kader Sultan yavaşça yerine doğru dönerken Afife Sultanın bakışları bana döndü.

Dudaklarımı birbirine bastırıp, gözlerinin içine bakarken "Hayırlı olsun Fatin. En güzel olanı oldu, bize de kutlamak yaraşdı." Dedi mütevazi bir sesle.

Gözlerimi kapatıp, yavaşça kafamı sallamam ile bakışlarım Mestan Han'a döndü.

Yönünü bana doğru dönmesi ile kalp atışlarım hızlandı.

Bakışlarım ondayken elleri yüzümde bitti ve alnıma şefkatli bir öpücük kondurdu.

Hemen ardından yüzümdeki eli yanaklarımı inciltmekten korkarcasına okşadı ve daha sonra ellerimi buldu.

Hemen arından yavaşça haremin merkezine doğru ilerlerken tam merkezde durdu.

Ben merak ve heyecanla ona bakarken, onun bakışları etrafında gezindi.

Demek ki şu anda söyleceği şeyler herkesin duyacağı türden önemli şeylerdi.

"Ben ki Mestan Han." Diye yüksek sesle konuşmaya başlaması ile bakışlarımı etraftan çekip ona döndürdüm.

O bana bakmayıp, etrafında bakarken "Cümle Osmanlı mülkünün yegane sahibi, cihan hükümdarı." Dediği zaman bakışları bana döndü.

"Bundan gayrı elini tuttuğum şahıs benim en kıymetli hazinem, en değerlimdir." Diye eklenmesi ile tekrar kalp atışlarım hızlandı.

"Şu ufak haremden kocaman cihana kadar kimse gözümde ondan kıymetli değildir, olamaz." Dediği zaman bakışları tekrar çevresine döndü.

"Benim ise yegane vazifem onun aşkı ile yaşayıp, onu müdafaa etmektir." Demesiyle sesi sonlara doğru yükseldi.

Bir kaç saniye sessizliğin ardından "Padişahım çok yaşa!" Sözü haremde yankılandı.

Tüm harem hep bir ağızdan aynı şeyi söylerken yavaşça adımladı.

Adımlarının rotası ile en sevdiğim yer olan altın yoldu..

Altın YolWhere stories live. Discover now