19. Bölüm

3.7K 330 87
                                    

~yazarın ağzından.~

"Aman yarabbi! Bu sesde nedir?" Diye Afife Sultan yerinden kalkarken odadaki bütün cariyeler korku ile gerildi.

Bakışları hemen yanındaki Macide Hatuna dönerken "Tez gidip ulak alasın, bu ses hayri alamet değil." Demesiyle Macide Hatun anında selam durdu ve çıkışa doğru yöneldi.

Bakışları diğer cariyelere dönerken "Ağalara talimat verin, Mestan Han dışında kimseyi içeri almasınlar." Diye eklediği zaman cariyelerden biri anında kafasını salladı.

Dairesinin içinde heyecanla dolanırken, kalp atışları hızlandı.

İçinde doğan korku ile yutkundu. Gerçekten kötü hissediyordu ve içindeki bu hisler hayrı alamet değil gibiydi.

~~~~

"Hekim çağırın dedim!" Diye Mestan Han kucağındaki Fatin ile tekrar bağırırken kapı önündeki çoktan hekimi çağırmış olan ağalar korku ile titredi.

Saniyeler sonra has oda girişinde belirlen hekime karşın Mestan Han heyecan ile "Hadi!" Diye bağırdı.

Hekim korkusundan selam dâhi durmazken içeri doğru adımladı.

Mestan Han kucağındaki bedenle yerden kalktı ve yatağa doğru ilerleyip yatağa yatırdı Fatini.

Korku ve heyecan ile hekime bakarken hekim anında muayene etmeye başladı.

"Zehirlenmiş!" Diye hekim hızla konuşunca elini çantasına attı ve bir takım şifalı sıvılar çıkarmaya başladı.

Fatin baygın bir şekilde nefes alırken nefesleri ağırlaşıyordu.

Bu görüntü karşısında Mestanın gözleri doldu ve çenesi titredi.

İçi sızlarken, acıyla titreyen bir nefes aldı.

"Hızlı ol!" Diye birden bağırması ile hekim sıvıyı neredeyse dökecekken son anda Fatinin ağzına koydu sıvıyı.

Mestan dolu gözleri ile dairede dolanmaya başlarken has odanın kapısının önünde belirlen kişiye döndü gözleri.

Sadrazam korku ile önce selam dururken kaşları çatıldı Mestanın.

"Hünkarım, yeniçeriler bir dedikoduya itibar etmiş! Eğer karşılarına çıkmazsanız bütün sarayı başımıza yıkmak ile tehdit ederler bizi!" Dedi korkuyla.

"Ne sanıyor onlar kendini!?" Diye Mestan tüm stres ve sinirini bağırarak çıkarttı.

Bakışları hekime dönerken "Ne olursa olsun onu iyi et!" Dedi ve son bir kez Fatine baktı.

Gözleri dolarken başını kaldırdı ve hızla has odadan dışarı çıktı..

~~~~

Has bahçenin büyük kapısı Mestan Han için açılırken Mestan Han sinirle kapıdan geçti ve yüzüne vuran soğuk rüzgarı önemsemedi.

Dışarı adımlaması ile arkasından "Destur Sultan Mestan Han hazretleri." Diye yeniçerilere karşı tekbir geldi.

Bir kaç adım atması ile bir yığın yeniçerinin ellerindeki meşalaler ile kendine baktığını gördü.

Saniyeler sonra yeniçeriler teker teker selam dururken Mestan Han sinirle bir nefes aldı ve duruşunu dikleştirdi.

"Bre Mahluklar, siz kim olursunuz da isyan etmeye kalkışırsınız!?" Diye tüm gücü ve sert sesiyle bağırması ile tüm yeniçeriler önce korku ile geriye sıçradı hemen ardından korkudan titremeye çalıştılar.

İçlerinden cesur olanlardan biri öne çıktı ve Mestan Hana doğru ilerlemeye başladı.

Mestan Han'ın bakışları anında ona dönerken bir kaç adım sonra yeniçeri selam durdu.

Kafasını kaldırdığı anda "Sizlerin gönlünü bir hadım ağaya kaptırdığını ve vefat ettiğini duyduk." Dediği zaman Mestan Han'ın kaşları çatıldı.

"Eğer isyan etmezsek tahta onun geçeceğini, bizleri yöneteceğini söylediler!" Dediği zaman Mestan Han derin bir nefes aldı.

"Biz bir hız oğlanının emirlerine amade olamayız hünkarım!" Dediği zaman Mestan Han'ın başkaları önündeki yeniçeriye kitlendi.

Bir kaç saniye sessiz kaldıktan sonra "Ey cihan ahalisi!" Diye bağırdı tüm gücüyle.

"Beni işiten işitmeyen herkese derim, ilgilerinizi üzerime toplamanızı emrederim!" Diye bağırdı aynı güçle.

"Birinci olarak benim haremime, mahremime kimse hız oğlanı diyemez!" Dediği zaman öndeki yeniçeri titremeye başladı.

"Üstüne üstelik hadım diye beğenmediğiniz oğlan hadım değildir. Sizin sahip olduklarınızın hepsine sahip üstüne üstelik benim yüreğime sahiptir!" Dediği zaman sesi tüm istanbulda yankılandı sanki.

"Bunu kimse yargılayamaz, sual edemez." Dediği zaman elleri beline gitti.

"Eğer buna cüreet eden bir mahlukat karşıma çıkarsa.." Demesi ile kılıcını çekip kuvvetlice önündeki yeniçerinin boynundan geçirmesi bir oldu.

Yeniçerinin kellesi koparken, başı vücundan tamamen ayrıldı ve fırlayıp gitti.

Bütün yeniçeriler korku ile geriye doğru sıçrarken "Bunu canıyla öder!" Diye bağırdı Mestan Han.

Hemen ardından kılıcını havaya kaldırması ile "Ben ki Sultan Mestan Han! Cümle osmanlı payitahttının yegane sahibi bu yüce devletin reisim!" Diye bağırdı.

"Eğer haremime, mahremime laf atıp bana kafa tutan varsa çıksın karşıma!" Diye bağırdı tüm gücüyle.

Bir kaç saniyelik ölüm sessizliğinin arından bir yeniçeri çıktı ve bağırdı.

"Padişahım çok yaşa!"

Hemen ardından diğerleri eklendi. Hepsi bir ağzından 'Padişahım çok yaşa.' Diye bağırırken Mestan Han yüzündeki gülümseme ile kılıcını geri indirdi.

Tam o anda aklına gelen şeyle arkasını hızla döndü.

Fatin...

Arkasını dönemesi ile koşarak az önce kat ettiği yolları kat etti.

Kalbi ağzında atarken derin bir nefes aldı.

Has odaya uzanan koridora girdiği anda Mestan Han durdu.

Kapı önündeki ağalar kanlar içinde yerde yatarken gözleri fal taşı gibi açıldı.

Hızlıca has odaya doğru koşarken elini tekrar kılıcına attı ve "Fatin!" Diye bağırdı.

Has odaya girdiği anda yerde cansız bir şekilde yatan Hekimi gördü.

Bakışları hemen yatağa girerken gördüğü tek şey boş olan yataktı..

Altın YolWhere stories live. Discover now