0.9

368 58 22
                                    

"Şans derken?"

Yüzü ciddi bir ifade alırken konuşmaya başladı.

"Açık konuşacağım, dikkatimi çekiyorsun."

"Ne konuda?"

Ne zamandır bu kadar salaklaştım ben?

"Gerçekten anlamadın mı yoksa-"

Derken sözünü kesmeyi tercih ettim. Kendimi daha fazla rezil edemezdim.

"Anladım sadece teyit etmeye çalışıyordum."

Kafasını salladıktan sonra "edebildin mi bari?" dedi.

Edebildim bilmesine de nasıl bu kadar hızlı olabildiğine akıl erdiremedim.

"Edebildim."

Diyerek aklımdakileri sorgulamayı şimdilik reddettim.

"Pekala, şimdilik bu konuyu kapattsak daha iyi gibi."

Artık adam bakışlarımdan nasıl bir çıkarımda bulunduysa konuyu kapatmaya çalışıyor. Kontrol edemiyorsun kendini Kim Seungmin!!

"Sizi tanımak istiyorum, yani seni. Nasıl birisin, neler yapmaktan hoşlanırsın, neleri sevmezsin? Ve daha birçok şey."

O bakışlardan sonra bunları söylüyor olmam onu şaşırtmış olacak ki yüzünde şaşkınlık diyebileceğim bir ifade oluştu.

"Ben de senin dikkatini çektim sanırım?"

"Çekmeyecek gibi değilsiniz ki..."

Ve içimden söylemem gereken bir cümleyi dışarı vurarak karşımda çapkın gülümsemesini yüzüne takan Lee Minho'yu oluşturdum.

"Değilsinizdeki 'iz' ekini atalım cümleden."

Söylediğine hem kafamı salladım hem de "atalım." diyerek cevap verdim.

Sonrasında yemekleri yemeye devam etmiştik. Ve benim aklım biraz önce olanlara gidip duruyordu. Lee Minho'nun ciddi anlamda dikkatini mi çekmiştim? Şaka gibi...

"Hadi gidelim."

Aniden gelen ses düşüncelerimden uyandırdığında yerimde sıçramıştım.

Karşımdaki adam da garip bir şekilde endişeye kapılarak "yine korkuttumz üzgünüm daha dikkatli olacağım." dedi.

Bu kadar düşünceli olursan ben daha da aşık olurum ki...

"Senlik bir sorun yok gerçekten. Sadece ben fazla korkağım."

"Farkındayım, işte bu yüzden dikkat etmeliyim."

Cidden diyor ki gel bana daha da aşık ol. Olmaz böyle şef olmaz yanarız.

"Nereye gideceğiz?"

Kapıya doğru ilerlerken aklıma gelen soruyu dile getirdim hemen.

"Stres yüklü bir zihne iyi gelebilecek en güzel yerlerden birine."

Bu cevaptan sonra neresi olabilir başlığı altında düşüncelerim baş göstermişti hemen. Bir sürü seçenek arasından cevaba ulaşmak zordu. Hem belki de ikimizin stresi azaltma anlayışı çok farklıydı. Bu yüzden düşünmeden sadece takip etmeye karar verdim.

Verdiği kararlarda çokça istikrarlı biri olarak yapmam gerekeni de sonunda yaptım tabii ki.

"En azından bir ipucu alsam? Yoksa cidden meraktan çatlayacağım şuracıkta."

Söylediklerime karşılık güzel gülümsemesini bahşettikten sonra, kalbimi ne kadar derinden sarstığının farkına varmadan konuşmaya başladı.

"Şöyle söyleyeyim, geçen günkü dersimizde çantanı yanlışlıkla düşürdüğünde üç çeşit kitap görmüştüm. Ve kulağıma gelen bilgilere göre müzik ile ilgiliymişsin."

Bu dediklerinden sonra tabii ki aklımda nereye gideceğimiz hemen belirmişti.

"Çok severim."

"Sevdiğinden emin olduğum için orayı seçmiştim."

"Sen sevmez misin?"

Yalnızca benim sevdiklerine göre hareket edilmesi biraz endişeye düşürmüştü açıkçası. İnsanların sırf benim için sevmedikleri yerlere gidip sevdikleri şeyleri yapmaları fazlasıyla rahatsız ediciydi.

"Rahat ol Seungmin, ortak noktalarımız fazlasıyla mevcut durumda."

Bunu söylemesiyle içim rahatlamış rahat bir nefes almıştım.

Sonunda geldiğimizde büyük bir sevinç ile arabadan inmiş hemen binaya doğru ilerlemeye başlamıştım.

Müzik ve kitabın iç içe bulunduğu mekanlar mutluluğun eş anlamlısı olmalıydı.

"Fazla mutlu gibisin?"

"Gibi mi? Çok mutluyum, burada olmak hüznün kırıntısına bile izin vermiyor."

Dedikten sonra yine birbirimize gülümsemiş yürümeye devam etmiştik.

İçeriye girdiğimiz gibi gözlerime ilişen tonlarca kitap ve müzik aleti ile yüzümdeki gülümseme daha da büyümüş yüksek çekim gücüne dayanamayarak hızlı adımlarla ilerlemeye devam ettim.

Dekoresi çok güzel olan mekan karşısında kendimi huzura erişmiş hissediyordum.

Çevredeki insanlar kendileri için ayrılmış köşelere geçip uğraşları için çaba sarf ediyor olduklarını görmek benim de çok fazla yapmak istememi sağlamıştı.

"Gitar çalıyormuşsun diye duydum. Bence benim için güzel birkaç parça çalabilirsin?"

Birden kulağımda hissettiğim nefes ve ardından gelen ses ile donmuş, gelen şok ile tekrar ve tekrar kızarmaya başlamıştım.

Zor bela kafamı soluma çevirerek Minho'nun yüzünü görür hale geldim ve fazla yakınlık kalbimi yerinden çıkmaya zorlarken konuşmaya çalıştım.

"Çalabilirim..."

Ve o güzel gülümseme yine...

"Güzel, hadi gidelim o zaman."

Ve belime dolanan el...

Bugün fenalaşmadan evime girebilirsem yarın üç çocuk sevindireceğime söz veriyorum.

_____________________

İki bölüm paylaşma bugünlük hayal oldu. Temizlik günü olan bir gün hayallerden bahsedilemiyor maalesef.

2min çok güzel.

Kuş Üzümü |2min|Where stories live. Discover now