0.2

484 56 32
                                    

Hyunjin kendisine yöneltilen soru ile arkasını döndü ve sonrasında yüzü tekrar bana baktığında elini saçlarımda gezdirerek mırıldanmaya başladı.

"Zihinsel sorunlara sahip maalesef kendisi."

Bu söylediğin şeyi eğer ki başkaları duyduysa bittin bakışımı ona sunduktan sonra önüme döndüm hemen.

"Anlamadım?"

Hyunjin de benimle birlikte döndüğünde "kendisi sizin çok büyük bir hayranınız olur da sizi gördüğü gibi kalbinin attığını söyledi. Fenalık bastı çocuğa."

Bu çocuk cidden sabrımı sınamak için gönderilmiş dünyaya başka bir amacı olduğu falan yok.

"Ah anladım... Başlayalım öyleyse artık, hayranı olduğunuz yeteneklerimi sizinle paylaşmak için buradayım ne de olsa."

Şefim diyemedim, sadece yeteneklerinizin hayranı değilim ki diyemedim. Yapamadım...

Hemen Hyunjin'e dönüp konuşmaya başladım. "Sen beni rezil etmek için mi görevlendirildin?"

O da gülerek "benim rezil etmeme gerek yok ki sen zaten kendi kendini rezil etme kabiliyetine sahip bir insansın." dedi.

"Komik şey seni."

Aramızdaki minik atışmadan sonra Lee Minho derse başlamıştı.

Ben her ne kadar dersini büyük bir ciddiyetle dinleyeceğimi söylemiş olsam da pek başarılı olduğumu söyleyemem.

Göz bu yani kayıyor illaki gözüne, kaşına, dudağına, koluna, eline. Buluyor kendine dalıp gidecek bir yer...

Ne oluyor sana Seungmin? Kendine gel derhal. Karşındaki işinde oldukça başarı kaydettiği için kendine örnek aldığın bir kıdemlin.

Aynen bu dediğine gel de inan şimdi birde.

"Bizimle misin?"

Bir an da önümde beliren el ve işittiğim ses ile olduğum yerde sıçramış sonrasında ise zorla da olsa kendime gelmiş kafa sallamıştım.

"Güzel. Söyle bakalım öyleyse sen olsan yemeğinde bu üç üründen hangisini kullanmayı tercih ederdin?"

Ne yemeği, ne ürünü, ne tercihi? Ne kadar süredir dünyayla bağlantım kopuk yaşıyorum ben? Ürünler nerede? Cidden...

"Ee şey şef, kuş üzümü ben."

Gözlerim yüzünde gezinirken mimikleri komik bir şey söylemişim gibi bir hâl aldı ve ardından konuşmaya başladı.

"İsmin neydi?"

İsmimi sordu, bana sordu. Bir dakika ismim neydi?

"Şey, Seungmin şef."

"Bir an ismini unuttun sandım cidden."

"Ben de."

Seungmin rezilliğin vücut bulmuş halisin sus artık sus.

"Seungmin, sen tam olarak nerede yaşıyorsun anlamış değilim fakat bizim malzemelerin içerisinde hibiskus, ısırgan otu ve KUŞBURNU var. Sen kuş üzümünü mü tercih ederdin?"

Ve bir rezillik daha. Bence bir alkışı hak etmişimdir artık.

Gözlerim şefin tam arkasında duran Hyunjin'e kaydığında gülerek rezilliğimi izlediğini gördüğümde ne kadar rezil olduğuma bir kez daha karar verdim.

"Ee, kuşburnu olsun o zaman."

Tüm saçmalıklarımıza rağmen gülümsemizi engelleyemeyerek, rezilliğimizin üstünü örtmesini umuyoruz tabii ki.

Şefin yüzündeki gülümseme büyüdüğünde "olsun bakalım." diyerek arkamdan geçip başka bir yere doğru ilerlemeye başladı.

Hemen sonra da Hyunjin yanıma gelerek konuşmaya başladı.

"Eveeet kazandım mı iddiayı? Yeterince rezil oldun bence."

Ters bakışlarımı kendisine ilettikten sonra gözlerimi Minho şefe çevirdim ve ilgilendiği işi yaparken ne kadar çekici gözüktüğüne bir kez daha kanaat getirdim.

"Kazandın sanırım."

"Teklif ediyorsun yani??"

"Anlaşma öyleydi demi?"

"Aynen de öyleydi."

"Yapacak bir şey yok, bu kadar rezilliğin üstüne bu da eklense bir şey olmaz herhalde. Hem bir daha nerede göreceğiz sanki birbirimizi?"

"Yani yani tabii ki."

~

Dersimiz sona erip günün sonuna geldiğimizde mutfağı temizleme işlemine geçecektik ki Minho şef gitmesi gerektiğini söyleyerek herkesin teşekkürünü aldıktan hemen sonra mutfaktan ayrılmıştı.

"Pişt çabuk hadi gidiyor adam."

Bıkkınlık ile tamam diyerek ben de hemen mutfaktan çıkarak koşar adım şefin peşine takıldım.

Gözlerim onu gördüğü gibi kalbime hızlan komutu vermiş, o da emrin başım üstüne dercesine anında görevini yerine getirmeye başlamıştı.

"Şefim!"

Arkasını dönüp bana baktığında nasıl konuşacağımı düşünüyordum.

Tam önünde durduğumda kelimeleri kafamda toparlamaya çalıştım bir müddet fakat olmuyordu. Kaldık böyle hadi bakalım.

"Böyle bakışmak için mi peşime takıldın?"

"A yok hayır. Bir şey söylemem gerekiyordu benim size."

Gülerek "dinliyorum." dedi.

Hadi Seungmin alt tarafı bir cümle kuracaksın ya.

"Hâlâ bekliyorum, evet."

Beklenti dolu bakışları karşısında sonunda günah benden gitti deyip patlattım bombayı.

"Benimle yemeğe çıkar mısınız?"

Dur bir dakika cümlenin böyle olmaması gerekiyordu...

_________________

Polis Minho'dan sonra şef Minho yazmak garip hissettirdi.

Ama bir insan bütün meslekleri de bu kadar kusursuz taşıyamaz ya.

Ama bir insan bütün meslekleri de bu kadar kusursuz taşıyamaz ya

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

2min çok güzel.

Kuş Üzümü |2min|Where stories live. Discover now