24. Bölüm

3K 213 40
                                    

ÖNEMLİ NOT: BU BÖLÜMDE GEÇEN OLAYLAR VE MADDELER TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜ OLUP GERÇEK KİŞİ VE KURUMLARLA HİÇBİR BAĞLANTISI YOKTUR! DİKKATE ALARAK OKUMANIZ ÖNEMLE RİCA OLUNUR.

...


Sessizlikte bir ölümdür.

Zaten ölünce sessizleşmez mi insan? Ölünce susmaz mı tüm sesler? Gitmez mi tüm renkler? Solmaz mı tüm çiçekler? O zaman sessizlikte bir nevi ölümdür.

Dakikalardır olayın şokunu atlatmaya çalışıyorlardı. Selen karşılarındaydı. İlteriş Komutan Selen'in hemen yanında oturuyor olayı hazmetmeleri için hepsine sessiz bir zaman tanıyordu. Cihangir kardeşine bakıyordu. Aklını yitirmek üzereydi sanki.

Kardeşi yaşıyordu!

Oysa Cihangir sarılmıştı onun cansız bedenine! O kaldırmıştı pisliğin içinden? Nasıl olduğunu anlamıyordu, anlayamıyordu.

Hayır, hayır yaşadığı için değildi bu anlamsızlık. Olan biten her şeye şaşırıyor anlayamıyordu Cihangir!

"Abi..." Dedi Selen dakikalardır süren sessizliği bozarak. O anda irkilerek kardeşine baktı Cihangir. Gözleri dolu dolu bakıyordu Selen'in. Sıcak bir karşılama hayal etmediğini söylemişti dıştan dıştan ama içten içten hep karşılaştıkları ilk anda abisinin kendisine sarılmasını, kanatları altına almasını beklemişti Selen'i.

"Abi..." Dedi Selen titreyen sesiyle bir kere daha. "Bir kere sarılacak mısın artık?" O anda Cihangir bunu bekliyormuşcasına hızla kalktığı oturduğu yerden. Sımsıkı çekti kardeşini kollarının arasına. O kadar sıkı sarıldı ki Selen o an yaşadığını hissetti. Ve yeniden yaşadığı andaysa hıçkırıklar eşliğinde ağlamaya başladı.

Yıllardır... Yıllardır saklı kalmak zorundaydı. Yıllar boyunca abisinin, sevdiği adamın özlemini çekerken saklı kalmak zorundaydı ve bu işkenceden farksızdı. Salim yaşadığını bilmemeliydi. Bu zaman içinde Selen onlar hakkında bir sürü şey öğrenmişken yaşadığını bilseydi onu yeniden öldürmeye gelirdi ve abisine son bir kere olsun sarılmadan ölmek istememişti hiç! Hep çok korkmuştu.

"Abim." Diyen Cihangir kardeşinin saçlarını okşarken Selen daha sıkı sarıldı abisine. Küçük bir kız çocuğu gibiydi adeta. Kokusunu içine çekti abisinin. Kollarını, gücünün yettiğince abisine sararken Şirin dolu dolu olmuş gözlerle izledi bu sahneyi.

Cihangir'i affetmemeliydi hemen. En azından aklından geçen ilk cümle buna tekabül ediyordu. Onu hemen affederse yıllarına yazıkmış gibi gelmişti ilk anda. Onu ve abisini... Havuz kenarında ki sarılmaları yıllar içinde ki çalkantının dinginliğiydi. O anda öyle söylemişti kendine ama şuanda bir şey fark ediyordu Şirin. Bu hikayede canı yanan tek kişi kendisi ya da Sevil değildi.

Abisininde canı yanmıştı, Cihangir'de canı yanmıştı, Selen'in, annesinin, Atmaca'nın, Ulaş'ın ve Ozan'ın da canı yanmıştı. Herkes kendisinden vermişti. Herkes ağır bedeller ödemişti. Şirin gözlerinden akan yaşları elinin tersiyle sildi. Kendi ödediği bedeller de ağırdı farkındaydı ama olay başlı başına bu kadar ağırken ve herkes bir sürü bedel öderken kendi düşündüklerinin bencilliğine kızdı o anda.

Cihangir geri dönmek için gitmemişti o sözleri söylerken. Şimdi bu sahneyi gördüğü zaman daha net anlıyordu. Cihangir gerçekten gitmek için gitmişti. Sadece Şirin'den değil. Herkesten gitmek için çıkmıştı bu yola geri dönmek onun planı değil, hayatın planıydı. Şirin o anda Cihangir'den nefret etmediğini fark etti.

Vurgun (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin