Bölüm 24: Daha Yakına

Start from the beginning
                                    

İstemeden Yiğit'in üzerinde daha fazla oyalandı bakışlarım. Beyaz tişörtünün uçlarını kot pantolonunun içine sıkıştırmıştı ve üzerinde siyah bir gömlek vardı. Gömleğinin kollarını dirseklerinin altına kadar katlamıştı. Yüz kaslarının her zamanki gibi gergin olduğunu ve kaşlarını çattığını fark ettim. Saçlarını kestirmişti ve bu ona daha sert bir hava katmıştı. Kara gözleri üzerimde dolaştı ve sonunda gözlerimle buluştu. İlk konuşan o oldu. "Senin burada ne işin var, Yeşim?"

"Aynı soruyu ben de size sorabilirim." Onlara açıklama yapmaktan kaçınmıştım. İsminin Güneş olduğunu öğrendiğim genç kadının dün gece yaşananları dile getirmemden hoşlanmayabileceğinin farkındaydım. 

Yiğit bakışları ile bir cevap için üzerimde baskı oluşturmaya devam ederken Ayaz'ın konuşması ile onun sorusundan kaçmam için bir fırsat doğmuş oldu. "Güneş nerede? Eğer ona zarar verdiysen, seni bunu yaptığına pişman ederim." Tehditkar sesi ile kaşlarımı kaldırdım. "Neden ona zarar vereyim ki?" 

"Güneş'i bize karşı kullanmak için olabilir mi?" Güldüm. "Siz buraya gelene kadar onu tanıdığınızdan bile haberdar değildim ki. Haberdar olsaydım da bunun bir şeyi değiştireceğini sanmıyorum gerçi. Sizinle tanışıklığının olmasının ona zarar vermem için bir sebep teşkil etmiyor."

"O zaman ne yapıyorsun burada?" Yiğit'in aynı soruyu tekrar sormasının ardından ona döndüm. İlk baştaki ifadesinden sıyrılmıştı. Savaş ve Selim dışındaki askerlerinin aksine, burada olmamdan rahatsız oluyormuş gibi görünmüyordu ama o bu kadar ifadesizken ne düşündüğüne dair tahminde bulunmak zordu.

Cevap vermek üzere dudaklarımı araladığımda merdivenlerin yukarısındaki hareketliliği fark ettim. Güneş'in yüzündeki endişeli ifadeyi görünce tamamen ona döndüm. "Seni göremeyince bir an gittin sandım." Merdivenlerden hızla inmeye başladı ama kısa bir an vücudu titrediği için merdivenlerden düşeceğini sanarak panikledim. Neyse ki korktuğum gibi olmadı ve hızla indiği merdivenlerin sonunda bekleyen beni kolları ile sardı. Bana böyle sarılmasını beklemediğim için kısa bir anlığına dengemi sağlayamadım.

"Saçımı kurutmak için banyoya girdim. Orada birisi var sandım. Çok korktum." Kollarımı sararak yanında olduğumu hissettirmeye çalıştım. Fısıldayarak konuştum. "Orada kimse yok Güneş. Güvendesin."

"Güneş?" Ayaz'ın sesini duyduğunda benden uzaklaştı ve varlıklarının yeni farkına vardığı timi görünce gözleri büyüdü. Anında panik yaptığını anladım. Yutkundu ve titreyen parmaklarını birbirine sardı. "Sana bir şey olmuş. Ne oldu?" Ayaz birkaç büyük adımda Güneş'in yanına ulaştı ve ellerini onun omuzlarına yerleştirdi. Güneş'in dudakları titreyip ağlayacak gibi olmasıyla Ayaz bana döndü ve bağırdı. "Ne yaptın ona söyle?"

Güneş, Ayaz'ın bağırması ile sıçradı ve sonra zorlukla konuştu. "Ona bağırma. O yanlış bir şey yapmadı. Hatta bana yardım etti." Ayaz yeniden ona döndü. "Ne oldu da sana yardım etti Güneş, söylesene?" Güneş daha kötü bir hal alırken buna bir son vermek için onlara ilerledim ve Ayaz ile Güneş'in arasına girdim. "Geri çekil."

Ayaz histerik bir şekilde güldü ve üzerime doğru tehditkar bir adım attığında Yiğit onu omzundan tutup çekerek benden uzaklaştırdı. Halit, Ayaz'ın yanına gidip ona bir şeyler söyleyerek sakinleştirmeye çalıştı. Diğer herkes şaşkınlıkla bu yaşananları izliyordu.

Ve sonunda Ayaz bize doğru döndüğünde gördüğü şey ile daha da sinirlendi. Çünkü Güneş hala arkamdaydı ve orada kalmaya, saklanmaya devam ediyordu. Parmaklarının gömleğimin ucunu tuttuğunu hissettim ve sonra başını sırtıma yasladı. İlk hıçkırığı sessizliğin içinde yankılandı ve ifadelerinden herkesin bunu duyduğunu anladım. 

SESSİZ SİPERWhere stories live. Discover now