Drama Queen

13 3 17
                                    

  Hadi başlayalım

 

   Sabah kalktığımda Habibe başımdaydı. "Gece bir sürü mesaj geldi." dedi. "Ege'den." diye de ekledi. Kalbim çok hızlı atmaya başladı. "Okudun mu?"diye sordum. "Okudum. Yani kısmen."dedi. "O zaman okumama gerek yok."deyip geri yattım. Dün Çağan'ın söyledikleri aklımdaydı. Birine güvenebilir miyim hâlâ bilmiyordum. Ege'ye güvenmek istiyordum evet bu kaçınılmaz bir gerçek ama çok erken değil miydi?

  Habibeye bakıyordum öylece. "Alsana kızım şu telefonu."dedi ve telefonu elime tutuşturdu. Sohbet sayfasını açmıştı bile. Gelen mesaja öylece baktım.

Basketçi:Gece aniden Habibe geldi dedin kapattın

Basketçi:Habibe tüm gece uyanmamış

Basketçi:Bir sorun mu var?
                                                    Görüldü

  Ege'ye görüldü atıp telefonu yatağa fırlattım. O kadar korkuyordum ki. Yanlış yapmaktan. Yine terk edilmekten. Hor görülmekten. Ortada kalmaktan.

  O sırada Habibe içeri girdi. "Eee ne yazdın?"dedi bana merakla bakarak. "Yazmadım."deyip banyoya geçtim. Elimi yüzümü yıkayıp kuruladım. Tekrar odaya girdiğimde telefonumu eline almış öylece bakıyordu. Cevap yazmazdı biliyordum. O yüzden rahatça "Emin oldun mu yazmadığıma?"diye sordum. "Oldum."dedi.

  Biraz daha sessiz kaldıktan sonra bana baktı ve "Bir şey var sende."dedi. Oturduğu yatağa yatarak başımı dizine koydum. O saçlarımı şefkatli bir anne gibi okşarken "Ben yapamıyorum. Ya o da aynı çıkarsa ne yapacağım? O da beni ortada bırakıp gidince mutlu yaşarsa ne yapacağım ben? Korkuyorum. Hem de çok korkuyorum."dedim hıçkırıklarımın içinden. Habibe şefkatli tavrını hiç bozmayarak "Tabii ki korkacaksın minik farem."dedi. "Aşk bu. İnsanı korkutur. Aynı zamanda da dünyanın en mutlu insanı yapar."diye de devam etti.

  Biz böyle ağlayarak dertleşmeye devam ederken telefonum çaldı.Arayan Ege'ydi.
Biraz sakinleşmek için bekleyip bir de derin nefes alıp Habibenin de desteğiyle telefonu açtım. Hiçbir şey söylemedim. Onu dinliyordum. "Voleybolcum."dedi karşıdaki çaresiz ama rahatlamış ses. "Bir sorun yok değil mi?"boğazım düğümleniyordu. Sesini duydukça daha da ağlamak istiyordum. Bu çocuk gerçekten seviyordu. Ben neden bir aptal gibi düşünmüştüm ki? Gelen sesiyle kendimi toparladım. "Bir şey yaptıysam lütfen söyle. Kendimi çok kötü hissediyorum böyle."

  Derin nefes aldım tekrar. Habibeye baktım. Bana göz kırptı. Ne zaman gerilsem böyle yapardı. Rahatlardım. "Ege."dedim kısık bir sesle. Sesim kısılmıştı. "Nihayet be voleybolcum."dedi Ege. Rahatlamış olmalıydı. "Özür dilerim Ege." diyebildim sadece. "Bir şey mi oldu?" "Hayır sadece, öyle işte. özür dilerim."bunları söylerken ne yapacağım bilmiyordum. Ona güvenecektim galiba ama biraz zamana ihtiyacım vardı. Kapatmadan önce "Ege benim biraz zamana ihtiyacım var."dedim ve hemen kapattım. Elbette mesaj atacaktı. Bakmayacaktım. Arayacaktı. Açmayacaktım. Düşünmem gerekirdi. Biraz zaman gerekirdi.

  Düşüncelere dalmışken Habibenin sesini duydum. "Hadii. Bugün pazar unuttun mu? Antrenman var." Bu sözle kendime geldim ve saate baktım. Gerçekten de az zamanım kalmıştı. Hemen hazırlanıp Habibeyi de öptükten sonra tam çıkacakken "Bu hafta annemler hep köyde olacakmış. Zahmet olmazsa Ecrin bu hafta da bizde kalabilir mi dediler."dedi. "Anneme-" "Ben aradım anneni tamam dedi." Ona kafamı sallayıp binadan çıktım.

  Antrenmana gittiğimde aklımda sürekli bugün yaşadığım olaylar geldi. Onları düşünüp antrenman yapmak zor oldu. Ama bir şekilde nasıl olduğunu anlamadan bitmişti antrenman. Soyunma odasına girip üzerimi hızlıca değiştikten sonra hemen dışarı çıktım.

  Kulaklığımı takıp kapüşonumu da çektikten sonra yürümeye devam ettim. Böylece sadece önümü görebiliyordum. Eve yaklaşmışken sırtımda bir el hissettim. Bu sefer dönmek yerine kendimi kastım. Oydu. Biliyordum. Onun parmakları bu kadar narindi. Başkasının değil.
 
  Yoluma devam ederken kolumdan tuttu. Kolumu çekip bir tokat attığımda sarsıldı. Yanağı kızarmıştı. Ama durmadı. Konuşmak istiyordu. Anlıyordum. Ama ona nasıl 'ben sana güvenmek istiyorum ama yapamıyorum' derdim ki? Diyemezdim ama bu gidişle demek zorundaydım. Bunları düşünürken onunla konuşmamak için bu sefer malûm yerine tekme attım. Acı içinde oturdu bir yere. O sırada da hemen eve girdim.

_________________________________________

Hep böyle musmutlu gidicez mi sandınız? Sizi çakallar.

Hiç istediğim gibi olmadı ama drama eklemek istedim.

Keyifli okumalar canlarım.

Basketçim Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt