6. BÖLÜM 🏵️

454 340 114
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR ☺️

👉Şarkıyı açmayı unutmayın!!😉

👉Mustafa Ceceli ft Irmak Arıcı: Mühür!! 🎧🎧🎧🎧

Nur, dilimlenmiş pastayı küçük müşterisinin önüne koyarak gülümsedi. Küçük kız çocuğu annesine kısa bir bakış atarak "teşekkür ederim abla" demiş ve pastayı yemeye başlamıştı.

Nur kız çocuğunun cümlesiyle tebessümü genişlemiş ve "Afiyet olsun tatlım" diyerek kasa başına geçen kadın geride bıraktığı küçük çocuğa yine kısa bir bakış attı.

Ne çok istemişti kızı olsun ama Allah ona bir tanecik oğlunu vermişti. Oğlu için canını verirdi kadın. Bu hayatta tek gerçeği ve dayanağı oğluydu. Emre olmasa nasıl nefes alacaktı bilemiyordu.

Açılan kapıyla giren Elif'i gördü. Sanki telaşlı gibiydi. Kaşları çatıldı Nur'un. Ne olmuştu ki böyleydi. Hızla kızın önüne geçerek durdu.

" Elif ne oldu ne bu telaşın?"

Genç kız, kuruyan boğazını yutkunarak ıslatamaya çalışsa da pek faydalı olduğu söylenemezdi. Nefesini kontrol altına alan Elif patronunun sorusunu cevapladı.

" Nur abla, Emre bu gün servise binmemiş"

Kadın, duyduğu cümleyle ne yapacağını bilemedi. Korku tüm bedenini ele geçirmiş kalbine bir sızı belirmişti.

" Nasıl binmemiş. Nerede bu çocuk?"

Telaşla önlüğünün cebinden çıkardığı telefonuyla hemen öğretmenini arayan Nur,durumu söylemiş ve gelen cevapla derin bir nefes vermişti.

Niye böyle bir şey yapmıştı Tarık. Her hafta sonu zaten yanında değil miydi? Gerçi uzun zamandır görüşmedikleri göz önüne alınırsa da diyecek bir şey bulamıyordu. Tarık istese oğluna zaman ayırabilirdi ama ayırmıyordu. Yada ayırmak istemiyordu....

Telefonu kapatan Nur meraklı gözlerle bakan Elif'e dönerek " babasının yanındaymış" diyerek içeriye odasına gitti.

Uzun zamandır Tarık'la görüşmüyorlardı. Emre de görmüyordu ama sürekli telefonla konuşarak gelmesini istiyordu. Tarık'la nasıl tanıştılar ne ara evlendiler ve ne ara ayrıldılar hiç hatırlamıyordu Nur.

Herşey ışık hızıyla gerçekleşmiş gibiydi. Ayrıldıktan sonra öğrenmişti hamile olduğunu. Ailesi ilk başta çocuğu istemese de Nur'un inadı galip gelmişti. Bu yüzden değil miydi ailesine karşı soğukluğu. İlk zamanlar kabus gibiydi. Peki neydi bu eksiklik? Niye aitlik hissini hissetmiyordu.

Göz yaşları kendinden habersiz akmaya başlamıştı. İçerideki koltuğa uzanan kadın bacaklarını kendine çekerek cenin pozisyonunda uzandı. Beyni boşluktaydı. Son zamanlarda ensesine bir ağrı olmaya başlamıştı. Bir kaç haftadır olmayan ağrı yine bu aralar kendini göstermeye başlamıştı. Anlaşılan doktora gitmek şart olacaktı.

Gözlerini kaptan kadın, önüne düşen görüntüleri seçmeye çalışsa da hiç bilmediği ve tanımadığı simâyla hemen gözlerini açtı. Neydi bu şimdi? Hatta kimdi? Sıkıntıyla oflayarak oturdu. İçerden sesler gelmeye başlayınca kulak verdi.

Oğlunun sesinin duyan Nur, dudaklarının kıvrılmasına engel olamadı. Yattığı yerden kalkan kadın biran dönen başıyla arkasında ki koltuğa dayandı. Bir iki saniye bekledikten sonra görüş açısı düzelince yavaş adımlarla odadan dışarıya çıktı.

Gördükleriyle duraksadı Nur. Tarık, oğlunu kucağına almış ayakta her ne söylüyor ise küçük çocuk mutlulukla babasının boynuna sarılıyor, sevinçle kucakta zıplamaya çalışıyordu. Dudakları kıvrıldı kadının. En azından bu hikâye de biri mutluydu. O da yeterdi. Yavaşça baba _oğulun yanına gitti.

YARALI YÜREKLERİN SAVAŞI (KALP SERİSİ 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin