13- harumaki özel bölüm

127 15 47
                                    


Maki

Euijoo'nun elime tutuşturduğu nota baktığımda, Harua'nın numarasının yazdığını gördüm. Ona teşekkür etmek için Nicholas'ın odasına doğru yürüdüm. Karşılaştığım manzara bizim yanımızda iki büklüm kıvrılan çocuğun Nicholas'ı öpmek üzere oluşuydu. Eğer beş saniye daha geç gelseydim, öpüşmelerine tanık olacaktım.

Euijoo geldiğimi fark ettiği anda Nicholas'ı yere fırlattı. Gözlerimi fal taşı gibi açarak onlara doğru bakıyordum. Elimdeki kağıdı sallayarak o ikisini biraz daha utandırarak odadan çıktım.

Babalarımla vedalaşarak eve doğru yürümeye başladım. Bir an önce onunla konuşmayı istiyordum. Bunca zamandır hiçbir şekilde etkileşimimiz yoktu ama şimdi, numarasına sahiptim. Belki arkadaş olmakla başlayıp ilerisine götürebilirdim. Ona olan hislerimi dizginleyebilsem her şey çok daha kolay olurdu.

Bugün çalışmadığım için eve gitme şansım vardı. Hızlıca gittim ve kendimi odama kilitledim. Bizimkiler işlerini bitirmeden gelmezlerdi zaten, yine de işimi şansa bırakamazdım.

Harua'yı telefona kaydettikten sonra ne yazacağımı düşünmeye başladım. Yatağıma uzanmış bir şekilde, telefonu yüzüme doğru tutarak bakınıyordum. Nasıl olduysa, telefon elimden kaydı. Onu tutayım derken yanlışlıkla Harua'yı aradım.

Telaşla ayaklanıp kapatacakken, telefon açıldı.

Ben ne diyeceğimi düşünürken, Harua'nın huzur verici sesini duydum.

"Maki?"

"Numaram sende kayıtlı mı?"

"Şey, dur!"

Ardından "ben ne diyeceğim şimdi?" fısıltılarını duydum.

"Harua, sizi duyabiliyorum. Bu önemli değil."

"Sen ne için aramıştın?"

"Sen beni mi seviyorsun?"

Böyle bir şey olmadığından emindim. Sadece sormak için sormuştum. Olumlu bir cevap beklediğimden değildi.

"Evet. Nicholas mı söyledi?"

"Ciddi misin sen?"

"Neden ciddi olmayayım ki?"

"Çünkü ben de seni seviyorum."

"Ne?"

Telefonun düşüş sesi ve ardından arkadaşının çığlıkları. Aşkımı itiraf edişim bir faciayla sonuçlandı.

Arkadaşı telefonu eline alarak bana bağırdı ve bir konum atacağını, oraya gelmemi söyleyerek yüzüme kapattı.

Konumu attığı her Harua'nın eviydi. Oraya doğru yürümeye başladım. Telefondan itiraf ederken pek gerilmesem de şu anda tir tir titriyordum.

Evin önüne geldiğimde, derin bir nefes aldım ve adımımı attım. Bizim sınıftaki Jo buradaydı. Ben geldikten sonra çıkması gerektiğini, aramızdakileri halletmemiz gerektiğini söyledi.

İçeriye doğru ilerledim. Harua koltukta oturmuş, başına bir buz torbası tutuyordu.

"Gelebilir miyim?" dedim kapıdan.

Kafasını salladı yavaşça, yanakları kızarmaya başlamıştı.

İçeri girdim ve onun yanına oturdum.

"Beni sevdiğini bilmiyordum."

"Aptalsın çünkü." dediğiyle şaşırmıştım. Aptal olduğumu mu söylemişti az önce?

"Aptal da değilim ya."

"Herkesi gördün, bir beni göremedin Maki." bunu diyip başını eğmişti.

"Baya aptalmışım." dediğimde kıkırdadı.
Elimi çenesine koydum ve kaldırdım, göz göze gelmemizi sağladım.

"Bunca zamandır fark etmediğim için üzgünüm."

"Bir zahmet üzgün ol salak. Senin yüzünden bunca zaman boşa acı çekmişim meğer." gülerek söyledi bunu.

Ben de gülmüştüm.

"Ne zamandır seviyordun beni?"

"2 yıldır."

"Ciddi misin sen?"

"Niye ikide bir bunu soruyorsun amk bozuk plak gibi?"

"Ben de seni 2 yıldır seviyorum."

"Ne?"

"Biz harbiden aptalız."

"Kendin adına konuş."

"Ben ikimiz adına konuşmak istiyorsam ne olur?"

"İkimiz ne?"

Göğsünden ittirdim ve ona doğru eğildim.

"İkimiz bu işte."

Afalladı fakat bana belli etmemeye uğraştı.

"Ben hala ikimiz diye bir şey göremiyorum?"

"İlla öpmem mi lazım seni ikimiz diye bir şey olması için?"

Kafasını hızla salladı. Sonrasında genişçe gülümsediğinde, yanaklarından tutarak öptüm onu. Sonrasında yanaklarından, burnundan, gözlerinden, alnından... defalarca kez öptüm.

Sonrasında ondan ayrıldığımda bana sarıldı ve biraz böyle durmamızı istedi. Onun dediğine uydum ve beraber uzandık.

"Maki."

"Hm?"

"Diğerlerine söylemeyelim."

"Neden?"

"Euijoo ve Nicholas olana kadar belli de etmeyelim."

"Flört takılsak?"

"Düşünürüz."

"Ödev yapma bahanesine eve atarsın beni artık."

"Şansını zorlama Maki."

"Sustum. Flört de iyidir."

Sonrasında biraz daha sarılarak konuştuk. Onca zamandır birbirimizi izlediğimizi ama adım atamadığımızı anlattık. Umutsuz olduğumuzu, red yiyeceğimizi düşündüğümüzü anlattık.

Akşam saatleri, babalarımdan gelen cevapsız aramalar yüzünden eve dönmek zorunda olduğumu fark ettim. İstemeye istemeye onunla vedalaşarak yanağına bir öpücük bıraktım.

Okulda bundan sonra ondan uzak duramayacağımı da belirterek evden ayrıldım.

Tir tir titreyerek geldiğim yoldan, neredeyse zıplayarak dönüyordum. Bunu dağa taşa haykırmak istiyordum ama şu anlık beklemem gerekiyordu. Evimdeki peluşlara anlatamayacağımı söylememişti. Onlara bir destan dökebilirdim.

Uyumadan önce de ona mesaj atabilirdim artık. Benden mutlusu yoktu dünyada. Her şeyi daha önce fark etseydim bu kadar geç kalmazdık ama işte, yapacak bir şey yok.

Aramaları hızla devam ederken bir yandan yürüyor bir yandan onlara cevap vermeye çalışıyordum.

Onlara sevgilimin yanından döndüğümü söylemeyi çok istiyordum.

Bir gün söyleyeceğim.



_________________________________________

2 saatlik uykuyla yazdigim max bolum

cok kisa oldu biliyorum da ne yazayim daha

dövmeci || NichojooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin