2

177 20 53
                                    

Nicholas

Üzerini giyindi ve ben tek kelime edemeden soyunma odasını terk etti. Üzerimde havluyla ortada kaldığımı fark ettiğimde, aceleyle üzerimi giyindim ve ben de çıktım. Sınıfa çantamı almak için çıktığımda o, çoktan gitmişti. Bu durumu birine anlatmam uygun olur mu bilmiyordum ama bu konuda bir şeyler yapmak istiyordum. Dövme stüdyosunun yolunu tuttum ve yol boyunca onu düşündüm. O jilet izleri ve morluklar...Kim bilir neler yaşamıştı. Bu acıya bunca zaman nasıl dayanmıştı? Düşünmek bile istemedim.

Yudai hyung yine kolay yapılacak minimal dövme işlerini bana verdi ve bitirince sahte deri üzerinde çalışabileceğimi söyledi. Onu onayladıktan sonra odaya geçtim ve gelen müşterileri ağırladım. Kendi işlerim bittiğinde onun yaptıklarını inceledim. Genç biri olmasına rağmen yaptığı işler hayranlık uyandırıcıydı. Onunla kısa bir süre önce tanışmış olsak da benim için bir abi sayılırdı. Hayallerimden bahsettiğimde beni desteklemiş, yanında bir iş vermişti. Bir şeyleri isteyip hayal kurmayı en iyi o bilirdi zaten. Bildiğim üzere o ve sevgilisi buraya ailelerinden kaçarak gelmişler. Aileleri ilişkilerini onaylamamasına rağmen birbirlerinden vazgeçmemişler ve hiç bilmedikleri bir yere gelerek yepyeni bir hayata başlamışlar. İkisi beraber yaşıyormuş dediğine göre. Benimle aynı sınıfta olan Maki de onlarla yaşıyor, Hyung onu oğlu olarak görmeye başladığından bahsetmişti. Onu ve sevgilisini gerçekten imrenerek izliyordum. Birbirleri için çokça şeyden vazgeçmelerine rağmen mutlulardı. Sonuna kadar destekleyeceğim best shipimdi kendileri.

Onu izlemeyi kesip ben de çalışmak için sahte derilerin olduğu odaya gittim. Telefondan birkaç model seçerek çıkarttım ve derinin üzerine geçirdim. İğneyi hazırladım ve dövmeyi yapmaya başladım. Aklımın bir köşesinde bugün gördüğüm manzara vardı, onu düşünürken dalmış olmalıyım ki yanlış yaptım. Böyle olmayacağını anlayıp dövmeyi bitirmek için uğraştım ve hyungtan erken çıkabilmek için izin istedim. O da bir şeyler döndüğünü anlamış olacak ki hesap sordu. Sonra anlatacağımı söyleyip stüdyodan çıktım ve eve doğru yol aldım. Bu çocukla konuşmanın bir yolunu bulmam gerekiyordu. Ne olup bittiğini bilmek ve ona yardım etmek istiyordum. Yarın bir şekilde onu sıkıştırmaya karar vererek yattım.

Ertesi gün, benden kaçtı. Hayır, ben öyle sanmadım. Bildiğiniz benden kaçtı.

Ders sonları, teneffüsler, beden dersi derken tüm hafta benden kaçmayı başardı. Tek arkadaşları olduğunu fark ettiğim o ikili bile bazen şaşırıp kalıyordu sürekli çıkıp bir yere gitmesine. Beden derslerinde soyunma odasına geç girdiğimde, erken girmiş oluyor, ben erken girdiğimde geç giriyordu. Teneffüslerde dışarıda onu arasam da bulamıyordum, bir anda kayboluyordu.

Bu iş böyle olmayacaktı, benden diğer hafta kaçmasına izin vermeyecektim. Hocadan pazartesi günü açıklanacak proje eşlerinde bir değişiklik olmasını rica ettim. Bana listeyi verdiğinde onun eşini benimle değiştirdim. Eğer onu yakalayamazsam, proje için beraber buluşacağımız zaman konuşacaktım.

Haftasonumu rahat rahat geçirebilecektim, eninde sonunda konuşacağımız için içim rahattı. Cumartesi gününü tamamen hyungla çalışmak için ayırdım. Bütün bana hatalarımın nerede olduğunu gösterdi ve doğrusunu öğretti. Pazar gününü ise yine Yudai hyung, sevgilisi ve çocukları Maki, Yuma ve Taki'yi bizim eve çağırıp barbekü yaptık. Sonrasında beraber film izledik ve herkesin yakınlaşmasını sağladım. Yuma ve Taki her zamanki gibi yerlerinde durmayarak benden ve Yudai hyungtan bir sürü dayak yedi. Fuma hyung ise onların bu haline gülmekle yetindi ve oğlunu(!) uslu olduğu için övdü. Bu hallerine hepimiz gülmüştük. Adam Maki'yi göre göre gerçekten oğlu sanmaya başlamıştı sanırım.

Pazartesi günü, okula erken geldim. Hizmetliden temizlik dolabının anahtarını istedim ve beklemeye başladım. O çocuk geldiğinde bizim sınıfa gitmek için illa ki temizlik dolabının önünden geçmeliydi. Öyle de oldu. Onu gördüğümde,  kapıyı sonuna kadar araladım ve onu içeri çekiverdim.

Onu temizlik dolabına soktuğumda, küçük dolabın duvarıyla kendim arasına aldım. Bir anda çekildiği için şaşkınlığa uğramıştı ama çeken kişinin ben olduğumu fark ettiğinde o şaşkın ifadesi yerini korkuya bıraktı.

"Ne istiyorsun benden? Gördüklerini anlatmamak için şantaj mı yapacaksın bana?"

"Ne saçmalıyorsun sen? Neden böyle bir şey yapayım sana?" istemsizce ona daha da yaklaştım.

"Adını dahi bilmediğin birini sırf yara izlerini gördün diye temizlik dolabına çektiğine göre ne düşünmem gerekiyor?"

Tökezledim. Haklıydı. Neden onu bu kadar sıkıştırmıştım ki? Beni ilgilendirmiyordu. Beni tanımıyordu, ben de onu. Ancak devam ettim.

"İsmini biliyorum Euijoo. " Yalandı. Arkadaşlarından birine sormuştum.
"Seni önemsediğim için neler olduğunu bilmek istedim sadece."

"Niye beni önemsiyorsun? Kimsin ki sen?"

gözlerindeki korkunun yerini anlamlı bakışlar aldı. Biraz daha bakmaya devam edersem kapılacağım bakışlar. Cevap vermedim. Bakışlarına karşılık verdim. Gözlerim, dudaklarına kaydı. O anda, vücudum bir anda ona itiliyormuş gibi hissettim. Farkında olmadan aramızda hiç mesafe kalmayacak kadar yaklaştım ona. Tam öpmek üzereyken yaptığım hatayı fark ettim ve kollarımı canını yakmayacak şekilde vücuduna doladım.
(öpmeye götüm yemedi demiyor da)

"Arkadaşın olmak istiyorum Euijoo.  Seni önemsiyorum. Bunların neden olduğunu bilmiyorum ama bir daha olmamasını istiyorum. Lütfen yanında durmama izin ver."

Tepki vermedi. Sarılmam bittiğinde ondan ayrıldım ve bir şey demeden dolaptan çıktı. Çıkmadan önce gözlerimiz birleşti. Gözleri, dolmuştu.


_________________________________________

aslinda opusturecektim son anda vazgeciverdim simdiden opusurlerse nasi ilerletirim sonra🙀

dövmeci || NichojooWhere stories live. Discover now