Bölüm 15:Savaşçıların Ağıtı, Gerçeklerin Yüzü

415 26 0
                                    

Terra halkı Ay'da tehlikeli bekleyiş içerisindeydi. Birliğin kararının ne olacağını kimse kestiremiyordu. Terra Kral ve Kraliçesi büyük bir korkunun eşiğindeydiler. Birliğin vereceği en ufak karar en ufak dışlama Terra'nın sonu demekti. Terra onların dahi kurtaramayacağı bir sona sürüklenecekti. Ne zamanki tanrılar ve tanrıçalar güçlerini bir gezegenden çekerler o zaman gezegenin sonsuzluğunun son bulacağı kesinleşirdi.

Bir tek prens olan bitenden korkmuyordu. Aklı hala o son mektubun acısındaydı. İlk günkü kadar derin ve yıkıcı bir acı. Nelerin olduğunu bilemiyordu. Serenity'nin kendisine duyduğu derin acıyı çözemiyordu. Terra'nın doğup büyüdüğü o gezegenin bile kaderi umurunda değildi. Tüm varlığını bürüyen o karanlığı bir ay ışığı az da olsa aydınlatacaksa buna her daim hazırdı. Serenity'i geldiğinden bu yana ortalarda görememişti.

Onunla karşılaşma umuduyla Ay'ın özel bahçesine her gün geziler düzenliyordu. Gülleri kokluyordu onlara sahip oldukları en güzel hazinenin kıymetini bilmeleri gerektiğini hatırlatıyordu. Varlığını gözünü kırpmadan bir ölümsüze adayabilirdi ama o bunu istemiyordu. Generaller endişeliydi. Terra prensini kaybediyordu. Sadece prensini kaybetmekle kalmıyor kötülükle tehdit ediliyordu. Görevlerini her gece birbirlerine hatırlayorlardı. Prens onları duymuyordu. Prens generallerini fark etmiyordu. Prens sadece ay prensesini kutsal tanrıçayı bekliyordu. Generaller ise en azından savaşçılar ile karşılaşabilmenin isteğindeydiler lakin bu dilekleri de gerçekleşemiyordu. Ay insanları onlardan sanki köşe bucak kaçmaktaydı. Generaller olup biteni anlamadılar. Kimse Serenity'nin çevresinde dönen belayı canından rol çalan minik kalp atışlarını bilmiyordu. ...

Chronos" Prenses...hoş geldin..."

Serenity"Sen...ama...nasıl ben seni-"
Chronos"Sonsuz uykusuzluk hak etmeyenleri içinde barındırmaz tanrıça hazretleri... "

Serenity"Ben buraya nasıl geldim...?"

Chronos"Taşıdığın ufaklık ile birazcık oyun oynadım...ki zaten seni yeterince tüketmekteydi...seni buraya çekmek hiç de zor olmadı..."

Serenity"Benden de bebeğimden de uzak dur...yoksa... "

Chronos" Yoksa ne yaparsın prenses...şu an için kullanamadığın gümüş kristal ile beni hapis mi edersin...Yoksa Zeus'a gidip şikayet mi edersin...Eminim Zeus sen ve prensin yaşadıklarını duymaktan keyif alıcaktır... "

...

Rei"Ne demek uyanmıyor..."

Persephone"Basbaya işte... uyanmıyor... "

Rei"Bir bu eksikti... "

Persephone"Ami'ye ihtiyacımız var...hem de hemen... "

Rei"Kızlar...generaller ile beraber...yani... "

Persephone"Ben de onlara karşı çok kızgınım...Rei ama artık bu iş çığrından çıktı...Ya Serenity'e bir şey olursa...Artık Endymion'nun öğrenmesi gerekiyor..."

Rei"Hayır...deli misin...kutsal yemin asla bozulmaz...bozulamaz ".

...

Chronos"Serenity...çok yakında yeniden görüşeceğiz...ve bu sefer beni kimse engelleyemeyecek... "

...

Serenity terler içinde gözlerini açtı...neler olmuştu... Yer Altına gitmişti...olan buydu...yokolanların mekanına konuk olmuştu... Chronos... nasıl... Bebek... Persephone nereye kaybolmuştu...

Geçmişin Hediyesi (3.Sezon) ⚔️ BittiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin