Prensesin Düşü: Bölüm 1: Geleceğin Tanrıçası

2.3K 56 30
                                    

Herkese iyi geceler :) Hikayemizin ilk bölümüyle sizlerleyim. Umarım beğenirsiniz :) Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin... Herkese iyi okumalar :)

Bu arada hikaye benim değil arkadaşım Elif Yavuz'a aittir. Bilginize :)

**
Prensesin Düşü 🤗

Bembeyaz oda sabah güneşi ile dolmuş, pencereden usulca süzülen rüzgar perdelerle dans ediyordu. Prenses huzur dolu bir uykudaydı. Birden odanın geniş kapıları açıldı.

Minako ''Günaydın Prenses! Bugün oldukça yoğun bir program bizi bekliyor. Haydi marş marş! Ne demişler erken kalkan güçle dolarmış!''

Prenses Serenity ''Günaydın Venüs! Ve erken kalkan yol alır, güçle dolmaz!''

''Her neyse senin yollara ihtiyacın var güce değil!''

Prenses gözlerini ovuşturarak yataktan kalktı, yüzünü pencereye doğru çevirdi. İşte sabahlarının neşe kaynağı oradaydı. Güneşin ardında gözüken görkemli gezegen: Terra.

Ay'ın solgunluğuna inat yeşil ve mavi renklerle parlıyordu.

''Ne kadar da güzel değil mi?''

''Prensesim, Terra hayali için vaktimiz yok! Merkür sizi çalışma odasında bekliyor, Galaksi Tarihi çalışacaksınız. Daha sonra Mars ve Jüpiter ile saha çalışmanız var. Öğleden sonra Kraliçe sizi taht odasında görmek istiyor, gümüş kristali taşımanız için yapılan broşu size takdim edecek.''

''Doğru ya, artık kristalin resmi sahiplerinden biri olacağım.''

''16.yaşınızda kristalin güçlerinin bir kısmını artık kullanabiliyor olucaksınız, Ayrıca Tanrılar ve Tanrıçalar kurulu tarafından kabul töreniniz de yaklaşıyor, Yüce Selene tarafından size bırakılan mirası tanıyacaksınız.''

''Özgürlüğümün tamamen gitmesine oldukça az bir süre kaldı Venüs.''

Prenses iç geçirdi, '15 yılını balolarla, eğitimlerle geçirmişti. Saraydan çıkması yasaktı, ancak dört koruyucusu ile sarayı terk edebilirdi. Bütün galaksi ona gıpta ile bakarken o neden bu kadar huzursuzdu, neden kendini altın bir kafeste gibi hissediyordu? Hayal kurmak gerçekten bencillik miydi? Prensesler sadece düşleri mi süslerdi, gerçeklere dokunamazlar mıydı?'

...

''Prenses son zamanlarda iyice dalgınlaştı.'' dedi Minako.

Rei ''Yakında varisliği tescillenecek, sorumlulukları artacak, korkudandır merak etme.'' Dediğinde Ami ''Bence prenses kendini kapatılmış hissediyor Rei, çocukluğundan beri özlemle izlediği gezegenin ona yasak olduğunu öğrenmesi ile yıkıldı, kendini çaresiz hissediyor.'' Dedi aklındakini söyleyip.

''Yapabileceğimiz hiç bir şey yok,
çocuk gibi davranmaktan bir an önce vazgeçmesi onun için iyi olucaktır. Terra Kraliyeti müttefiğimiz olsa bile, Terra halkı; Beyaz Ay insanlarına karşı derin bir öfke duyuyorlar, prensesi oraya götürmemiz imkansız. Bazı hayaller hayal olarak kalmak zorunda.''

''Bu saray dışına bile çıkması prenses için bir tehdit, Krallığın geleceğini korumak zorundayız.'' Diyen Makato'ydu.

Minako "Krallığı korumak uğruna prensesimizin tükenişini görmek zorunda kalmayız umarım.'' Dediğinde Ami sessizce ''Umarım.'' Demişti.

...

O öğleden sonra prenses annesinin huzuruna çıkmak için hazırlandı,
göğsü ay taşları ile süslenmiş beyaz elbisesi ile sarayın koridorlarında usulca süzüldü ve taht odasına vardı.

''Serenity, güzel kızım.'' Diyen annesine baktı prenses. ''Kraliçem, anne!''

''Seni çok ihmal ettim ama biliyorsun
şu sıralar Galaksinin kuzey yakasında problemli bir dönem yaşanıyor...'' Sesi üzgündü.

Prenses anlayışla ''Önemli değil annecim, babam... Kral Elion ve siz
bu galaksi için çok uğraştınız. Prenses ailesinden birazcık fedakarlık yapabilir değil mi?" dediğinde Kraliçe gülümseyip konuştu. ''Çok iyi bir hükümdar olucaksın Serenity... Ah neredeyse unutuyordum! İşte broşun, 16.Yaş gününde bu broş kristalin bir parçası ile dolacak, o güne kadar bu broşu iyi sakla!''

''Elbette Kraliçem, anne seni çok seviyorum.'' Sesinde sevgi vardı.

''Prenses... kızım... varisim.''

*Bölüm Sonu*

Geçmişin Hediyesi (3.Sezon) ⚔️ BittiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin