-SK 9- "Oyunlar."

106 9 10
                                    

Selam benim biriciklerim. Geçen bölüm geç gelmişti bu yüzden bunu erken yayımlayacağım. 1000 kişiden fazla olan okuyucularımın şerefine :)
Yorumlarda ithaf isterseniz seve seve veririm. Haydi kuzucuklar. İyi Okumalar :)

"Paspal..." dedim fısıltıyla.
"Bu isim neden bu kadar tanıdık geliyor, Alya?"
Çünkü onu tanıyordu.
"Dışarıya çıkalım."
dedim. Çünkü bu konu kolay kapanacağa benzemiyordu. Ve Görkem'in bağırmasının hastane içerisinde bir çok kişiyi rahatsız edeceğinden emindim. Elini tuttum ve dışarıya doğru yürümeye başladım. Sessizce peşimden geldi. Dışarı çıktığımızda bir banka oturduk ve ben anlatmaya başladım.
"Paspal ismi sana tanıdık geldi çünkü onu tanıyorsun. Okulun bahçesinde suratını dağıttığın,yüzüne tükürdüğün, ve daha nicelerini yaptığın kişiyi hatırlamaman mümkün değil."
Görkem melek gibi birisiydi. Kötü çocuk havalarında değildi. Aksine oldukça samimi,yumuşak ama bir o kadar da korumacı birisiydi. Yumuşaktı ancak sinirlendiğinde gözü hiç kimseyi görmezdi. Konuşmasına izin vermeden cümlelerime devam ettim.
"Paspal'ı sevmiştim o zamanlar. Hoşlantıdan ileri gitmemişti ancak çocuk aklı işte bunu aşk sanmıştım. Ama o benimle dalga geçmişti. Demediğini bırakmamıştı. O an kendi kendime "değişeceğim." dedim. Zayıfladım,saçlarıma ve giyimime özen gösterdim. Değişimime çok şaşırmıştın ve o halimi görünce "tırtıl muhteşem bir kelebeğe dönüştü işte." demiştin gülümseyerek. Ve Paspal... o halimi görünce bakışları değişmişti. Zamanla da bana aşık olmuştu. Bir gün beni yanına çağırdı ve bir anda "sevgilim olur musun?" diye sordu. İntikam planları aklımdaydı ve bu sorusı oldukça cazip gelmişti. Kabul ettim. Sonra sevgili olduk. Beni hep gizliyordu. Kimseye
"Alya benim. Ona yan gözle bakanı gebertirim."
gibisinden şeyler demedi. Bu yüzden sen de gerçekleri yeni öğreniyorsun. Neyse, bunu yapması sinirlerimi bozuyordu. O zamanlarda sen sadece basit bir arkadaştın. Elimi tutan ilk kişiydin,düştüğümde kaldıran ilk kişiydin ama bu kadardı, fazlası yoktu. Bir gün Paspal'ın yanına gittim. "Bizi neden gizliyorsun? Yanında utanç kaynağı mıyım?" diye sordum. İşleri olduğunu söyledi ve yanımdan ayrıldı. Diğer gün koridorda bana bakıyordu. Ona döndüğümü görünce göz kırptı. O sırada sen geçiyordun. Sırtına atladım. Döndük birlikte. Kahkahalara boğulduk. Senin kahkaha atma nedenin bendim ancak benim kahkaha atma nedenim Paspal'ın kızgın bakışlarıydı."
Devamını anlatmalı mıydım? Onu kaybetmez miydim anlatınca? Ama bir yanım da her şeyi bilmesi gerektiğini söylüyordu. Derin bir nefes aldım ve konuşmaya devam ettim.
"Yanağına bir öpücük kondurdum ve "İyiki varsın Görkem!" diye bağırdım. Sen de güldün ve "İyiki Varsın Alya!" diye bağırdın. Paspal'ın o kırgın bakışlarını görmek hoşuma gitmişti. Bu yüzden sırtından indim ve sıkıca sarıldım sana. Sen yine sana olan sevgimden sandın ve kollarını belime doladın. Ama benim bunu yapma nedenim Paspal'ı kıskandırmaktı.  Amacıma ulaşmıştım da. Sarılmayı kestiğimizde yanımıza geldi ve çatallaşmış bir sesle "Alya biraz konuşalım mı?" diye sorduğunda sen bir şeylerin yolunda gitmediğini anladın ancak Paspal'ın sorunları olduğunu düşündüğünden içten bir gülüşle gitmemize izin verdin. Kütüphaneye gitmiştik. Gider gitmez bağırmaya başladı. "Kıskandırmak için yaptın,değil mi?" diye sordu. Sırıtmıştım.
"Neyi kıskandırmak için? Biz sevgilimiyiz ki? En son hatırladığım kadarıyla bunu kimse bilmiyordu."
Son cümlemde sesim sinirli çıkmıştı. O an elini duvara vurdu.
"Her şey senin iyiliğin içindi aptal!"
diye tısladı ve sertçe kitaplığa tekme attı.
"Seni düşünerek yaptığım hareketlerle bana cephe almaktan vazgeç!"
Sinirle kütüphaneden çıkacaktım ki kolumu tuttu ve
"İntikamımı alırım, Alya. Bunu sakın unutma."
Diyerek bende önce o kütüphaneyi terk etti. Ben nereden bileyim ki işlerin bu hale geleceğini Görkem,şakasına diyor sanmıştım!"
Son cümlemde sesim sinirli çıkmıştı ama sinirim Görkem'e değildi. Geçmişte yaşananlaraydı.
"Ben anlamıyorum Görkem. Bu kötü şeylerin hep benim başıma gelmesini anlamıyorum!"
Bağırmıştım, sinirliyken sesim çok çıkardı. İlk cümlemden beri sessizce beni dinleyen Görkem de sesini yükseltti.
"Bende anlamıyorum Alya! Beni böyle kullanmanı anlamıyorum. Bu kadar zaman sesinle birlikte vakit geçirdik ama seni tanıyamamışım belli ki."
Sözleri çok can yakıyordu. Evet,hak etmiştim. Hatta az bile söylemişti ama bu kadarı bile gözyaşı akıtmama yetmişti.
"Eskidendi."
Diye mırıldandım.
"Alya ben artık terk edilmekten,kandırılmaktan yoruldum.  Kandırılmaktan nefret ediyorum. Hele de senin tarafından kandırılmak... işte bu bana fazlasıyla koyuyor."
Elini tuttum. Bir şeyler demem gerekliydi. Yoksa onu kaybedebilirdim ve onu kaybetmeye dayanamazdım.
"Her şey eskidendi. Şu an sana gerçekten çok değer veriyorum. Lütfen unut gitsin."
Başka bir şey diyemezdim ki.  Laflarım dilime kadar geliyordu fakat dilim cümleleri geri itiyordu.
Başını aşağı yukarı sallayarak:
"Giden şeyler olacak."
Dedi. Demeye çalıştığını tam olarak anlayamamıştım. Cümlesini her bir kelimesine açıklık getirircesine devam ettirdi.
"Sen istiyorsun ki unutayım, tüm yaşananlar geçsin gitsin. Ama öyle olmayacak, bu sefer senin isteğin gerçekleşmeyecek, Alya. İlla bir şey gidecekse, giden şey ben olacağım. Artık yokum, Alya."
Derin bir nefes verdikten sonra bir cümle daha söyledi.
"En azından belli bir süre."
Gidecek  miydi? Gidemezdi. Bırakamazdı ki o beni. Güvenemezdi kendisinden başka kimseye.  O hep benim yanımda olurdu, olamasa bile durmadan arar sesimi duyardı. Nedenini sorduğumda "çevreye güvenmiyorum" derdi, bir ebeveyn edasıyla. Şimdi o güvenmediği çevrenin içine mi atacaktı beni? Güvenmediği çevrede beni yalnız mı bırakacaktı? Yapamazdı. O,benim kadar bencil değildi. Yapmazdı,değil mi?
"Gidemezsin!"
Diye bağırdım.
"Beni hiç güvenmediğin çevrenin içinde yalnız bırakıp gidemezsin."
Elini elimden sertçe çekti ve
"Öyle bir giderim ki."
Diyerek ilerlemeye başladı.
"Gitme."
Dedim.
"Sana ihtiyacım var."
Ama o yoluna devam etti. Damlalar halinde akan gözyaşlarım sesli hıçkırıklara dönerken yere çöktüm.
"Gitme..."
Diye fısıladım yalnızca kendi duyabileceğim bir ses tonuyla.
"Bırakma be adam! Sana böylesine muhtaç olan küçük bir kelebeği bir aptallık nedeniyle bırakma..."

Bölüm sonu. Umarım beğenmişsinizdir. Görüşlerinizi bildirmeniz dileğiyle. Hoşçakalın.   :)

SİYAH KELEBEKWhere stories live. Discover now