-SK 1- "Şanslı Kanka."

398 29 17
                                    

Bölüm ithafı: @ElifCansell
Multideki kapak tasarımı @SosyopatTavsan a aittir.

Okuldan içeri adımımı attığımda tüm gözler bana doğru döndü yine. Her zaman olurdu bu. Nedeni mi? Okulun en popüler çocuğunun  kankasıydım. Kardeş gibiydik. Ve tüm okul tarafından samimiyetimiz çoğu kez yanlış anlaşılırdı. Kızlar benden nefret ederdi. Tabi bende onlardan nefret ederdim.
Her şey karşılıklı.
Bakışları umursamadan kantine doğru yürüdüm. Bir kahve alıp masalardan birine geçtim ve müzik dinleyerek kitap okumaya başladım. Gözlerimi kapatan iki el ve yanağımdaki ıslaklık hissi yüzünden daldığım kitap sayfasından sıyrıldım. Etraftakilerin kıskanç bakışlarından gelenin Görkem olduğunu anlamıştım. Gülümsedim.
"Selam güzellik."
"Selam Gogo." Evet. Ona genellikle Gogo derdim. Buna sinir olurdu ama ben söylediğimde bir şey demiyordu. Yüzümü ona döndüğümde neşeli sırıtışı silinmiş, yerini şaşkınlık almıştı.
"Noldu sana Alya?"
"Nolmuş Gogo?"
"Neden ağladın?" Sorusu üzerine yanağıma dokundum ve ıslaklık hissettim. Ağlamıştım. Kitap okurken beni ağlarken görmek çok olağandı. Kitaplara haddinden fazla bağlandığımı söylerlerdi. Kitaplar benim her şeyimdi. Yeri geldiğinde sevgilim, yeri geldiğinde evladım. Bildiğim acı bir gerçek vardı; hayat bir kitap sayfası değildi. Ve sen hayallerini değil korkularını yaşıyordun. Bu yüzden kitapları okurken o dünyaya girip soyutlaşıyordum bu dünyadan. Mutlu ediyordu. Tabi Görkem gibi sizi o dünyadan çıkarıp tekrar somutlaştıran arkadaşınız yoksa.
Görkem karşıma oturdu.

"Yine karakterlere sövüyorsun değil mi?"
Kafa sallamakla yetindim. Eliyle bir dakika işareti yaptı ve masadan kalktı. Döndüğünde elinde bir bardak kahve vardı. Karşıma geçti ve kahvesinden yudumlayarak içmeye başladı. İkimizde hiç konuşmadık. Genellikle yapardık bunu. Konuşmadan öylece otururduk. Sanki ruhlarımız kendinde yeni bir dünya bulur ve orada konuşurdu da bedenlerimiz insanları kandırmak amacı ile dış dünyaya somut bir şekilde uyum sağlamaya çalışırdı. Her haliyle farklıydık diğerler insanlardan. Diğer insanlar bize anormal ya da deli gözüyle bakıyor olabilirlerdi ama biz de onları aşırı normallikten dolayı anormal olanlar gibi garip bir tabir ile etiketliyorduk. Yanımızdan geçen kızlardan biri masanın yanında durdu.
"Görkem. Yeni bir Avm açılmış. İstersen arabamla oraya gidip biraz alışveriş yapabiliriz."
Kıza şöyle bir baktım. Nike arması gibi eyelinerı, en koyu kırmızısından ruju, iç çamaşırını tamamiyle ortaya serecek türden tül gömleği ve var ile yok arası kot eteği ile iğrençti. Okul kıyafet ya da makyaj gibi şeyleri serbest kılsa da bu fazlaydı. Yobaz ya da kısa giyinmeye karşı birisi değildim ama karşımdaki kız resmen "ben kaşarım" diye bağırıyordu.
"Bencede Görkem gitmelisin. Baksana kızcağızın eteğe ihtiyacı var. Okula bile etek giymeden geliyor." Görkem bu dediğime gülerken kız bayağı bozulmuştu. Bana en sinirli bakışlarından atmaya çalıştı. Karşısındakini korkutan bad girl havalarında olduğunu sanan ancak fazla komik görünen bir kezbandı.
"Kızım yapma şöyle. Surat ifaden korkutmaktan çok güldürüyor." Bunu Görkem ile aynı anda söylemiştik. Bu yüzden tekrar kahkaha attık. Kahkahamızı bölen şey zil sesiydi. Görkem kalktı elini omzuma atıp beni kendisine çekti ve yürümeye başladık. 
"Yürü güzellik ders başlayacak." Derin bir oflama ile adımlarına ayak uydurdum. Sınıfın içerisine girdiğimizde yine tüm gözler bize çevrildi. Kızın biri "siz hala çıkıyor musunuz?" diye sorunca kahkahamı tutamamıştım.
"Evet tatlım. Evleneceğiz biz. Hiç ayrılmayacağız. Değil mi Gogiş?" Bunu kızın o cırlamaya benzer sesini taklit ederek söyleyince Görkem de içten bir kahkaha attı.
"Biz kardeş gibiyiz. Iı şey. Neydi adın?"
"Melis." Melis mi? Oldum olası Melislerden nefret ederdim. Belkide bunun nedeni bana en çok hasarı Melislerin vermiş olmasıydı. Bilmiyorum.
"Evet. Melis. Biz Alya ile çıkmıyoruz. Kardeşten bile yakınız. O benim olmayan kız kardeşim ben de onun olmayan abisiyim. Şimdi anladın mı?"
Kızın yüzünü gülümseme aldı. Ah! Cidden mi? Sevinmişti. Gerçi sınıfın geneline baktığımda Görkem'in bu sözü üzerine çoğu kızda bir sırıtış oluşmuştu. Cidden anlamıyordum şu Görkem'in kuyruğu olanları. Tamam,çocuk taş hatta ayaklı metor. Gülünce gamzeleri çıkıyor ve insanda ısırma isteği uyandırıyor. Yaşına göre kasları da var. Gözlerinde bütün duyguları yoğun olarak anlayabiliyorsunuz. Ve gülüşü cennetin fragmanı gibi ama bu kadarı fazla değil mi?
Değil.
İç sesim yine haklıydı. Sıralayınca farkettim de çocukta yok yoktu. Bir an ona yavşayasım gelmişti. Neden yapmayayım ki?
"Şşt yavrum."
Erkek gibi çıkardığım sesim ile Görkem bana döndü. Sorar gibi kaşlarını kaldırınca devam ettim.
"Anne ve baban büyük iş başarmış be. Şu bacaklar, şu kaslar, şu gamze kimde var başka?"
Sırıttı. "Kimsede yok." dedi.
"Bu yüzden benimle olmak zorundasın." Sıraya doğru ilerledi.
"Şşt." dedim arkasından.
"Hepsi senin mi be yavrum?" 
Dediğimden sonra kahkahamı tutamamıştım. Tüm sınıfta benimle gülmeye başlamıştı. Görkem yanıma geldi. Elini omzuma attı ve sıramıza doğru ilerledi.
"Bana sahip olduğun için şanslısın. Ve evet, hepsi benim, güzelim."
-----------------------------------
Görkem tüm gün benimleydi. Yapmadığımız çılgınlık kalmamıştı. Alışveriş sepetinin içinde beni yolda sürmekten tutun meydanın ortasında bağırarak şarkı söylemeye kadar her şeyi yapmıştık. İnsanların düşüncelerini umursamayı bırakalı çok olmuştu. Önemsemiyordum. Sesim harika değildi ama bağırarak şarkı söylüyordum,fiziğim harika değildi ama istediğimi giyiyordum,harika bir güzelliğim de yoktu ama her halimin fotoğrafını çekip paylaşıyordum. Umursamamak her zaman en iyi olanıydı. Görkem de tam bu kafadandı. Belkide bu yüzden çok iyiydik onunla. Düşünüyorum da, o benim her şeyimdi.

Yorumlarını ve oylarınızı bekliyorum. Sevgilerimle.

SİYAH KELEBEKWhere stories live. Discover now