Be Fascinated |Büyülenmek

3

"Tha... Huaaahh!"
Ona teşekkür bile edemeden bağırdı. Adam yüzünü onun bacaklarının arasına gömdü. Az önce parmaklarını yalamış olan sert, sıcak dil, onun hassas bölgelerine gitti.
"Aaah, aaah!"
Sırtını kendiliğinden dikleştirdi. Daha fazla dayanamadı. Yüzü bacaklarının arasında ve sıcak nefesi hassas bölgelerinde hissediliyordu. Bu onu deli ediyordu.
"Ne büyük kayıp."
"...Huuk!"
Daha önce bacaklarının arasından sızan yapışkan sıvıları yalamaya başladı. Bu bir zevk uyandırma eylemi değil, şehvetini ortaya çıkaran son derece sapkın bir eylemdi.
"Ekselansları."
Zayıf sese şakacı bir ifade geri döndü. Reddediyormuş gibi vücudunu büktü, ancak vücut hareketleri sevimli bir sızlanmadan başka bir şey değildi.
"Yazık oldu. Bilmediğim için özür dilerim."
Dilini kızın kalçalarındaki tatlı sıvıdan yaladı, sonra tekrar kızın kl*torisine doğru yuvarladı.
"Aahh, aahh, Ekselansları, huuuuhhh!"
Kalçaları sıkılaştı ve bacakları titredi. Gözleri kapalıyken doruk noktasına ulaştı. Sonra Philia gözlerini kocaman açtı. Doruk. Hiç alışık olmadığı bir kelimeydi bu.
Vücudu bir anda titredi. Neyse ki zihni berraklaşmıştı. Ancak vücudu hâlâ zevk almak istiyordu. Şimdi Claude'a eylemini durdurmasını söyleyebilir ve buna kendi başına katlanabilirdi.
Ancak, Claude'un elinin kendisine yönelik olduğunu bildiği için reddetmedi.
Bu, seçim yapmaya zorlanmaktan farklıydı. Sadece tutulmak istiyordu. Artık erkeklerden uzak durması istenen erdemli bir kadın değildi. Çünkü o bir azize değildi. Ve bu adam.
"En başından beri ona hayrandım.
Onu kiliseye gelirken gördüğünde, Philia ilk kez atan bir kalbe sahip olmanın nasıl bir şey olduğunu anladı. Onu gördü ve 'çekici' olmanın ne demek olduğunu anladı.
İri bir boy, geniş omuzlar. Gerçekten de silahlı bir adam gibi güçlü bir vücuda sahip bir adamdı. Zalim gözleri her zaman ona bakıyor gibiydi ve kadın korkudan titriyordu.
Ancak bir yandan da şöyle düşünüyordu. Böyle biri ona gülümsese ve tüm sevgisini verse ne kadar mutlu olurdu?
Ülkedeki en iyi adam. Nasıl bir kadın böyle yakışıklı bir adamın yanında durabilirdi ki?
En azından kendisi olmadığını düşündü ve acı acı gülümsedi.
Ancak, birkaç karşılaşmadan sonra onu bir erkek olarak yoğun bir şekilde tanıdı. Hizmetçisinin aşk ilişkisini izlediği gün, özellikle de o gün.
Kendini tatmin edemiyordu çünkü bunu yapacak cesareti yoktu, ama karanlık hayallerinde tekrar tekrar onun tarafından tutuluyordu. Dudaklarını birbirine bastıran ve sıkan kalın, güçlü parmakların şehvetle kendi bedenini kavramasını istiyordu.
Ve aşk ilişkisi yaşayan hizmetçi gibi, heyecanlanacak ve onu kabaca tutacaktı...Ve şimdi Philia kendi karanlık arzularını fark etti ve şaşkınlıkla gözlerini araladı. Şu anda ne düşünüyordu? Şimdi bu kişi ona yardım etmeye çalışıyor...
"..."
Doruğa ulaştığında, başparmak en hassas klitorisine dokundu ve kadın irkildi.
"Yeterli değil mi?"
Artık buna dayanabileceğini söylemesi gerekiyordu. Ancak başı ona ihanet etti ve başını salladı. Bir kadın olarak ilk kez bir erkek tarafından tutulacaktı.
Claude Philia'nın elini tuttu ve onu yukarı kaldırdı. Sonra yırtık pırtık pelerini üzerinden attı ve giysilerini çıkardı. Neredeyse kaba ellerin saldırısına uğrayacağını düşünürken, adamın elleri çok yumuşaktı. İlk kez bir erkeğin önünde çırılçıplak kalmıştı. Claude ona baktı ve giysilerini çıkardı. Philia gözlerini kocaman açtı.
Kendi giysilerini çıkarırken elleri vahşiydi. Sıkı göğsünü örten ince giysiler düşerek vücudunun üst kısmını ortaya çıkardı. Adamın çıplak tenini gördüğünde ilk düşündüğü şey kalın olduğuydu.
Onun aksine, adamın her yeri kalındı. Kolları ve beli. Bilekler, hepsi.
Claude onunla göz göze geldi ve pantolonunu çıkardı. Philia yutkundu. Pantolonunu çıkarır çıkarmaz, karnına doğru zıplayan koyu, zonklayan kırmızı bir penis gördü. Gözlerini ondan ayırmak için mücadele etti.
Kalbi çarpmaya ve atmaya başladı. Bunu nasıl yapıyorsun? Logan'ınkiyle kıyaslanamazdı bile. Onun kalın olduğunu düşünüyordu ve orası bile kalındı.
Kadın ve erkeğin birbirine nasıl bağlandığını bilmediğinden değil, çünkü bunu bir zamanlar kendisi de görmüştü. Bunu içine mi sokacaktı? Korktuğunu hissetti ama yine yanarken kendinden emindi.
"Uhh..."
Vücudu yeniden ısınmaya başladı. Gözlerini sıkıca kapattı. Adam kıyafetlerini çıkardı ve ona tekrar sarıldı. Sert eli tekrar parmaklarına dokundu.
"Görebiliyor musun?"
"..."
"Döktüğün neşe."
"Heuk..."
Philia onun bakışlarından kaçınırken hafif bir kahkaha duyuldu. Güldü mü? Başını çevirir çevirmez adamın nemli dudakları onunkilere dokundu.
"Uumm, um..."
Gözlerini daha sıkı kapattı. Girişini inatla yalayıp aşk suyunu emdikten sonra tam olarak kapatamadığı dudaklarının arasından dili ağzını işgal etti. Onunkini kaplayan dili, ağzındaki hassas yüzeyleri tahriş etti. Küçük dilini kapatıp gevşettiğinde, sanki bu onun için yeterliymiş gibi nefesi sertleşti.
Kaba elleri göğsünü yokladı. Başparmakları onu okşarken kıpkırmızı meme uçları dikleşti. Bacaklarının arası yine sıcacıktı ve fıskiyeden damlıyor, çarşafları ıslatıyordu.
Kendine geldikten sonra zihni yeniden dolaşmaya başladı. Ah, lütfen, lütfen, lütfen, şu kaşınan yere dokunabilsem... lütfen.
"Keheup, mmngh, huuumm!"
Bana dokunmanı istemiyorum, sadece berbat etmeni istiyorum. Bu adam, lütfen!
Philia farkında olmadan Claude'un göğsünü okşayan elini yakaladı ve mahrem yerlerine doğru indirdi. Claude eğildi. Tekrar uzanırken ayak bileklerinden tutarak bacaklarını ayırırken sordu."Yanıyor musun?"
Philia başını salladı, Claude'un ona dokunacağını düşünüyordu. Ya da diliyle tekrar emeceğini. Ancak, şehvetini bu kadar kolay bir şekilde tatmin etme niyetinde olmadığından, parmakları kl*torisini yumuşatırken bir anda içine kaydı.
"Huuhh!"
Hayatında ilk kez yaşadığı bir şeydi bu. Taşan iç duvarları parmakları o kadar kolay emdi ki.
"Uhh... uhk, uhk!"
Claude bir parmağını daha kolayca soktu.
"Hah."
"Yeterince iyi mi?"
"Bu... garip."
Garip, garip hissettirdi ama fazla acımadı. İlk başta acı verici olduğunu duymuştu ama yabancı, yumuşak ve sert bir şey ileri geri gitmeye devam ettiğinde garip bir tatmin duygusu hissetti. Hızlı olmaktan temelde farklı, sadece içindeki kaşıntıyı dindiriyor...
"Hnngh..."
Bilinçsizce kapattığı ağzından tatlı bir inilti kaçtı.
"Hızlı bitirmektense daha derinden yapmak daha iyi değil mi?"
"Heup... Ekselansları! Bu..."
Kız hafif bir zevkle karışık bir sesle inlerken, adam parmağını yavaşça içine soktu.
"Huk!"
Philia belini titretir titretmez Claude parmağını kızın deliğinden çekti. Claude, sanki bir tören sona ermiş gibi Philia'nın ayak bileklerinden tutup yukarı kaldırdı. Ve eğildiğinde, açıklığının arasına sert bir şey dokundu.
Claude sırtını ileri geri hareket ettirmeye başladı, sanki aşk sıvısını eşit bir şekilde yaymaya çalışıyormuş gibi, büyük üyesi girişinin üzerinde ovuşturdu ve okşadı. Kısa bir an için, uzun aletini çıkardığında, işlerinin bitip bitmediğini merak etti...
"Kyaaahngh!"
Ağzından çıkan keskin bir çığlık havada yankılandı. Kalın boyu acımasızca içine girdi. Sanki hiçbir tereddüde tahammülü yokmuş gibi.
"Huuuuk!"
İtiş, itiş. Sert bir erkeklik sanki onu delip geçmişti.
"Ahhaah, aahh, ahhhh!"
Ağzını kapatmayı unutarak dudaklarını açtı ve boğazının içinde kaynayan ağlamaklı bir çığlık attı.
İt, it!Damlayan sıvı merkeze kadar ıslandıkça, birbirine çarpan ıslak etlerin sesi daha da iğrençleşti.
Sanırım öleceğim. Öleceğimi sanıyordum. Ancak adamın bedenini kabullenemediği için ateşler içinde olan bedeni ancak o zaman sakin kalabildi. Philia hiçbir şey yapmadan onu içine kabul etti. Sonuna kadar açılan delik, kalın ve uzun erkekliğini kabul etmesini endişelendiğinden daha kolay hale getirmişti.
Hiç kurumamış bir kaynaktan akan su gibi, aşk sıvısı onun boyunu ıslatmaya devam etti. Korkunç derecede alışılmadık bir zevk içinde, ne yapacağını bilemeden çarşafa tutundu. İtti, itti. Adamın sert, kaba beli kadının şehvetli göğsünü sarsıyordu.
Çok geçmeden ayak bilekleri adamın kollarının altına ve belinin etrafına yerleşti ve adam başını eğdi.
Hızlı, sıcak nefesi kadının yüzüne çarptı.
"Aaahh, ahhhk! Haaanng!"
O kadar ilkeldi ki, daha önce ağzından çıkanlarla kıyaslanamazdı. Adamın kumral gözleri ona bakıyordu. Kadın adamın bakışlarından kaçmak için başını çevirdi. Zevkten sırılsıklam olmuş sapık yüzünü göstermekten utanıyordu.
Kendisi de zevkten inliyordu ve ona baktığında... Adamın penisi tekrar tekrar iç duvarlarına giriyordu. Her ne şekilde olursa olsun, bir hafta öncesine kadar aklına gelmeyen müstehcen ve bayağı bir şey yapıyordu.
"Uuphh! Heup!"
Çenesi yukarı kalktı ve Claude'u tekrar öpmeye başladı. Şiddetli bel hareketleri ve şiddetli öpüşme. Adam zevkten boğulmakta olan kadını açgözlülükle çiğniyor ve yutuyordu.
Tükürük ağzının kenarlarından akıyordu. Farkında olmadan onu itmeye çalıştı ama adam bunun yerine onu belinden yakaladı ve daha sert bir şekilde içine itti.
İt!
"Heuk!"
Sarsılarak ve içeride sıkılaşarak, penetrasyonun hızı daha kısa ve daha hızlı olmaya başladı. Zevkler kontrolden çıktığında başı tekrar beyaza döndü. Belini büktü ve kaçmaya çalıştı ama adamın büyük eli belini kavradı.
İt, it, it, it!
"Hoşuna gitti mi?"
"Ahhak haah! Sizin... Majesteleri, haah! Ahhk!"
Bir çığlık, ağlama ve zevk korosu odanın her yerinde yankılandı.
"Delirdiğimi sanıyordum."
Ellerden biri belindeki kavrayışını gevşetirken, kadın iki büklüm oldu. Sadece Philia'nın sert belinin altında ağlamaklı gözlerle ağladığını gördü. Kadının iri göğüsleri adamın hareketleri karşısında titriyordu. Kadının tatlı göğüsleri Claude'un onu emip azdırmak istemesine neden oluyordu ama Claude, kadının poposunu çekiştiren erkekliğini sakinleştirmek zorundaydı.
"Keeuhk."
"AAAH!"
Doruk noktası neredeyse eşzamanlıydı. Philia sırtını dikleştirdi, titriyor, ürperiyordu. Birdenbire gözyaşları yanaklarından aşağı süzüldü. Zevkten grileşmiş olan kafası yeniden berraklaştı. Claude'un dediği gibi, bir erkeğin şefkati panzehirdi.
Claude'un bacaklarının arasına girmiş olan penisi dışarı kaydı. Aşağıya sıcak bir şey damlıyordu ve kestane çiçeği gibi kokuyordu. Yoğun, balıksı bir erkek kokusuydu.
"Ahh... heuk... huuh..."Zevkin ağızda bıraktığı tat bir türlü geçmiyordu.
Philia açık bacaklarını kapatmayı aklına bile getirmeden vücudunu sallamaya devam etti.
Beyaz s*men bir çiçek gibi güzel kırmızı poposundan aşağı akıyordu. Claude ona memnuniyetle baktı. Kollarında ağlayan bir kadın gördü, ilk kez onun tarafından tatmin edilmişti.
Bir kez daha yapmak istiyorum.
Daha fazla karmaşa yaratmak istiyorum. Kadının bedenini sarsmak, kendi canavar erkekliğini kadının içine sokmak istiyordu.
Ama Claude bunu yapmadı çünkü Philia gözlerini kapadı ve uykuya daldı. Uykuya mı daldı yoksa kendinden mi geçti bilmiyordu.
Her zaman erkeklerin yüzüne bile bakmayan bir kadındı ve şimdi adamın önünde bu şekilde yatıyordu. Adamın sıvılarını alırken, zevkten inleyerek uykuya daldı. Ah, ne kadar güzel.
Onu bu hale getiren oydu. Claude'un gözleri büyüdü. Cinsel dürtüleri yok olmamıştı. Bacaklarının arasındaki erkeklik organı yeniden kabardı.
"Kehk..."
Philia'nın iffetsiz ve müstehcen bakışlarla uyuduğunu görünce elini ileri geri hareket ettirdi. Boyunun ucundan berrak bir sıvı damlamaya başladı.
"Haa..."
Claude şehvet dolu gözlerle ona baktı. Yüzündeki kızarıklık geçmemişti ve az önce tüm gücüyle bağıran dudakları dolgun dudaklarını gösteriyordu. İnce boyun, şehvetli göğüsler. Belini sıkıca saran kalçalar. Sonra da onu kabul eden poposu.
"Haaahk!"
Claude hızla doruk noktasına ulaştı. Aletinden beyaz bir sıvı fışkırdı. Boynunun altından tatmin olmuş bir ses sızdı.
"Ah canım."
Claude yerde yatan Philia'ya baktı ve garip bir şekilde gülümsedi. Spermini Philia'nın saçlarına sıçrattı, Philia'ya pek yakışmamıştı.
Saçlarını kirleten arzularının izlerinden çok, kalbinden taşan bir şefkat hissettiğini fark etti.
Claude elini kaldırdı ve onun saçlarını okşadı. Boyanmamış sarı saçlar ellerine doğru kayıyordu. Uzun saçları kavradı, dilini yaladı ve kendi sıvılarını yaladı.
Kadının saçları her zaman ferahlatıcı bir kokuya sahipti. Claude saçları öptü. Claude gözlerini açtı ve garip bir şekilde gülümsedi.
Nihayet, bu kadın artık kollarının ulaşabileceği bir yerdeydi.