BÖLÜM 29: SÖZ

50 2 0
                                    

En son olarak "Her zaman bir ihtimal vardır" dedi Savaş.

"Kes sesini kes öleceğiz şimdi" dedi babam sıkıntılı bir sesle. Savaş ise cevap vermedi "Şu olay da bitsin İzmir'e gideceksin bu akşam...Tek başına"

Savaş kaç gün kalacaktı İzmir'de?

Savaş ise aynadan bana baktı, daha sonra babama döndü "Tamam" dedi sadece. Cidden İzmir'e gitmeyi kabullenmiş miydi? hem de beni bir başıma bırakıp? Umarım Savaş'ın bir planı vardır ve İzmir'e gitmez.

"Savaş, Leyla yazdı sana ulaşamamış. Tabi şuan magazinlerde dolaşan konuşmalarını görmüş. Meraklanmış" dedi Çağatay sessizliği bozarak.

"Biz burada öleceğiz, bu kız abisini merak ediyor" dedi babam kafasını çevirip arkadaki adamlara baktı.

Çağatay'ın telefonu çalınca hemen Savaş'a uzattı "Söyle Leyla?...Bir şeyim yok benim, iyiyim..." Savaş'ın gözleri camdan kafasını çıkarıp adamlara bakan babama döndü "Salih mi?...Konuşurum onunla da...Daha beni arama şuanlık...Leyla gerçekten ama gerçekten komalık edeceksin beni biliyorsun değil mi?...Meraklanacak bir şey yo-" diyeceği sırada silah seslerini duyduk. Savaş hemen telefonu kapattı.

"Yapacağın plan bu mu Savaş!?" diyerek bağırdı babam, o sırada Çağatay'da adamlara ateş etmeye başlamıştı.

"Alev, hiç bir şekilde ateş etmiyorsun. Kafanı çıkarmıyorsun duydun mu beni?" dedi Savaş, yine olduğu gibi kendi canını düşüneceğine beni düşünüyordu. Ama silah sesleri durmuyordu.

Ben ise sadece Savaş'a bakıyordum, yine vurulur muydu? hep kendini tehlikeye atıyordu. Daha geçen gün vurulan adam şimdi ise çatışmanın içindeydi.

"Alev, beni duyuyor musun?" dedi Savaş, kendine gel Savcı Ateş!

"Tamam" dedim sadece, kafamı biraz eğdim. O sırada yıkık bir binaya çoktan gelmiştik. Araba durduğunda adamlar birkaç saniye olsa peşimizden gitmişti.

"Çağatay arkaya geç ne yapacağını biliyorsun, Savcım sen de Alev'i alıp karşı binaya...Alın dinleyecileri kalsın" dedi Savaş, babama iki tane dinleyeci uzattı. Babam da kafasını sallayarak arabadan indiği sırada ben de hemen indim ve karşı binaya geçtik. Çağatay'da arkaya geçmişti ve Savaş ise bizim göreceğimiz şekilde binanın biraz dışında duruyordu.

"Alev" diye bir ses duydum kulağımda Savaş'a aitti "Şuan sadece sesimi sen duyuyorsun sevgilim...Adam gelince vurulacağım" dediği sırada paniğe kapıldığımı hissettim "Ama korkma, çelik yelek giydim...Bu da planın bir parçası, Selim savcının haberi yok...Dikkatli ol etrafı izle" diyerek sesi gitti. Bu adam yine ne karıştırıyordu?

O sırada babamla beraber Savaş'a pürdikkat baktığımız sırada Ahmet Vekil'in kuzeni Hakan, Savaş'a yaklaştı. "Savaş Duman! Namıdiğer Gölge" dedi. "Kuzenimi öldürmenin acısı kötü olacak"

Savaş ise sırıttı "Nasıl olacakmış o aslan parçası?" dedi dalga geçer gibi.

"Elimdeki videoyu adliyeye teslim edeyim diyorum, hatta belli mi olur Savcı Alev Ateş bile seni hapise atar ne dersin?" dedi Hakan kışkırtıcı bir sesle, Savaş ise artık sırıtmıyordu.

"Herkesin ismini ağzına al...Ama Alev'in asla. Duydun mu beni?" dedi Savaş kısık bir sesle.

"Peki öyle olsun...Ömrün kısalıyor Savaş Duman. Artık bir planın var mı? yok." dedi Hakan, Savaş pürdikkat Hakan'ı dinliyordu

"Dejavü yaşıyorum Hakan..." dedi Savaş sadece, babama baktığımda bu cümleyi anlamamış olsa gerek kaşlarını çattı.

"Anlıyorum...Ya anlaşma yapalım ya da sen hapise gir, seç bakalım" dedi Hakan gayet rahat bir tavırla, Gölge'ye bu cümleleri kurmaya nasıl cesaret ediyor bilmiyorum.

MAHKUMİYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin