BÖLÜM 24: BAĞ

57 2 0
                                    

"Sevgilim..."

"Hmm" dedim. Savaş mı bana sesleniyordu? sanırım Savaş'tan başka kimse bana sevgilim diyemezdi.

"Uyanman lazım"

Gözlerim hala kapalıydı. "Hayır" diye mırıldandım.

"Uyanman lazım Alev...."

Gözlerimi minnacık açtığımda Savaş elini başının altına koyup, dirseğini yatağa bastırıp bana bakıyordu.

"Neden beni uyandırıyorsun?" dedim kaşlarımı çatmaya çalıştım ama olmadı. Savaş ise beni komik bulsa gerek kısa bir kahkaha attı.

"Saat 12 oldu" diye mırıldandı. Ne demek 12 oldu?! herkes uyanmıştır ama ben hala yatıyorum

"Ya neden beni uyandırmadın ayıp olacak millete!" diye sinirlenip hızla yerimden kalktım. Savaş ise gülüyordu. Neden gülüyordu?

"Gel buraya gel...Boş ver milleti." dedi, kollarını iki yana açıp yanına yatmamı mı istiyordu? Neyse milletin pek acelesi yok, o yüzden Savaş'ın yanına kıvrılıp uzandım. Sıkı bir şekilde bana sarıldı, başım göğsündeydi.

"Boğuluyorum..." dedim gülerek, gülmemin sebebi sakalları boğazımda geziyordu. Beni bile isteye güldürüyordu. "Savaş! öleceğim şimdi" dedim kahkaha atarak.

Savaş gözlerime baktı "Galiba gülmekten öleceksin" yanağımı öptü.

"Savaş!"

Babamın sesi kulaklarıma dolduğunda odanın kapısına hızla vuruyordu. Savaş'a baktım.

"Savaş!" diye bağırdı tekrardan babam.

Savaş'tan ayrılıp yataktan kalktım "Banyoya git" dedi Savaş yerinden kalkarak. Savaş'ın dediği gibi ben de hemen banyoya geçtim.

Banyonun kapısını biraz aralayıp Savaş'a baktım. Kapıyı açtığında babam aynı Savaş gibi kaşları çatık bir şekilde odaya baktı.

"Neredesin lan sen?" dedi Babam sert bir tavırla.

"Uyuyordum savcım" dedi Savaş hemen.

"Yalan atma lan sen 8'de uyanırsın." dedi babam, Savaş'ı bu kadar iyi tanıması beni şaşırtmıştı.

"Buranın havası insanın uykusunu getirir savcım da...Sen neden geldin böyle bir anda, bir sorun mu var?" dedi Savaş, tane tane konuşuyordu.

"Millet seni çağırıyor oğlum kahvaltıya, buraya dana gibi yatmaya mı geldin sen?" dedi babam, ben de geçen günlerde Savaş'a dana demiştim.

"Tamam geliyorum" dedi Savaş, babam ise bir şey demeden gitti. Ben de hemen banyodan çıkıp yerdeki bavuldan kıyafetlerimi alıp banyoya geçip giyindim. Tekrar odaya girdiğimde Savaş çoktan hazırlanmıştı. Beyaz bir gömlek ve siyah pantolon giymişti. Elinde ise siyah ceketi vardı.

"Süper güçlerin mi var? hangi ara giyiniyorsun?" diye sordum hayretle, o ise aynaya bakıp saçını geriye doğru attı

"Hazırlanman uzun sürüyor" dedi yakasını düzelterek. Neden bu kadar abartılı giyinmişti? sadece bir tane tişört de giyebilirdi.

"Niye gömlek giydin ki?" diye sordum, kaşlarını çattı.

"Bilmem, hep gömlek giyiyorum. Ne giyeyim?" diye sordu. Zaten gömleği de sıkıydı ve kasları belli oluyordu. Ve burada Sibel vardı! Hayır ya neden kıskanıyorum ki?

"Ceketini giysene" dedim, birkaç saniye anlamsızca baksa bile ceketini giydi. Bu sefer olmuştu.

"Niye bana öyle bakıyorsun?" diye sordu Savaş "Sen iyi misin?" Sibel'i burada asla görmek istemiyordum. Çok arsız birisiydi.

MAHKUMİYETWhere stories live. Discover now