29

280 35 16
                                    

19 Ekim 2021

Jungkook'un gözünden

Yanımda dikilen insanlar bir şeyler hakkında konuşup duruyorlardı. Ben ise konudan o kadar uzak kalmıştım ki neden bahsettiklerine dair en ufak bir fikrim yoktu. Ayrıca aklım Yoongi'deydi. Bugün nedendir bilinmez fazlasıyla duygusal ve huysuz davranmıştı. Yaşadığımız tartışma sonucu normalde gelmek istemediğim bu partide bulmuştum kendimi. Bu aralar aramızdaki ilişki gittikçe kötü bir hal almıştı ve nasıl düzeleceğine dair de bir fikrim yoktu. Sürekli bitirmekten bahsediyor, canımı sıkıyordu. Ona daha fazlasını vermemi istediği apaçıktı ancak asla bunu sormuyordu. Hoş, sorsa bile istediğini ona verebileceğimi sanmıyordum.

Bir ilişkinin içinde olmak korkunçtu.

Ona zaten yeterince bağlanmıştım ve sevgili olursak eğer kendimi tamamen ona bırakmaktan ölesiye korkuyordum.

"Ne düşünüyorsun yine?"

"Hiç. Öylesine bir şeyler," dedim omuzlarımı silkip. MinJun ise muzipçe sırıtmış kulağıma doğru eğilmişti. Bir şey söyleyeceğini sanmıştım ancak o yanağıma bir öpücük bırakıp geri çekilmişti. Gözlerimi devirmemek için zor dururken yarım ağız sırıtmış, içkimden büyük bir yudum almıştım.

Aklım Yoongi ile doluydu.

Yaklaşık 2 saat önce aramıştım ancak açmamıştı. Konuşmak istemeyeceğini biliyordum fakat bir umut aramıştım işte. Aramız böyle olduğunda kötü hissediyordum. Nasıl devam edecektik bu şekilde bir fikrim de yoktu. Ona hep daha fazlasını vermek istiyordum. Tıpkı onun bana yaptığı gibi. Ama bu benim için oldukça zordu. Hislerimi ne onunla paylaşabilmiştim ne başka biriyle. Gözlerine baktıkça içim gidiyordu. Bana bir kez gülümsediğinde Dünyalar benim oluyordu.

Deli divane olmuştum ona.

Yine de ona daha fazlasını veremiyordum işte. Deniyordum ancak her seferinde işler sarpa sarmıştı. Nefret ediyordum bundan dolayı bazen kendimden, geçmişte yaşadığım her şeyden. Kafam güzel olduğu her anda gözlerimin, tenimin aradığı tek insan hep o olmuştu. Bazen ağlıyordum. Ağır geliyordu bana. Beni her seferinde affetmesi, kabul etmesi ve koşulsuz bir şekilde sevmesi bana ağır geliyordu. Kendimi ezik ve aciz hissediyordum. Onun kadar güzel bir adamın benim dengesizliğimde bir o yana bir bu yana savrulması kahrediyordu beni. Öte yandan ben o kadar bencil bir adamdık ki bırakamazdım onu. Kime gidersem gideyim dönüp dolaşıp vardığım tek insan O'ydu. Benim bebeğim çok güzeldi. Her şeyin en iyisini hak ediyordu. En iyisi ben değildim ancak yine de ona dünyaları veriyordum. Vermeye de devam edecektim. O beni istemeyene dek onunla olacaktım.

Başka bedenlere karıştığımı biliyordu. Min Yoongi salak ya da saf biri olmamıştı hiçbir zaman. Tek bir sözümden, hareketimden anlardı ne boklar yediğimi. Yine de her şeyi sineye çekmişti bugüne dek. Belki de bundan dolayı şımarmıştım. Onu kaybetmekten korksam bile içimde bir yerlerde onun benden gitmeyeceğini, bu toksik döngüyü kırmayacağını biliyordum. En azından bunu umuyordum.

"Bugün çok düşüncelisin."

"Her zamanki halim MinJun."

"Hiç eğlenceli değilsin. Yoongi ile olan kavga mı sıktı canını bu kadar," diye sormuştu omzuma hafifçe dokunup. Ona çevirmiştim bedenimi. Bayık bakışlarıyla beni süzüyordu. Biliyordum bu hallerini, yine de o kadar havamda değildim ki tek istediğim eve dönüp Yoongi ile sakince konuşmaktı. Onu çok özlemiştim.

"Çok da gerginsin. Rahatlamak istemez misin? Uzun zaman oldu Jungkook. Seni özledim," dudakları boynumda yer edindiğinde derince bir iç çektim.

"Havamda değilim."

Cardigan°YoonKookWhere stories live. Discover now