5

313 32 10
                                    

Dışarı çıktığımda yoongi de peşime takıldı, AVM ye geldik ki elimden tutarak mağzalara sürüklüyor ve bir şey almadan çıkıyordu, aldıklarını da bana taşıttırıyordu.

Yine mağazadan çıktığımızda burun kıvırdı.

"Güzel şeyler yoktu"

"Paketlerini al yoongi"

"Taşı işte, işin ne"

Paketleri bırakarak kollarımı bağladığımda göz devirdi ve aldı, güldüm.

"İçecek alalım"

Onayladığında kafeye girdik, favori içeceğimi sipariş ettiğinde güldüm, geldiğinde alarak bana uzattı, kafeden çıktık.

İçeceği içerken bana döndü.

"Sen otur, ben bunları bırakıp geliyorum"

"Burada bekliyorum"

Onaylayarak gittiğinde kenarı geçtim ve etrafa baktım, öylesine bir yerdi, ileride cosplay görünce o tarafa gittim, eğlenceli görünüyordu.

/+/+/+

Kolumdan tutulmam ile arkama baktım, yoongi sinir ile bana bakıyordu, kaşlarımı çattım.

"Ne oldu?"

"Kaç saatir seni arıyorum hoseok"

"Saat mi?"

"Üç saat oldu, tanrı aşkına telefonu na bakmak aklına gelmed mi, bu yüzünde olan aptal makyaj da ne"

Yanımıza bir kaç adam geldi.

"Buldunuz mu beyefendi?"

"Evet, teşekkür ederim yardımınız için"

"Rica ederiz"

Adamlar gittiğinde yoongi bana döndü.

"Yürü, eve gidiyoruz"

Beni kendi ile çektiğinde karşı koymadım, arabaya geçtik ve yol boyunca sessiz kaldık.

Eve girdiğimizde sinir ile odasına çıktığında jimin bana baktı.

"Ne oldu size?"

"Eğlenirken saati fark etmedim, beni arıyormuş, sinirli"

Jungkook omuzumu sıktı ve güldü.

"Git de üstünü değiş ve makyajı sil, daha sonra yanına git"

Kafamı salladım ve odama giderek dediklerini yaptım, şimdi ise yoongi'nin odasının önündeydim, yutkundum ve kapıyı açtım.

Yatakta oturmuştu, bana döndüğünde kafamı eğerek yanına gittim ve oturdum, kollarını açınca hemen sarıldım, kollarını belime sardığında kafamı omuzuna yasladım.

"Özür dilerim, ben fark etmedim bile"

"Bir daha olmasın, aklım çıktı kayboldun diye"

"Sadece eğleniyordum"

Saçlarımı öptüğünde güldüm ve gözlerimi kapattım, kolları sıklaştığında kokusu beni rahatlatırken uykuya çekti ve ben uykuya yenik düştüm.

/

sope : kekWhere stories live. Discover now