3.Bölüm : YÜK VE CAN Part 2

446 23 53
                                    

108 .Bölüm Alternatif Versiyon ( Part2 )

Fizik tedaviyi detaylı olarak yazmicam oraları biliyosunuz ;)

Ben daha bu hayatın bir kaç gününe dayanamazken bu çocuk nasıl bu kadar umutlu olabilir? diye düşündü. Çocuğun ona askerlik yapmak istediğini , ama hastalığı dolayısıyla yapamadığını söylediğinde hayallerini gerçekleştirmek istemişti Veysel. Amcaoğulllarından yardım istemişti. Ona bir şart sunmalarından memnun olmasa da kabul etmişti.

Saatler birbirini kovalamıştı sanki. Ramazan illa onun da yardıma gelmesi gerektiğini söyleyip durmuş, onu araba kasasına koymuştu.. yine ..

Sanki bir fazlalıkmış gibi hissediyordu yine, ne bir şey diyebiliyor, ne sesini çıkarabiliyordu. Gözünün önünde duran o küçük roket maketleri her ne kadar amcaoğulları için gerçekleşen bir hayali temsil etse de Veysel için sakatlığından başka bir şey temsil etmiyordu. Gözlerini kapattı. Böylesi daha kolaydı çünkü.. Daha ne kadar olmuştu bu kasada can çekişi..

Ramazanın hararetli hararetli bir şeyler konuştuğunu duydu telefonda . Bir sorun çıktığı aşikardı

"Sabri abi koyunları kaçırmış amcaoğlu. Hadi gidiyoz "

"Ben nereye gidiyom, Ramazan! indirsene beni ya "

Kendisini asla dinlemeyen amcaoğluna laf anlatmaya çalışmıştı uzun süre. Sonra gelen Taner'e de anlatmaya çalışsa da ikisi de oralı olmamıştı.

Ne kadar yol gittiklerini bilmese de ıssız bir yerde olduklarını söyleyebilirdi sandalyenin arkaya doğru kaydığını hissettiğinde..

"Amcaoğlu, Sandalye.." dedi önce sesini duyurmak istercesine .

"TANER! RAMAZAN ! ALOO KİME DİYORUM. SANDALYE KAYIYOR LAN . AMCAOĞLU " dedi eliyle cama vurmak suretiyle, diğer eliyle de bir yerlere tutunmaya çalışsa da başarılı olamıyordu. Taner ve Ramazanın ön tarafta birbirleriyle hararetli bir konuşma içinde olduğunu görebiliyordu. Bir kez daha bağırdı sesi çıktığı kadar... Ama onu duyan olmamıştı.

Uğruna dünyaları yaktığı, hayallerini yaktığı , hayatını yaktığı, geleceğini yaktığı , uğruna elinde ne varsa hepsini yaktığı amcaoğullarının ona verdiği değer buydu işte. Bir kamyon kasasında, orda olup olmadığı belli bile olmayan biriydi onlar için.. Abisiyle dolan boşlukta daha iyi anlamıştı bunu. Abisinin her seferinde narince kendisini kaldırıp ön koltuğa yerleştirmesi, yüzünü birazcık olsun güldürebilmek için yaptığı onca şaklabanlık... Bir de şimdi , şu an içinde bulunduğu durum.. Artık ön mahallide onun yeri yoktu demekki. Önceden 3 kişi sıkışabildikleri o koltuğa artık fazla gelmişti...

Tekerlekli sandalye taklalar atarak düşerken o da kendini bozkırın zeminine düşerken bulmuştu. Vücudunu çarpmanın etkisiyle derin bir inleme çıkmıştı dudaklarından "Aaah!"

Amcaoğullarının hâla kendini farketmemiş olmaları daha acıydı. Oysa Veysel onlar için ne çok şey yapmıştı...

"AMCAOĞLU! " dedi kimsenin gelmeyeceğini bilse de..

"TANER!!"

"RAMAZAN!!"

Kıpırdamaya çalıştı ama düz olmayan bu yerde sürünemezdi bile. Kocaman bir boşluğun ortasında kalakalmıştı. Kimseler olmadan üstelik. Sandalyesi de yuvarlanarak ondan uzaklara gitmişti üstelik...

...................................

"KOCAM NERDE !" dedi Cemile neredeyse çığlık atarak.

"BEN SANA EMANET ETTİM ONU, NASIL KAYBEDERSİNİZ KOCA ADAMI YA !" dedi sinirle.

Tek Bölümlük VeyKen HikayeleriWhere stories live. Discover now