The Wall Between Us 27. Bölüm

302 35 88
                                    


Jeon Jungkook

Günler geçmek bilmiyordu sanki.. zaman durmuş, dünya dönmeyi bırakmış gibiydi. Gündüzler değişmiş, geceler değişmiş, insanların düşünceleri değişmişti. Ama benim Taehyung'a olan hislerim hala aynıydı, hiç değişmemişti. Hala onu seviyor, hala onu bekliyordum bir umut. Ben ona çok haksızlık etmiştim ve Tanrı da beni ona olan duygularımla cezalandırmıştı. İçinde Taehyung'un olduğu bir şey nasıl ceza olabilirdi orası tartışılır tabi. O gece evine gitmiştim. Aşkımı anlatmak için..
ama tıpkı mesajda söylediği gibi aşağı inmemiş, cama dahi çıkmamıştı. Her ne kadar istemesem de mesajımla itiraf etmiştim. Ama bana inanmamış, kabul de etmemişti.

"Jungkook!! Bak buraya hemen!" seslenen babamla içeriye gitmiştim. Aynanın karşısında mavi gömleğinin düğmelerini bağlıyordu. "Efendim?" dediğimde aynadan benimle göz teması kurmuştu. "Git güzelce hazırlan. Şirkete gideceğiz." dediğinde şaşırmıştım. İşlerini genelde kendi halleder ve beni karıştırmazdı. Bu hep böyle olmuştu. "Ne yapacağım ki şirkette?" diyerek sorduğum soruya sinirle cevap vermişti. "Ona göre mi gelmeyi düşünüyorsun beyefendi? Git hazırlan dedim. Bugün sizin okuldaki çocuğun ilk çekimleri var." Taehyung'un adının geçmesiyle keyfim yerine gelmişti. Hemen odama gidip güzelce giyinmiş, saçlarımı yapmış ve hafiften bir makyaj yaparak bolca parfüm sıkmıştım. Ceketimi de üzerime geçirip aşağıya -babamın yanına- inmiştim.

"Bugün yattığın çocuk dergilerin kapaklarında, yarın da sen olacaksın. Seni bu yüzden yetiştirdim."

Yine aynı konulara girdiğinde hiç cevap vermemiştim. Çünkü her seferinde bağırıp çağırıp bir şekilde kendi istediğini yapıyordu.. zaten sonumun modellik olacağını biliyordum ama okumuştum işte. Eğer olurda babamı vazgeçirebilirsem diye çok çalışmıştım. Ama zaman geçtikçe kabullenmiştim de. Yola çıkıp şirkete vardığımızda kalbim hızlanmıştı. İçeriye doğru ilerlerken şirket tüm canlılığıyla çalışıyordu. Babam çekim alanına yürümüş, beni de arkasında sürüklemişti. Üzerine giydirilen kürkü ve  jöle ile şekillendirilen saçlarıyla nefes kesici görünen Taehyung tüm güzelliğiyle karşımdayken yutkunmuştum. Babam kameramanın yanına gitmiş, bir şeyler konuşmaya başlamıştı. Ben ise tüm hayranlığımla Taehyung'u izlemeye koyulmuştum.

"Evett çok güzel Taehyung şimdi kameraya daha dik bak bakalım.. evett! Bir de uzaktan alalım oturur musun lütfen? Şimdi soluna doğru bak, hafif bacaklarını arala. Harikasın Taehyung!!"

Kameramanın yönetimiyle bir sürü fotoğraf çekinen Taehyung endişe içinde babamı izlemişti. Göz göze gelen babam Taehyung'a gülümsemiş ve çekimi çok beğendiğini söylemişti. Bunu duyan Taehyung başını eğmiş ve teşekkür etmişti. Kameraman Taehyung'a yaklaşmış ve kamerasındaki pozları göstermeye başlamıştı. "Çok güzel oldular, çok beğendim gerçekten. Üstelik çok yetenekliydin hiç yorulmadım. Gerçekten bu iş için doğmuşsun.." diyip gülümsemeye başladığında Taehyung da karşılık vermişti gülümsemesiyle. Vücudumu esir alan kıskançlığı bastırmaya çalışırken ağzımın içindem mırıldanmıştım. "Gorçokton bo oş oçon doğmoşson.. gerizekalıya bak ya utanmasa içine girecek." Biraz sesli söylemiş olacaktım ki Taehyung başını kaldırıp gözlerime bakmıştı. Gülümsediğimde düz ifadesini korumuş ve geri kameramana dönmüştü.

"Bende çok beğendim teşekkür ederim. Şey bunları bugün mü yayınlarsınız?" diye sormuştu.  "Evet birazdan sosyal medyada paylaşacağız ve o kadar çok hayran toplayacaksın ki.. korkma her şey iyi olacak." diyerek cevap veren babamı başıyla onaylamıştı. Çalışanlarımızdan bir kız Taehyung'un yanına adımlamış ve kolunu dürterek konuşmaya başlamıştı. "Diğer çekim için kıyafet ve makyajınız değişmeli. Benimle içeri gelir misiniz?" Taehyung gülümseyerek kızın arkadından ilerlemiş ve tatlı tatlı konuşmaya başlamıştı. "Sence Bay Jeon gerçekten çekimlerimi beğendi mi? Bence o kadar da iyi olmadı yaa. Birazdan yayınlarız dediler fotoğrafları ya dalga geçenler olursa? Mi-Rashiii!! Şimdiki çekim için makyaj yapmasam olur mu? Gözlerim acıyor.." isminin Mi-Ra olduğunu öğrendiğim kıza ölümcül bakışlar göndermiştim sırtından. Ne ara 'shi' diyebilecek kadar samimiyet kurmuşlardı?

The Wall Between Us (texting+düz yazı)Where stories live. Discover now