Keyifli Okumalarr 🫶🏻
Yazım yanlışları varsa affola 👉🏻👈🏻
Bu bölümü yorumlarıyla beni musmutlu eden güzel okurum benboylehayatintaa0 'a ithaf ediyorummm 🤍
(Merter ve İkra)
⏳
Aile ne demekti, izleyerek öğreniyordum. Aile, sizinle konuşmasalar bile kendi aralarında ettikleri muhabbette sizi gülümseten insanlar demekti.
Önceden de benimle konuşulmazdı, yanlarında olsam bile yüzüme bakılmaz, kendi aralarında konuşur ve gülerlerdi ama o zaman böyle hissetmezdim. Şimdi de aynısı oluyordu, benimle konuşmasalar bile kendi aralarında öyle güzel konuşuyorlardı ki asla kötü hissedemiyordum. Daha samimilerdi ve ben konuşmasam bile yok sayılmıyordum burada. Hiçmişim gibi değildi, sadece toplum içinde konuşulan herhangi bir konuya yorumda bulunmadın ya öyleydi. Ve bu his tarif edilmezdi.
Sabah, bahçedeki oturmadan sonra hızlıca içeri girmiştik çünkü hepimiz üşümüştük. Özellikle Tuğrul Bey, önce manyak mısınız diye kızmıştı. "Kızımı bu soğukta dışarda niye bekletiyorsunuz eşek sıpaları?" demişti. Bu adamın benim için durup dururken kızım demesi içimi çok hoş ediyordu. Erimelik bir sepeti, ben düşüp bayılmak istiyordum onun kızım demelerine. Çünkü çok güzel diyordu.
Tüm oğulları sırasıyla göz devirerek odalarına gittiğinde beni kolunun altına alarak benimle odaya kadar çıkmıştı. Kendisi de üşümesine rağmen önce benimle gelmişti. Aslında kendim de odaya çıkardım ama o gelince de mutlu olmuştum. Bambaşka bir histi ve çok çocukça gibiydi ama değildi. Bunu nasıl anlatırdım bilmiyorum ama gülümsemek gibiydi. Hep
Odada, üzerime giyindiğim geniş polar hırkayı giymiştim. Altımdaki eşofmanı çıkarmadan yüzümü sıcak suyla yıkayıp kahvaltıya indim.
Hala yemek masalarında utançtan yemek yiyemiyordum. Bunu aşmak çok zordu ve nasıl aşacağımı bilmiyordum.
Herkes gelmiş ve beni bekliyordu. Özür dileyerek yerime oturduğumda Ayşegül Hanımın konuşmasıyla ona döndüm. "Kızım, özür dileme lütfen. Burası senin de evin, geç geldiğin için özür dilemene gerek yok." Gülümseyen yüzüne baktığımda kafamı sallayarak önüme döndüm. Herkesle birlikte kahvaltıya başladığımda her zamanki gibi tabağımı azar azar doldurdum. Üstümde hissettiğim bakışlarla kafamı kaldırdığımda Tuğrul Beyle göz göze geldim. Önce tabağıma sonra bana baktı ve önündeki poğaça dolu tabaktan bir poğaça koydu tabağıma. Tabağımdaki poğaçaya bakarken bu sefer, Tuğrul Beyin eline göre daha zarif bir el uzandı ve salam kondu. Aniden kafamı kaldırdığımda Ayşegül Hanımla göz göze geldim. Gülümseyerek bana baktığında bu sefer kayıtsız kalamadım ve gülümsemesine karşılık verdim. Daha çok gülümseyerek önüne döndü.
ESTÁS LEYENDO
Kayıp 16 Yıl
Novela JuvenilKaybettiğim şey bir eşya değildi. Bir bileklik, bir toka, bir para. Kaybettiğim şey on altı yıldı. Şimdi her şeye yeniden başlamam isteniyordu. Hiç bilmediğin insanlarla yeniden başlamak. Kırılan bir güvenin yokmuş gibi, sanki şimdi yeniden doğmuşum...