Bölüm 1

3.7K 151 19
                                    

1. BÖLÜM

Canela arkasına baka baka, panikle koşuyordu. Bir kere daha babasına yakalanacak olursa, kendini affettiremezdi. Eee, peri padişahının biricik kızı olmanın avantajı da, bir yere kadardı.

Babasının çizdiği sınırların tam üzerinde yalpalıyordu. Çizgiyi aşmasına o kadar az kalmıştı ki, bu, kendisini bile korkutuyordu.

Saraydan yeterince uzaklaşmıştı. Artık rahat bir nefes alabilir, gönül rahatlığıyla sevgili dostunu ziyaret edebilirdi. Hagno'ya karşı farklı duygular besliyordu fakat bu hislerini ona açıklamaya asla cesaret edememişti. Belki bir gün, diyordu.

Aslında yakamoz perisinden herhangi bir beklentisi yoktu. Tek istediği, onun yanında zaman geçirmekti. Bu ona yetiyordu.

Katı kuralları olan diktatör babasının düşüncesi ise, Canela'nınkinden çok farklıydı. Bir peri prensesinin yerini bilmesi ve diğer perilerle mesafeli olması gerektiğini savunup duran türden işte... İşin kötü yanı, sadece babası değil, etrafındaki herkes aynı düşüncedeydi. Dadısı, eğitmenleri, hatta ve hatta Hagno bile...

Küçük kaçamakları da olmasa, hayat çekilmezdi. Bazen öylesine bunalıyordu ki, içinden, peri padişahından bağımsızlığını istemek geçiyordu. Bunun anlamı, babasına rest çekmek olsa da...

Bağımsızlığın, hayalden öteye gidemeyeceğini elbette biliyordu. Ama hayal kurmanın kimseye bir zararı olmazdı, değil mi?

İnsanları hep merak etmişti. Aralarında yaşamanın nasıl bir duygu olacağını, yaşam tarzlarını, hayallerini... Dünyaya açılan kapıyı çok aramış, fakat bir türlü bulamamıştı. Babasını terk edip, gitmek için değil, sadece merakına gem vuramadığından. Tıpkı küçük kaçamakları gibi olacak, kısa bir süreliğine insanları ziyaret edecekti. Bu dileğinden babasına bahsetmiş olsa, bütün perileri, onu denetlemek için görevlendireceğine şüphesi yoktu.

Canela, aklına gelen düşünceyle gülümsedi. Kudretli peri padişahı konusunda, daha dikkatli olması gerekiyordu. Yakalanmayı göze alamazdı. Ne de olsa, uzun süreli bir saraydan çıkma yasağıyla karşı karşıya kalabilirdi.

Peri prensesi hızını arttırdı. Babasının uyuyor olmasından faydalanıp, gizlice kaçmıştı ama ne kadar süreceğini bilemezdi. Üstelik hâlâ sırrına eremediği güçlerini de düşünecek olursa, şu anda ne yaptığını bile biliyor olma ihtimali vardı. Tüm yakamoz perileri ve abstre kelebekleri, babası adına çalışıyordu. Onu ele vermelerine ne engel olabilirdi ki? Padişahlarını, karşılarına alacak değillerdi ya!

Canela, saraydan sessiz sedasız kaçarken yaşadığı heyecanı, artık yaşamıyordu. Olduğu yerde durup, etrafa bakındı. Birileri tarafından gözetlenmediğinden emin olmalıydı. Sanki gözetlense, bunu fark edebilirmiş gibi...

Düşüncelerinden silkinip, yoluna devam etti. Hagno'yu bulmalıydı. Onu her gün görmese, hayatında bir şeyler eksikmiş gibi geliyordu. Biraz ilerideki varlığını hissettiğinde, heyecandan kalbi küt küt atmaya başlamıştı. Bu heyecanın ne zaman son bulacağını merak ediyordu. Onu her gördüğünde, duygularını dizginlemek zorunda kalmaktan yorulmuştu.

Yakamoz perisi, sırtını burma ağacına yaslamış, elindeki çubukla toprağı eşeliyordu. Mutsuz muydu ne?

Canela, telaşını belli etmemeye çalışarak yanına sokuldu. "Sorun mu var?"

Hagno, aniden yanında beliren prensesin sesini duyunca şaşırdı. "Bunu neden yaptığını anlamıyorum."

"Neyi?"

Yakamoz perisi anlamsızca gülümsedi. "Ne demek istediğimi gayet iyi biliyorsun. Sürekli saraydan kaçıp duruyorsun. Babanın belirlediği kuralları hiçe sayarak... Ve niyeyse kabak hep benim başıma patlıyor."

Canela afallamıştı. "Babam sana bir şey mi söyledi?" Elbette söylemişti. Bunu anlamak için dahi olmak gerekmiyordu.

"Bak, sorun şahımız değil, tamam mı? Sorun sensin!"

"Ben mi?" Konuşma gerçekten ilginç bir yöne doğru gidiyordu. Prenses, duyacağı kırıcı sözlere karşı kendini hazırladı. Her zaman böyle olurdu zaten. Buna alışmıştı. En azından alışmaya çalışıyordu. Babası yüzünden kaç kişi ona sırtını çevirmişti. İşte yine aynı şey oluyordu.

"Evet, sen... Huzur içindeki yaşamımıza devam etmek istiyorsak, şahımızın kurallarına uymak zorundayız. Sen prensessin, istersen uymayabilirsin, ama biz periler, uymak zorundayız. Beni anlıyor musun?"

Canela'nın boğazı düğümlendi. Ağzını açtı fakat söyleyeceklerini söylemeden, geri kapattı. Tek bir sözcük bile söyleyecek olsa, gözyaşlarının kontrolünü kaybedebilirdi.

Sustu. Gözyaşlarının yangınını da, kelimelerinin haykırışlarını da yuttu. Acınası bir bakışla, yakamoz perisini süzdü. Onun korkaklığına, itaatkârlığına kızıyordu. İstediği şey çok muydu, sadece birazcık cesaret...

Peri prensesi hiçbir şey söylemeden, ardına dönüp bakmadan koşmaya başladı. İçinde, babasına ve babasına bağlı tüm perilere duyduğu öfkeyle, Gece Selinin derinliklerine doğru bilinçsizce koştu. Gözyaşları yanaklarından süzülürken, tek düşünebildiği buradan kurtulmaktı. Babasının onu bulamayacağı bir bölgeye kaçmak...

Artık, kimsenin yüzünü görmek istemiyordu!

Melekler Kampı 4- AKKOR MEYANI- (Tamamlandı) KİTAP OLUYORWhere stories live. Discover now