Bölüm 5

17 4 0
                                    

Yaşadığım bazı sağlık sorunları nedeniyle bölümü geç atıyorum kusura bakmayın

-BENİ BU KIZLA MI ALDATIYORSUN MERT!?

     Bu sesle Mert benden uzaklaşıp kafasını sesin geldiği tarafa çevirmişti. Şok içinde oraya bakarken ben de kafamı sesin geldiği tarafa çevirdim. Ama çevirmemle yüzüme sert bir tokat yemem bir oldu. Sonra bir itekleme ve yere yuvarlanışım. Farkında olmadan da olsa gözlerimden yaşlar süzülmeye başlamıştı. 

Mert:

-SEN NE YAPTIĞINI SANIYORSUN!!?

     Mert'in bağıran sesini duyduktan sonra yere damlayan kanla dudağımın kenarının patladığını anladım. Başımda ufak bir yarık vardı. Başımı yerden kaldıramıyordum, önüme düşen saçlarım yüzümü kapatıyordu ve öylece yere doğru başımı eğmiş, kollarımla bedenimi yerden uzak tutmaya çalışarak duruyordum. Mert yanıma gelmişti. Kafamı kendine çevirdiği an sanki benim acımı o çekiyormuş gibi hissettiğini görmüştüm gözlerinde. Beni kucağına almaya yeltendiği an onu sertçe itekledim ve kendimden beklemediğim bir efor harcayarak ayağa kalktım. Yanaklarımdan hızla ve durmadan süzülen yaşlarla yerde öylece kalakalmış Mert'e baktım,

-Yazıklar olsun, sana âşık olan bana yazıklar olsun. Bana umut veren sana yazıklar olsun. Her gece seni düşünerek uyuyan bana yazıklar olsun. Senin tüm fotoğraflarını albüm yapan bana yazıklar olsun. Sadece sana verdiğim değere yazıklar olsun. İkimize de yazıklar olsun. Sevgilinle sana mutluluklar Mert. Benim hastaneye gidip başıma dikiş attırmam ve dudağıma pansuman yaptırmam gerekiyor. 

     Bunları söyledikten sonra hayatının en büyük şokunu yaşayan ve hareket bile edemeyen Mert'e son bir kez baktım ve kafamı o kıza çevirdim. Ve o an şoka girdim. Çünkü o kızı tanıyordum, o Hande'ydi. Aynı sınıfta okuyorduk ve Mert'e ilgisi olduğunu açıkça belli ediyordu ama Mert ona hiç bir şekilde karşılık vermeyip onunla onu istemediği hakkında konuşmuştu. Belki de konuşmamıştı. Mert bize yalan mı söylemişti? 

-Sana da Mert ile bir ömür mutluluklar dilerim.

     Daha fazla orada kalamayacağımı anladığımda hızlıca arkamı döndüm. Mert arkamdan bağırdı,

-İLAYDA DUR! BEN HANDE İLE SEVGİLİ DEĞİLİM! BİR BEKLE DE SANA OLAYI AÇIKLAYAYIM!

     Utanmadan bir de dur diyordu. Daha fazla sinirlendim ve iyice hızlandım. Koşar gibi yürüyordum. Onlardan tam olarak uzaklaşmadan önce Mert'in Hande'ye bağırdığını duydum,

-SEN G*RİZEKALI MISIN? AMACIN NE SENİN? BİR DAHA YÜZÜNÜ BİLE GÖRMEK İSTEMİYORUM! TESADÜFEN BİLE OLSA!

     Bir kaç sokak ötedeki hastaneye doğru koşmaya başladım. Yanından geçtiğim insanlar bana tuhaf tuhaf bakıyordu. Aslında ben de kendimi öyle görsem garipserdim. Sırısıklam, başı yarılmış ve dudağı patlamış bir haldeydim. Bir ara arkama döndüğümde Mert'İ gördüm. Hala peşimden mi geliyordu? Ben birini aldatsam yüzüne bakamazdım ama o benim peşimden mi koşuyordu? Hala ağlıyordum. Bedenimdeki gücün tükendiğini hissediyordum.

-İLAYDA! DUR!

     Mert'in sesini duyunca onadan uzaklaşmak için son bir kez kendimi zorladım ama tam hastaneyi gördüğüm an gözümün önü karardı ve başım dönmeye başladı. Son hatırladığım şey ise kafamı yere çarpmam ve Mert'in başımdaki bağırışlarıydı.

(Saatler sonra)

(Hastane odası)

     Gözlerimi açtığımda klasik bir hastane odasında olduğumu fark ettim. Neler olduğunu anlamaya çalışırken duyduğum şeyle her şey aklıma geldi,

-İlayda! uyandın mı?

-Sen hangi cürretle benimle konuşursun? Bundan sonra yüzünü bile görmek istemiyorum! Sakın karşıma çıkma ve şimdi s*ktir git buradan!

     Bana çaresizlikle bakan Mert'e git gide daha çok sinirleniyordum. 

-Hemen git yoksa ben giderim!

     Bana bakmayı bırakıp arkasını döndü ve ağır adımlarla kapıya doğru yürüdü. Tam çıkacakken omzunun üstünden bana baktı ve tek bir cümle söyleyip odayı terk etti,

-Sadece sen değil.

     Ne demek istiyordu? Sadece ben değil mi? Ben olmayan şey neydi? Tam bunları düşünürken odaya bir doktor girdi. Son kontrollerimi yaptı. Bana evde kalıp dinlenmemi ve her gün pansuman için hastaneye gelmemi söyledi. Doktora teşekkür edip hastaneden çıktım ve eve doğru yürümeye başladım. Ağır ve sarsak adımlarla. Sanki üflesen düşecek gibi yürüyordum. Sadece ben değil mi? Ve o an kafama dank etti,

"-Yazıklar olsun, sana âşık olan bana yazıklar olsun. Bana umut veren sana yazıklar olsun. Her gece seni düşünerek uyuyan bana yazıklar olsun. Senin tüm fotoğraflarını albüm yapan bana yazıklar olsun. Sadece sana verdiğim değere yazıklar olsun. İkimize de yazıklar olsun. Sevgilinle sana mutluluklar Mert. Benim hastaneye gidip başıma dikiş attırmam ve dudağıma pansuman yaptırmam gerekiyor."

     Cümlelerim kafamda yankılanırken sadece ben olmayan şeyin ne olduğunu anlamıştım. Ona sırılsıklam âşıktım ve o an bunu itiraf etmiştim. Peki Mert de mi bana aşıktı? O benim fotoğraflarımın hepsinin çıktısını mı alıyordu? O benim beni düşünerek uyuyordu? O bana çok değer mi veriyordu? O benim fotoğraflarımı izleyerek uyuyordu? O benim parfümümün aynısını satın alıp uyurken kokusunu almak için yastığına sıkıyordu? Peki o bütün bunları bana âşık olduğunu bilerek mi yapıyordu? Çünkü ben bunları ona âşık olduğumu bilmeden yapıyordum. Ama keşke bunu hiç far etmeseydim. O an fark ettim ki eve çok yaklaşmışım. Ama bir dakika... O Hande miydi? Yanındaki kızlar da kimdi?

Evetttt, geldik bir bölümün daha sonuna. 

Bölümün başında da dediğim gibi bölümü geç attığımı biliyorum. Kusura bakmayın.

Peki siz Hande'nin Mert'in sevgilisi olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Eğer sevgili değillerse Hande neden böyle bir davranışta bulundu?

İmkanınız varsa soruların cevaplarını yorumlarda görmek istiyorum.

Şimdiden hepinize teşekkürler.

Görüşürüz Laraşklarımmmmm <<333


Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Depresyon/Yarı MesajlaşmaWhere stories live. Discover now