17. Bölüm

4K 322 46
                                    

Harem taşlığında yanımdaki Yıldız Kalfa ile daireme giderken görüş alanıma giren tanıdık beden ile anında konuşmayı kestim.

Büyük harem kapısı önündeki ağalarda benim gördüğüm bedeni görür görmez selam durdular "Destur Afife Sultan hazretleri." Dedi.

Ben selam dururken, yanımdaki Yıldız Kalfa çoktan selam durmuştu.

Saniyeler sonra Afife Sultan'ın adımlarını bu tarafa doğru yönelttiğini görünce kafamı kaldırdım ve siyah gözlerine baktım.

Her zaman ki gibi yeşil ve şık bir elbise giymişti. Esmer tenine ve siyah saçlarına taktığı zümrüt takılar çok yakışıyordu.

"Fatin Ağa." Dediği zaman gülümsedim.

"Uzun zamandır gelmezsin, yüzünü görmem." Dediği zaman derin bir nefes aldım.

"Yoksa anlaşmamızı unuttun-" Diyordu ki "Anlaşma kalmadı Sultanım." Dedim direkt sözünü keserek.

Kaşları biraz çatılırken duruşumu dikleştirdi. Hayır, bu sözünü kestiğim için değil anlaşmayı bozduğumu öğrendiği içindi.

"Artık Letafet Sultan ile aramdaki münasebet yalnızca Letafet Sultan ile beni ilgilendirir." Dememle dikkatlice bana bakıyordu.

"Ve bu artık bir taht savaşı değil, aşk savaşı." Dememle gülümsedi.

"Bu aşkı sana kim bahşetti unutma, bu makama nereden geldiğini de." Demesiyle histerik bir şekilde güldüm.

"Mestan Hanın koynuna beni ittiniz ancak gönlüne değil." Dememle kas katı kesildi.

Gözlerinin içine bakarken ne hakkında konuştuğumu adım akıllı biliyordu.

Beni hiç düşünmeden halvete göndermişti, direkt onun koynuna itmişti.

Ama aramızdaki aşkta iğne ucu kadar emeği yoktu. Bu aşk benim çabam ile kurulmuş ve güçlenmişti.

"Her şey şimdilik mazide kaldım sultanım." Dememle tekrar gülümsedim.

"Ancak unutlan şey mazinin asla unutulmamasıdır." Dememle bu sefer o histerik bir şekilde güldü.

"Ne demek istiyorsun sen?" Diye keyif ve dalga ile sorması ile bir adım attı bana doğru.

"Bir kuyruk acın mı var ağa?" Diye sorması ile gözlerinin içine bakıyordum.

"Hayır, olsa bile bunu kendim hallederdim." Dememle selam durdum.

"Müsadenizle, önce daireme sonra hamama gitmem icab eder. Vaktim sınırlıdır." Dememle gülümsedim ve tam ilerleyecekken bakışlarım Yıldız Kalfaya döndü.

Afife Sultan'ın hemen yanında duran Macide Hatuna kinle bakıyordu. Artık tamamen emindim, onlar birbirinin düşmanıydı.

Yüzündeki gülümsemeyi bozmadan Yıldız Kalfanın kolundan tutup çekiştirdim.

Tam o an yüzümdeki gülümseme soldu. Ne bekliyordu acaba, O olaydan sonra ona bir normal -bir dost gibi- bakmamı mı bekliyordu?

Bunun hesabını ona soracak değildim ama elbette ki de onu yanıma çekme gibi bir düşüncemde yoktu.

Ama onu tamamen karşıma da alamazdım. Beni düşman bellemesi de yarından yakın olabilirdi.

Ondan o hiçbir şeyden anlamzken kurtulmam gerekiyordu. Belki ileride Letafet Sultana yaptığı şeyi bana da yapmak isteyebilirdi.

Ama işte bu tamamen bir düşmanlık fermanı oldurdu. Gelecekten tek beklentim ve istediğim böyle bir şeyin olmamasıydı.

~~~~

"Ne düşünüyorsun Fatin Ağa?" Diye sorması ile dairede dolanmayı bıraktım ve bakışlarımı Yıldız Kalfaya yönelttim.

"Ya da ne yapmayı planlıyorsun? Karşında koskoca Haseki Sultan var." Dediği zaman başkalarının hızla ona döndü.

"Onun haseki sultanlığının ben burdayken bir anlamı yok!" Diye net bir sesle konuşmam ile yutkundu.

"Önemli olan Mestan Hanın kime sevgi ve hürmet gösterdiği." Diye eklemem ile kafasını salladı.

"Ben bir şey yapmayacağım hâli hazırda bulunan kozları kullanacağım." Dememle kaşları çatıldı.

"Letafet Sultan kendi isteği ile değil Mestan Han'ın isteği ile gidecek." Diye eklemem ile kafamı ağır ağır salladım.

"Ne düşünüyorsun?" Diye sorduğu zaman "Letafet Sultanı çok güzel tuzaklar bekliyor. Eğer Mestan Han onun gerçek yüzünü görürse bir kere bile düşünmeden onu gönderecek." Dememle bakışlarım hızla ona döndü.

"En son mektup yarım kalmıştı değil mi?" Diye sormam ile kafasını salladı.

"Evet, kapanışı yapmamıştık. Hemen yapalım." Diye Yıldız Kalfanın masaya oturması ile "Dur." Dedim anında.

Bakışları bana dönerken "Dediklerimi yaz." Dedim ve bakışlarım dairedeki hizmetli cariyelere döndü.

"Bizi yalnız bırakın ve daire kapısının önünde bekleyin. Kimseyi görmek istemiyorum, kimseyi içeri almayın." Dememle hepsi kafa salladı ve teker teker daireden çıktılar.

Herkes çıktıktan sonra başkalarım Yıldız Kalfaya döndü.

"Mestanım, canını sıkmak istemem uzaklardasın ancak bilmen gereken bir husus var." Dememle Yıldız Kalfa anında yazmaya başladı.

"Bugün Letafet Sultan gerçekten çok kötü bir durumdaydı, harem taşlığında geldi ve bir çok harem çalışanına kötü muamelede bulundu." Dememle Yıldız Kalfa kafasını şok ile kaldırdı ve bana bir kaç saniye baktı.

Hemen ardından aynı şok ile yazmaya devam ederken dudaklarımın kenarı kıvrıldı.

"En kötüsü olarak ise bana hız oğlanı diyerek hakaret etti. Bu durum beni gerçekten çok üzdü, geldiğin zaman ilgilenmebi isterim." Dediğim zaman Yıldız Kalfaya doğru bir adım attım.

"Harem baş kadırmaya çekinir oldu, Afife Sultana dahi olaydan bahsedemiyorlar. Bu yazdıklarım aramızda kalsın, geldiğin zaman daha anlatmadıklarım var onları anlayacağım." Demem ile derin bir nefes aldım.

Yıldız Kalfa aynı şok ile yazmaya devam ederken başını kaldırıp bana baktı.

"Ya geldiği vakit hareme sual ederlerse? Ya da Letafet Sultana bir mektup yazarlarsa?" Diye sorduğu zaman "Mektupta belirttim, kimsenin bu yaşanmamış olayları bahsettiğimden haberi dahi olmayacak." Dedim anında.

Yüzümde bir gülümseme oluşurken "Sen diğer yazdığım mektupları değilde yalnızca bunu gönder. İlerisi için daha çok şeyler yazacağım." Dememle mektupta kapanışı yaptı.

Şimdi düşüncem damla damla işlemeye başlamıştı, bu damlalar vaktiyle bir göl olacak ve bu gölde Letafet Sultan boğulacaktı.

Altın YolWhere stories live. Discover now