kissable

184 27 53
                                    

"işte bütün olaylar bunlar." "gunwook niye salak gibi karşına çıkıyor ki?" "bilmiyorum taerae of." çenemi ellerime yaslayıp içimi çektim. masanın üstünde duran bardağı kafama diktim.

"taerae." benden daha iyi durumdaydı. buraya ben ve dertlerim için geldiysek benim daha fazla içmem normaldi.
"ben gidiyorum sanırım." "nereye?" beklemediğim ve boşluğuma gelen soruyla gülmeye başladım. taeraede yanımda gülüyordu. ikimiz kocaman barda kahkahalarla gülüşüyorduk. kendimi bastırıp konuşmaya başladım. "sarhoş oluyorum, iyice kafam dağıldı." kafamı masaya gömdüm, taerae'nin sesi geliyordu. "lan gyuvin, kalk. kalksana ya, ben nasıl götüreyim seni?" kalkıp telefonumun mesaj bölümlerine girdim.

(...)

gyuvin-ricky

gyuvin:
nspiryisjm
evdne mesin
(napıyorsun, evde misin)

ricky:
ne
ne oluyor

gyuvin:
niey beni bifaltin
(niye beni bıraktın)

ricky:
gyuvin
anlamıyorum
telefonu başka birine ver

gyuvin:
selam ricky, ben taerae
gyuvin sarhoş oldu
anlamadım bende
ben götüremem şimdi ayrıca seni sayıklayıp duruyor
işin yoksa gelebilir misin?

ricky:
konum at

gyuvin:
*konum 📌

ricky:
beş dakikaya geliyorum

(...)

taerae telefonu masanın üstüne koymasıyla kafamı kaldırdım. içkinin geniz yakan tadından ve ayrıca alışkın olmadığımdan midem bulanmaya başlamıştı. taerae için bana bakmak zordur diye düşünüyordum. şahsen aynı durumda taerae olsa onu burada bırakıp kaçardım.

yanımıza gelen herkese bakıp ricky mi diye sorguladıktan sonra tekrardan kafamı masaya gömdüm. nerede kalmıştı?

taerae omzumu dürtüp gideceğini söylediği gibi başımı salladım. taerae de bana katlanamamıştı artık. taerae'nin gitmesinin ardından yanıma biri oturdu. ricky gelmediği için kafamı kaldırma zahmetinde bile bulunmamıştım. saçlarıma dolanan eller ve kulağımda hissettiğim fısıltıyla başımı kaldırdım. "uyan hadi, ben geldim." gördüğüm sarı saçlı maskeli bedenle hemen boynuna sarıldım. birlikte olmadan geçen 5-6 gün içinde bile çok özlemiştim onu.

"gelmezsin sanmıştım." üstümdeki rehavetten dolayı düzgün konuşamıyordum bile "seni burada sarhoş biçimde bırakacağımı sandıysan yanıldın." elimden tutup kaldırdı beni yerimden. etrafta dans eden insanlar ve kuru gürültü arasında elimden tutarak sürüklüyordu. bende kendimi ona bırakmıştım gerçi.

mekanın önünde motorunu ararken elimden tutup çektiği yere baktım. "arkadaşımın arabasını aldım." başımı sallayıp arabaya doğru gittik. hem motor sürebiliyordu, hem de ehliyeti vardı. ben daha iki tekerlekli bisiklet binmeyi bilmiyordum.

kapımı açıp oturmamı bekledi. özel şoförümmüş gibi davranıyordu. bu ilgi hoşuma gitmemiş değildi tabii ki. sürücü koltuğuna geçip radyoyu açtı. başımı cama yaslayıp yolculuğun bitmesini bekliyordum. motor sürerken ki gibi hızlı gitmiyordu. canım sıkılmaya başlamıştı. zaten koltukta hareket edip durmamdan dolayı ricky bir yandan beni kontrol ediyordu. en sonunda derin bir of çekip başımı geriye attım.

"bir şeyin mi var?" "daraldım. biraz daha hızlanamaz mısın?" "kendi arabam olsa hızlanırdım ama arkadaşımın arabası, ceza yemeyelim boşuna. hem ben seni nasıl eğlendireceğimi biliyorum sanırım." yanaklarımı tuttuğum elimi direksiyondaki eliyle tuttu. zaten yanıyordum bu hareketi daha kötü yapmıştı beni. daha fazla heyecanlanmamak için elimi tutarken kafamı başka yöne çevirdim. kahkahasını duymamla sitem ettim. "gülmesene!" "benden bu kadar etkilendiğini bilmiyodum." "ne var? yalan tepki mi vereyim?" gülmeye devam etti.

tanıdık binanın önünde durmamızla hemen emniyet kemerimi çıkardım. "oh be! geldik sonunda." biraz patavatsız olduğum doğruydu şuan. "seni bu kadar sıktığımı düşünmemiştim açıkçası."

içime doğan özgüvenle çekinerek dudağının kenarına yaklaştım. gözlerimi kapatıp dudağının kenarını öptüm. belime ve saçlarıma sarılan elleri ile kendimi çekemedim. dudaklarını dudaklarıma getirip yavaşça öpmeye başladı. gözlerimi kapatıp ona karşılık verdim. nefes almak için dudaklarımı geri çektim. yanağımı tutarak her baktığımda eridiğim gözlerini bana dikti. "özür dilerim, çok öpülesi duruyordu dudakların." dudaklarımı tekrar dudaklarına bastırdığımda alt dudağımı emmeye başlamıştı. "dudakların ve dudaklarının üstündeki likör bile beni sarhoş edebilir." giderek kapanan gözlerimle ona gülümsedim.

kapıyı açıp çıkarken ayakta bile durmakta zorlanıyordum. "iyi geceler ricky, tatlı rüyalar gör!" "rüya değil seni görmek istiyorum."

-

slm taslaklarim bol diye atiyorum hemen

iki bolum arasindaki kararlilik seviyem bu kadar

gorusuruz 💌 !

moth to a flame/gyurickyNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ