Bölüm / 16

159 12 8
                                    


"Hayır yok sevgilisi."

Salih hocayla ikimizde sesin geldiği yöne bakmıştık. İki çift kahverengi gözün beni ele geçirmesi sanırım buydu. Merti karşımda görünce utançtan kıpkırmızı olmuştum.

Mert benim bu halimle epey eğleniyor gibiydi suratındaki o tebessümden bunu anlayabiliyordum. Elindeki anahtarlığı bana uzattı.

"Bunu düşürdün otobüsten inerken o yüzden geldim." Beni daha fazla utandırmak istememişti sanırım o yüzden direkt bunu söyleyivermişti.

Mertin elindeki anahtarlığı hızla çekip. " teşekkür ederim. Sizinlede sonra görüşürüz hocam benim işlerim var." Diyerek oradan kaçarcasına uzaklaştım.

Sanırım baya bir rezil olmuştum az önce. Ya tam olarak bunu sorarken nasıl denk gelebilirdi bende şans olsa zaten.

Hızlı adımlarla nereye gittiğimi bilmeden kendimle konuşarak ilerliyordum ki kolumun biri tarafından tutulmasıyla daha fazla ilerleyemeyip olduğum yerde durmuştum.

"Ece dursana." Hayır ne diye peşimden gelmiştiki şimdi yeterince utandığım yetmiyor muydu. Yüzüme yalancı bir tebessüm kondurmaya çalışarak cevap verdim.

"Bir şey mi oldu."
Mert elini kolumdan çekip konuşmaya başladı.

"Neden merak ediyorsun."

Sanırım salağa yatma zamanıydı ece hadi bakalım kızım.

"Neyi."

Mert numaramı anlamış gibi güldü.

"Tamam anlamamışlıktan geleceksin anlıyorum."

Bir daha sordum. "Neyi."

Mertin bu halim hoşuna gitmiş gibiydi yüzündeki o gülüşle bir adım yaklaşıp yüzünü yüzüme daha yakın bir konuma getirdi.

"Sevgilimin olmaması diyorum seni neden meraklandırıyor."

"Ne merakı sadece sohbet ediyorduk konu oraya geldi öyle sordum niye merak edeyim."

Mertin yüzündeki gülümseme bu cümlemle sönüvermişti. Kendini geri çekip. "Öyle zaten neden merak edesin ki benimkide laf."

Trip mi attı bu adam bana az önce.

"Yani tanıştığınızdan bahsetti salih hoca ben eşini çok severim sinem hanımı oradan muhabbet oraya geldi kasıtlı birşey sormadım yani."

Kafasını aşağı yukarı salladı. "Anladım."

Ortamın sessizliğiyle sadece birbirimize bakıyorduk. Bu an hiç bozulmasın istiyordum. O kadar özlemiştim ki onu burda saatlerce gözlerine bakabilirdim. Mertte hiç sesini çıkarmadan öylece bana bakıyordu. Ki bu büyülü anı bozmaya bir telefon sesi yetmişti. Mert çalan telefonunu eline alıp açtı.

"Efendim ali."

İsmi ali olan bu kişiyle ikinci defa konuşmalarına denk geliyordum. Ali telefonda her ne dediyse mert bana dönüp.  "Gitmem gerekiyor görüşürüz." Demiş ve gitmişti. Bense arkasından kaybolana kadar onu seyretmiştim.

Takım elbiseyle daha da yakışıklı olduğu muhakkaktı. Gözlerimi mertin kaybolmasıyla oradan alıp yola çevirdim. Gelen ilk otobüse binip evimin yolunu tuttum.

Eve geldiğimde dolapta olan tavukla bir çorba yapıp içmeye başladım bu arada saatte epey geç olmuştu. Mesai saati bitmişti yani ama üst komşumdan hiç ses seda yoktu. Sevgilisi yok,evli değil peki bu canım dediği kişi kim. Ve bu akşam onun yanına gidecekti.

Gitmesini istiyor muydum hayır. Ama ne yapabilirdim. Hem konuştuğu kişi kim daha bunu bile bilmiyorum. Merdivenlerden gelen tıkırtı sesiyle hemen kapıya koşup gözlerimi kapının deliğine yasladım.

Son defaWhere stories live. Discover now