Bölüm / 4

235 13 1
                                    

"Tamam ağlama artık."

Hıçkırıklarım arasından duyduğum sesin hayal olduğunu düşünerek kafamı kaldırma zahmetine girişmemiştim bile. Ta ki bir el omzumu tutana kadar.

"Sana diyorum bu kadar ağlamana değmez hallederiz şimdi ben sana yardım ederim."

Kafamı kaldırdığımda kumral bir genç adam duruyordu karşımda. Ağlamaktan gözlerim puslandığı için yüzünü tam seçememiştim. Ellerimle gözlerimi ovuşturup gelen gözyaşlarını sildim.

"Ş-şey teşekkür ederim ." Diyip tekrar hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. Elimde değildi kendimi durduramıyordum. Sanırım bu ağlamam sadece az önce kadının davranışından ötürü olan bir ağlama değildi bütün duygularım birikip bugün açığa çıkmıştı işte.

Hani bazen olur ya asıl ağlamanız gerekn zamanda kendinizi tutarsınızda eliniz en ufak bir yere çarpsa on saat oturur ona ağlarsanız ama aslında ağladığınız şey başkadır. Şuan olan da tam olarak buydu.

Karşımdaki genç çocuk bütün şefkatiyle tekrardan omzuma dokundu.

"Hadi bak mesai saati bitmeden halledelim senin şu işi." Bunu söyledikten sonra yavaşça iki kolumdan kavrayıp beni ayağa kaldırmıştı.

"Farkındayım bu senin için zor bir durum herkes ailesiyle gelmiş sense yalnız ama bak yazılım mühendisliği kazanmışsın bunu tek başına başarmışsan başka neleride başarırsın."

Bana morel vermeye çalışan bu genç adama baktım kafamı kaldırıp. Kumral ,beyaz tenli,kahverengi gözlü biriydi. Yüz hatlarının keskin olması onu daha da yakışıklı yapmıştı. Heleki o kahverengi şefkatle bakan iki çift göz. Sadece gözleriyle bile konuşabilirdi sanırım o kadar güzellerdi ki. Hayatımda gördüğüm en güzel gözler olabilirlerdi. Karşımdaki adam derin bir iç çekti.

"Bana böyle sulu gözlerle bakarsan birazdan bende ağlayacağım duygusal bir adamım ben bakma bana böyle sil hadi gözyaşlarını."

Kollarımı gözyaşlarımı silmem için bir anda bırakmıştı. Bense daha kendime gelememiş olacağım ki onun bırakmasıyla sendeledim ve tekrardan bıraktığı kollarımı tuttu sıkıca. Hiç tanımadığım bu kollar bana güçlü bir güven duygusu vermişti. Ama ben ailemin erkeklerinden dolayı biliyordum erkeklere asla güvenilmemeli.

"Tamam iyiyim bırakabilirsin kolumu." Dedim.

"Şey ben düşme diye rahatsız ettiysem kusura bakma. "Diyip sıkıca tuttuğu kollarımı tekrar bıraktı. Normalde olsaydı asla izin vermezdim zaten böyle bir şeye ama şuan kendimde olmadığım için tutmuştu işte. Ellerinden kurtulan kolumu yukarı kaldırıp gözyaşlarımı sildim. Şalım ıslandığı için bozulduğunu düşündüğüm yerlerinide düzeltim kolumu tekrardan aşağı indirdim.

Genç adam Kendime geldiğimi düşünmüş olacakki söze başladı.

"İstersen bi lavaboya gidelim elini yüzünü yıka."

"Saol ama şuan iyiyim gerek yok."

"Yüzün gözün kıpkırmızı olmuş ondan dedim."

"Yıkasamda geçmezki kızarıklığı kendi kendine geçmesini beklemem lazım."

"Beyaz tenlilerin en büyük sorunu bu galiba bende de öyle oluyor. Her neyse hadi halledelim şu kayıt işini."

Mahçupca karşımdaki adama baktım." Senide işlerinden alıkoymayayım sen bana söyle ben gider yaparım."

Yüzüne kocaman bir gülümseme koyup cevap verdi." Merak etme işlerimin çoğu seninle aynı binada ve aynı yerlerde." Diyip yürümeye başladı. Bir iki adım attıktan sonra arkasındaki bana döndü." Hadi gelmiyor musun?"bana seslenişiyle peşinden ilerlemeye başladım.

Takrar aynı binaya girdik ve yine kuyruk olan geniş bir odaya girdik. Yanımdaki adam bana döndü." Bütün belgelerin yanında mı?"

"Evet" diyip elimde kayıt için gerekli olan herşeyin bulunduğu dosyayı ona uzattım. Dosyayı eline alıp incelemeye başladı.

"Ece Demir." Adımı tekrarlamıştı. Bende yüzüme kocaman bir tebessüm koyup ona sordum."evet ismim ece seninki ne."

"Mert." İsmi gibi mert birine benziyordu.

"Tanıştığımıza memnun oldum tabii sen benimle tanıştığına pek olmamıştırsın durduk yerine başına iş açıyorum."

Tek kaşını kaldırıp gözlerini kısarak bana baktı." Yok öyle birşey öyle düşünme."

Sıranın bize gelmesiyle dikkatlerimi karşımızdaki memura vermiştik. Mert elindeki dosyayı uzattı.

"Bütün belgeler var içinde."

Karşımızdaki kadın danışmadaki kadının aynısıydı sanki. Aynı gerginlik aynı donukluk. Neydi bu sinirleri öfkeleri. Kadın bilgisayarda birşeyler yapıp bir kaç kağıt daha çıkardı ve bize verdi.

"Bunları alıp okuduğunuz bölümün binasına gidin oraya verin."

Mert yüzüne koyduğu tebessümle kadına cevap verdi."tamamdır çok teşekkürler. " sonrasında bana dönmüştü.

"Hadi gidelim."

Şimdi nereye gidiyorduk. Mert karşıma çıkmasaydı sanırım bu işi halledemezdim.

"Nereye gidiyoruz."

"Mühendislik fakültesine."

Binanın dışına çıktığımızda hemen kapının önündeki durakta 10 dakika kadar bekledikten sonra gelen otobüse binmiştik. Nefes alınmayacak kadar kalabalıktı. Ve sanırım benim aslımım tetikleniyordu. O kalabalıkta çantamdan ventolini alacak bir boşluğum bile yoktu. Hem insanlarla bu kadar yakın olmakta çok bunlatıcıydı. Mert rahatsız olduğumu anlamış olacakki kolumdan tutup beni cam kenarına çekti ve kendini önüme siper etti. Hayatımda bir erkeğe ilk kez bu kadar yakındım.

"İyi misin sen."

Derin bir nefes alıp camın kenarındaki tutacaktan tuttum."alışık değilim o yüzden biraz bunaldım sanırım."

Mertin konuşurken yüzümde nefesini hissediyordum o kadar yakındık."alışırsın merak etme artık istanbuldasın bu durum başına hep gelecek. "

Kalabalıktan ve havasızlıktan başım dönmeye başlamıştı. Bir anda gözlerimin kapandığını hissediyordum. Yavaşta tutacaktaki elimi çekip mertin kolunu tuttum.

"İnebilir miyiz? Ben hiç iyi değilim."

"Tamam az kaldı biraz daha dayan."

Mert düşmemi engellemek istercesine kollarımı sımsıkı tutmuştu. Ama ben daha fazla dayanamamış ve bayılmıştım.

Bölümü nasıl buldunuz?

Sizce Mert iyi biri mi?

Bundan sonrasında Ece ne yapacak onu neler bekliyor?

Bölümü beğendiyseniz lütfen oylamayı unutmayın...:)

Son defaWhere stories live. Discover now