16.Bölüm

421 26 13
                                    

Sıla'nın ağzından

Baş ucumdaki alarmın sesiyle uyandığımda uzun zaman sonra ilk defa bu kadar huzurlu uyandığımı fark ettim. Kısa bir duş ayılmamı kolaylaştırır diye düşünerek dolaptan ihtiyacım olanları alıp banyoya girdim.

...

Huzurla saçlarımı kurutup bir yandan şarkı mırıldanırken içeriden bir eşyanın kırılma sesini duydum. İyi de evde benden başka kimse yoktu ki.

Sakin ol Sıla
Sakin ol

Odanın içinde dört dönerken içeriden hala tıkırtılar geliyordu. Hırsız? Hırsız girmiş olabilir miydi? Ama beşinci kata nasıl hırsız gidebilirdi ki?

Kerem evet Kerem'i aramalıydım. O beni korur kollardı. Yatağın baş ucundaki telefonu elime alıp Kerem'in numarası tuşladım. "Hadi Kerem lütfen aç lütfen." korku tüm bedenimi ele geçirirken telefonun ucundan onun sesini duymak şuan istediğim tek şeydi ama o telefon açılmadı.

Kerem'e kısa mesaj gönderdim.

                                               Siz: Kerem evimde birisi var çok korkuyorum lütfen bir şey yap.

Kapıyı kilitlemeliydim belki de ama anahtarı nereye koyduğumu bilmiyordum. Baş ucumdaki cam sürahideki suyu boşalttım. Kendimi bununla koruyamayacağımı bende biliyordum ama umarım yanılırdım.

Nefes alamadığımı hissediyordum. Elimdeki sürahiyi bırakmadan pencereyi açmaya gittim. Pencereden biraz nefes almak iyi gelmişti. Ayak sesleri duyduğumda korkuyla sürahiyi daha sıkı kavradım.

Ve sonra gelişen olaylar sadece iki saniye sürmüştü. Kapının açılmasıyla tüm gücümle elimdeki sürahiyi fırlattım. Ve Keremi yerde başından kanlar süzülürken buldum.

"Kerem! Allah'ım ben ne yaptım!" cam kırıklarını önemsemeden Kerem'in yanına çöktüm kafasını yerden kaldırıp başını dizime koydum. "Aşkım çok özür dilerim. Çok özür dilerim sevgilim." göz yaşlarımın ardı arkası kesilmezken bir şey yapmam gerekiyordu.

Telefon, evet telefon birilerini aramalıydım. Telefondan önce 112'yi sonra Yunus'u aradım ve kısaca bilgilendirdim.

"Kerem lütfen iyi ol, lütfen aşkım çok korkuyorum lütfen iyi ol. Yoksa kendimi asla affetmem. Çok özür dilerim çok özür dilerim. Allah'ım lütfen ona bir şey olmasın."

Kimi sevsem kimi sahiplensem hepsi hayatımdan bir bir gidiyordu hemde benim yüzümden. Onların hepsine bir şekilde dayanmıştım ama Kerem... Ona bir şey olmasına dayanamazdım.

"Güzelim... Sakin ol ve ağlama. Bir şey yok tamam mı?" kafamı iki yana salladım. "Tamam değil kafan kanıyor. Ama birazdan burada olurlar benim yüzümden." ambulansın siren sesini duyunca Kerem'in kafasının altına cam kırığı olmaması için yataktan bir yastık aldım ve yastık koydum. Ardından kapıya çıktım.

Gelen sağlık çalışanları bana sorular sorarken benim tek yaptığım onları dikkatle izlemekti. Omzumda bir el hissettim. Yunus gelmişti ve o da olan bitenleri anlamaya çalışıyordu.

Soru sormasına fırsat vermeden söze girdim. "Kuzen lütfen bir şey sorma. Kerem'in iyi olduğunu bileyim sonra her şeyi anlatacağım söz." Yunus bir şey demek istese de sustu ve beni sıkıca sardı.

Hayatım boyunca yaşadığım her kayıpta olduğu gibi sıkıca sardı beni bıraksa olabilecek olanları bildiği içindi belki de..

...

Kerem'in başına bir kaç dikiş atılmıştı şimdi de hemşireler benim elime dikiş atıyordu. Biraz canım yansada dayanamayacağım kadar ağır bir acı değildi.

"Kerem Bey, bir aksilik görünmüyor ama tedbir amaçlı yaptığımız tektikler çıkana kadar sizin çıkışınızı yapamam bir iki saat misafirimizsiniz. Ama içinizi ferah tutun sizin gibi birisine bir şey olacağını düşünmüyorum." dedi ve Kerem'e hiç hoş olmayan bir bakış atıp odadan çıktı. Ben sadece hemşirenin ardından bakakalmıştım.

"O az önce benim sevgilime mi yürüdü?" diyerek Kerem'e döndüm. "Evet galiba sabah kafasını patlattığın sevgiline yürüdü." Kerem böyle söyleyince yatağımdan kalkıp onun yanına oturdum.

"Ben gerçekten özür dilerim. Seninle beraber olduğumuz aklımdan çıkmış ben sandım ki eve birisi girdi hatta seni aradım çok korktum." Kerem, gözümden süzülen bir damla yaşın yerine bir öpücük kondurdu. "Sevgilim lütfen özür dileme bilerek kafamı kırmak istemiş olamazsın zaten. Bir kaza geçti gitti lakin ileride bunu çocuklarımıza anlatacağım." dediğinde yüzüme bir gülümseme oturdu. Aynı zamanda utandığımı hissettim.

Utançla başımı boynuna gömdüm. "Kerem ben tekrar özür dilerim." dediğimde bıkkınlıkta bana baktı sonra aklına bir şey gelmiş olacak ki lafa girdi. "He şimdi Kerem olduk yani? Daha bir iki saat önce öyle demiyordun ama 'aşkım lütfen iyi ol korkuyorum' diyordun." daha çok utandığımda başımı yere eğdim.

"Aşk olsun yani sevgiline bir geçmiş olsun öpücüğü de mi yok?" dediğinde başımı kaldırdım ve gülümseyerek yanağına bir öpücük kondurmak için yeltenmiştim ki o yüzünü çevirince dudaklarımız birleşmiş oldu. Öpüşmemizi bölense Yunus'un odaya çat kapı dalışıydı.

"Lan! Tövbe tövbe napıyonuz oğlum siz! Ortalık yerde Allah'ım affet." Yunus'un tepkisine Kerem kahkaha atarken ben utançtan kızarmıştım. "Sevdiğim kadını öpüyorum kardeşim bir mahsuru mu vardı?"

"Yok canım estağfurull- Ne! Siz yani şimdi?" Yunus o kadar şaşırmıştı ki resmen kelimeleri birbirine dolaşmıştı.

"Aynen öyle kardeşim ben bu kadına çok aşığım eh haliyle o da cazibeme dayanamadı. Bilirsin kızlar bana dayanamaz." Kerem'in söyledikleri ile çok hafif olmayacak şekilde omzuna vurdum. "Hangi kızlarmış o?" Kerem vurduğum omzunu tuttu. Elleri masum olduğunu belirtmek istercesine yukarı kaldırdı. "Şaka, sadece minik bir şaka." dediğinde ona ters bir bakış attım bu bakış sonra görürsün bakışıydı.

"Ay ay ay, benim bıcırığım büyümüş de sevgili mi yapmış, aşık mı olmuş?" Yunus'a da Kerem'e gönderdiğim ters bakışlarımı gönderdim. Sadece bir kaç ay büyük olduğunu bazen unutuyordu ama bu hallerini de çok seviyordum. Neşesi ile çevresine de neşe katıyordu.

"Eee şimdi buna kim bakacak?" Yunus eliyle Kerem'i işaret ettiğinde işaret tarzına gülmeden edemedim. "Sevgilim bakar bana ne varmış canım nasıl kafamı kırdıysa öyle iyileştirir." Kerem'in cevabına Yunus kahkaha atarken ben içten içe büyük bir suçluluk hissediyordum.

Ben odadaki koltukta telefonumla oynarken Yunus ve Kerem kendi aralarında sohbet ediyordu. Esprileri kulağıma geldikçe bende onlara katılarak gülüyordum taa ki telefonuma düşen mesajı görene kadar...

053********: yakında görüşeceğiz prenses.

Bölüm Sonu

Selaaamm 8 bin okunma olmuşuz çok teşekkür ederim aynı desteğinizi satır aralarında görmeyi de çok isterim.

Görüş, düşünce ve istek sahnelerinize açığım ister yorumlardan ister mesajlardan fikirlerinizi belirtebilirsinizz.

Sağlıcakla kalın ✨

Son Kadeh |Kerem Aktürkoğlu|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin