part five

25 2 0
                                    

Ten's mouth

Yine yeni bir sabah olmuştu.
İçimde garip, tuhaf ama mutlu eden hislerle uyanmıştım.
Uzun süre sonra mutlu uyanmak benim için çok güzel bir duyguydu.
Giyindiğim gibi evden çıkıp okula yürüdüm.
Vardığımda ise beklediğim kişiyi göremedim.
Oturdum, bekledim, bekledim.
İlk ders geçti bekledim,
İkinci ders geçti bekledim,
Üçüncü ders geçti bekledim...
Ama gelmemişti, yalnız bırakmıştı tekrardan beni.
Güzel olan moralim tekrardan bozulduğunda airpods'u kulağıma geçirip müzik dinlemeye başladım.

Bitmek bilmeyen dersler sonunda bittiğinde Taeyong ile aynı evde yaşayan Johnny ve Jaehyun'un yanına ilerledim.
Onlara ilerlediğimi gördüklerinde bana gülümsediler, ben de onlara öyle yaptım.

Ten: "Umm, şey, Jaehyun. Taeyong bugün neden yok?"

Jaehyun: "Aslında bunu sana biz soracaktık Ten, dün neden geç geldiğini sorduğumuzda seninle beraber geldiğini söyledi. Sonra odasına kapandı ve hiç çıkmadı."

Johnny: "Dün film gecemizdi ve bu geceleri çok severdi, ona bile katılmadı."

Jaehyun: "En son sabah odasından çıkıp yorgun ve çok hasta olduğunu söyledi ve gelmedi."

Dün konuştuklarımız aklıma geldiğinde anlattıklarım yüzünden kendimi suçlu hissettim.
Aptaldım, ona iyi gelmemiştim.
Onun hayatı ona yeterince zor gelirken birde ben anlatıp yeterince onu doldurmuştum.

Jaehyun ve Johnny'e, Taeyong ile biraz ilgilenmelerini söylemiştim.
Onun biraz kafasını dağıtması gerekiyordu. O yüzden en yakın arkadaşları ile birlikte olması gerekliydi.

Biz Jaehyun ve Johnny'le konuşurken, iki liseli öğrenci ciddi olmadığı belli olan bir şekilde tartışarak yanımıza geldiler. Ve sonra bana baktılar.

Johnny: "Bak Ten, bunlar Haechan ve Mark."

Onlarla tanıştığımda, onların da Taeyong'un arkadaşı olduğunu öğrendim. Bu kadar sessiz ve içe kapanık birinin nasıl bu kadar çok arkadaşı olabilir diye düşünürken, tanıştıklarımdan farklı olarak evde de birçok kişi olduğu aklıma geldiğinde düşünmeyi bıraktım.

Birlikte eve yürüdük. Taeyong için geçmiş olsun dileklerimi arkadaşlarına ileterek evime girdim.

Markete gitmem gerekse de ben akşam ne yiyeceğimi aldırış etmeden rahat kıyafetlerimi giyerek koltuğa uzandım.
Uzun süre geçmeden aklıma yukarı katı temizlemem gerektiği geldi ve sövüp sayarak yukarıya çıkıp, odam olan odaya girdim.
Genişti, duvarı kaplayan bir camı vardı.
Cama doğru yaklaşıp, karşı karşıya olduğumuz eve baktım. Taeyong oradaydı, bütün güzelliğiyle dans ediyordu.

Taeten | White on BlackWhere stories live. Discover now