part two

36 3 0
                                    

Ten's mouth

Gözlerimi açtığımda havanın kararmış olduğunu farkettim. Oturduğum banktan kalkıp evimin yolunu tuttum.
Etraf sakinleşmişti ve hava hislerim gibi giderek kararıyordu.
Evime ulaştığımda ne kadar yorgun hissetsem de, yeni taşındığım için heryer tozlu ve dağınıktı.
Hava iyice kararmış gözüküyordu ve evin içine aydınlık vurmadığı için tüm ışıkları açtım.
Yavaş bi müzik açıp ev işlerini yapmaya başladım.
Salon çok büyüktü, ve evin neredeyse heryeri büyük camlarla kaplıydı.
Dışarıdan çok rahat görülebilirdi, biraz rahatsız ediciydi ama güzeldi.

Aşağı kattaki işleri tamamen bitirdiğimde kendimi koltuğa attım.
Evimin hemen karşısındaki evden çok yüksek sesler geliyordu, müzikten daha çok insan sesi geldiği belliydi.

Camdan karşı evi incelemeye başladığımda içeride ben yaşta olduğunu düşündüğüm birsürü kişi vardı. Bazıları daha küçük duruyordu.
Parti yapıyor gibiydiler ve çok eğleniyolarlardı.
Ama karşı karşıya olan evlerimiz dar sokağın etkisiyle birbirine çok yakındı ve uyutmayacak kadar çok ses geliyordu.
Merakımı bırakıp; tekrar koltuğa yerleşip,telefonumdan yemek yiyebileceğim bir yer aramaya başladım.
Üstüme sweatshirt giyip, kapüşonunu da başıma geçirerek siyah ve uzunluktan görmemi kısmen engelleyen saçlarımı kapattım.
Kapıdan dışarıya adımımı attığımda gecenin heryeri karanlığına hapsettiğini gördüm. Ay çok güzel parlıyordu, karanlığa aydınlık olmaya çalışıyordu yıldızlarıyla birlikte.

Birkaç adım atıp telefonumun gösterdiği konuma gidecekken, karşıdan yan kaldırımdan, elinde birsürü hediye paketi ile gelen kırmızı saçları olan ve saçlarını çok iyi taşıyan bembeyaz yüzlü biri görmüştüm.

Bir erkek, ama çok güzel bir erkek. Beni farketmişti ve keskin gözleriyle bakıp, bakışlarını uzun tutmadan çekti üzerimden.

Yanan sokak lambasına ve dar olan sokağa, bu yüzü görmemi sağladıkları için teşekkürler savurdum.
O an hayatımda gördüğüm en etkileyici şey o olabilirdi.

🏙️♥️

Taeten | White on BlackWhere stories live. Discover now