78. Bölüm~'Sırrı Açılmamış Dosyalar'

En başından başla
                                    

Hazal yaşadığı şok karşısında hemen Kenan'ın kollarından kurtulup ağlayarak partiye girdiği gibi tekrardan lavaboya girdi. Gözlerinden yaşlar geliyordu, nedenini bilmiyordu. Sadece şaşırmış ve böyle şeylere hiç alışık değildi. Korkmuştu, bir çocuk gibi korkmuştu. Ve o an elini yıkarken bir anda yeni silinen fayansa bastığı gibi kafasını musluğa çarpması bir oldu. Acı içinde yerde yatarken başının oldukça çok kanadığını gördü. Gözyaşları içerisinde ileri daha kayan çantasını almaya çalıştı.

Kenan'ı arayacaktı. Aklında tek o vardı. Onu arayıp 'evet' diyecekti. 'Seninle herşeye varım!' Demek istiyordu. Ve o an bir duman kokusu hissetti. Az önce düştüğü için musluk başlığıyla doğalgaz borusuna çarpmıştı. Etraf alev almak üzereydi. Ayağa kalkamıyordu. Başı dönüyordu. Ve o an bütün alevler etrafı kapladı. Herkes apar topar partiyi terk ederken o ise kapıya doğru ilerledi. Burdan çıkmak istiyordu. Ölmek istemiyordu.

Sürüne sürüne kapıya gittiği an ayağa kalkamadı. Çünkü nefessiz kalmak üzereydi. Dumanlar onu boğuyordu, dumanlar onu kendine çekiyordu. Ve o an gözlerini kapattı, derin bir uykuya...

                                       ***
Gözlerimi Emir'in kolları arasında açtığımda hâlâ elleri karnımda uyuduğunu fark ettim. Yavaşça ellerini karnımdan çekip ayağa kalktım. Üzerini örttükten sonra ise üzerimi değiştirip elimi yüzümü de yıkandıktan hemen sonra güzel bir kahvaltı hazırlamak için mutfağa indim. Bebeğim sanki karnıma tekme atıyordu. Birşeyler ters gitmiş gibi bir hisse kapıldım bir an. Hayır Sera, kendine gel! Normal bir hayat yaşıyorsun, bebeğin güvende, Emir yanında...

Kendimi böyle avutup kahvaltı masasını hazırlamaya başladım. Masada duran telefonumun titrediğini gördüğüm an telefonumu elime aldım. Bir koltuğa oturup arayan kişiye baktım. Damla mı? Ha? Beni neden arasın ki? Garipser bir tavırla telefonu yanıtladığımda hemen sesini işittim.

- Alo, Sera!

Sesi çok endişeli geliyordu. Umarım yine kötü birşey olmamıştır.

- Efendim?

Derin bir nefes alarak yanıt verdi.

- Çabuk Çiğdem'in evine gelmen gerekiyor! Ege ortalıkta yok!

Ne!? Bu tepkiyi içimden vermiştim. Abim yine mi ortalıktan kayboldu!?

- Ne!?

Sonunda ağzımı açtığımda verdiğim ilk tepki buydu. Bu tepki yaşadığım şokun tepkisiydi. Şurada ne güzel kocamla beraber kahvaltı yapma hayalim boşa gitti. Telefonu Damla'nın yüzüne kapatıp hemen çantamı alarak Emir'e bile haber vermeden arabasını alıp hızla yola koyuldum. Yaklaşık beş dakika içerisinde hızlıca Çiğdem'in evinin önünde durduğum an arabadan inmem iki saniyemi bile almadan kapının önünde soluğu buldum.

Bebeğim resmen karnıma tekme atıyordu. Bu kadar gerilim şimdiden onu tetiklemeye başlamıştı. İki saniye bile geçmeden kapı Çiğdem tarafından açılır açılmaz içeri girdim. Çiğdem bu ani tepkim karşısında biraz şoka uğrasa da içeriye girdiğim an gözlerim ilk başta konfeti patlamalarını gördü. Daha sonra ise Ege ve diğerlerini. Ha? Emir de buradaydı!

- Sürpriz!

Herkes bir anda bağırıp alkışladıktan sonra Damla, Aksel ve Çiğdem yanıma doğru gelerek bana sıkıca sarıldıları anda Damla söze girdi.

- Valla bebek için bir parti bile yapamadık. Böyle birşey hazırladık biz de. Emir zor ikna oldu bebeğe birşey olmasından korktu herhalde.

Dedi kadın kulağıma fısıldayarak. Herkesle selamlaştıktan sonra Emir'in yanına oturarak bana yani bebeğimiz için hazırlanan pastadaki mumları beraber üfledik.

Kusursuz OkulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin