25. Bölüm~'Tuzak'

871 75 29
                                    

Esin ile biraz daha pencerede manzarayı izledik. Ardından manzara eşliğinde omuz omuza uyuya kaldık. Gecenin saat beşinde açık penceredeki soğuk rüzgarın bize savrulmasıyla uyandık.

Pencereyi kapatmayarak uyuduğumuz için üşütmüştük. Esin benden önce kalktı ve mutfağa gidip su içeceğini söyledi. Bende kendi yatağıma geçtim.

Uykunun tam ortasında, daha güneş yüzünü göstermeden Esin beni uyandırdı.

- Damla, telefonun çalıyor uyan!

Telefonuma hemen doğruldum. Arayan Egemen'di.

- Alo, efendim Egemen?

- Damla çabuk Yurtiçi Kolej'in oraya gelmeniz gerekiyor.

- Neden, ne oldu?

- Maraz'ın kardeşi Kolej'in içinde, bazı öğrencilerde orada. Maraz hiç düşünmeden içeri girdi ve şu an hiç ses çıkmıyor.

- Polisleri ara biz şimdi çıkıyoruz.

- Polisler Esin'in ameliyat olduğu hastanedeler, sanırım orada da bir işler dönüyor. Hiç boş kalan ekip olmadığı için gelmiyorlar.

- Tamam sen bekle biz şimdi arabadayız.

Ardından telefonu kapattım. Egemen ile konuşurken çoktan hazırlanıp arabaya binmiştik. Yaklaşık beş dakika içerisinde okulun arka bahçesine vardır vardık.

Egemen tedirgin bakışlarla bize doğru yaklaşıyordu. Ardından bir soluk çekip bize bütün olanları anlattı.

- Eeee ne yapıcaz şimdi?

Diye merakla sordu Esin. Aklında bir fikri var gibi gözüküyor du. Biraz duraksadıktan sonra okula dönüp baktım. Bazı katları yanmış halde gördüm. Diğerleri hâlâ sapasağlam dı.

Esin kafasındaki bazı planları anlattı. Fakat biz riske atmak istemediğimiz için normal kapıyı Esin'e açtırdık ve içeri girdik. İçerisi hiç değişmemişti.

Sadece yanan katlardaki küller aşağıya savrulmuştu. Biraz etrafta dolaşıp Maraz'ı aramaya başladık. Aşağı kattaki sınıfları dolaşırken yukarıdan Maraz'ın çığlıklarının ardındaki sesi duyduk.

- Gidin buradan, kaçın!!!

Aynen böyle demişti. Esin dayanamadan sordu.

- Neredesin Maraz? Senin için geldik.

Cevap alamayınca yukarı kata çıkacaktık ki koridorun sağ tarafından birisinin bize silah doğrultarak geldiğin gördük. Yüzünden çok belliydi. Bu Kardelen'di!

- Merhaba kaşifler, ne arıyorsunuz?

Bize doğru yaklaşarak böyle dedi. Ardından Esin,sesini yükselterek şöyle dedi.

- Bizden ne istiyorsun Kardelen? Maraz'ı alıp gideceğiz.

- Artık sonunuz geldi. Bizim işlerimize burnunuzu sokmak neymiş size göstericeğiz.

- Göstericeğiz derken? Başka kim var.

Diye sordum. Daha sonra ise merdivenlerden testere seslerini işittik. Dört testereli kişi bize hafif gülümseme ile merdivenden el sallıyorlardı.

- Kaçışınız yok!

Diye bağırdı Kardelen. Sol koridor boştu, hemen o tarafa doğru yeltenirken oradan da hiç ummadığımız birisi çıktı. Kenan!

- Bak bende ne diyordum, bunları asıl başı nerde diye.

Diye sinirle söylendi Esin. Kenan ise o yüzündeki gıcık gülümsemesi ile bize yaklaşarak şöyle dedi.

- Ta kendisiniyim :)

- Testereli kişiler üzerimize doğru geliyordu. Kardelen ise yavaşça yaklaşıyor, Kenan iki elinde tuttuğu tabanca ile pür dikkat biz doğru Kardelen gibi yaklaşıyordu.

Ne yapacağımızı bilemedik. Kaçacak hiç bir yerimiz yoktu! Yavaşça bize yaklaşmaya devam ederlerken Esin, çantasından orta büyüklükte bir yuvarlak birşey çıkardı.

Anlam veremediğim bu şey neydi? Bunu düşünürken Esin yuvarlak şeyin altındaki ipi çekti ve ortaya atarak etraf toz haline büründü.

- Hadi, şimdi tam zamanı!

Kardelen'in olduğu yerden tozların içinde kamufle olarak geçtik. Kardelen hiç fark etmemişti bile. Hemen dışarı çıktık ve arabaya atlayıp oradan uzaklaştık.

- Esin, ne yaptın sen!?

- Sizi kurtardım fena mı Damla?

- Onu demiyorum, nereden çıkardın o şeyi?

- Ben hep taşırım, ama siz fark etmiyosunuz :)

Esin gerçekten bizi ölümden kurtarmıştı. Egemen bir yandan arabayı sürerken, bir yandan da yüzündeki üzgün ifadeyi fark edebiliyordum.

- Üzülme Egemen, Maraz'a hiçbir şey yapamazlar!

- Nasıl yapamazlar Damla!? Görmedin mi? Bunlar kaç kişinin hayatına kıymış insanlar!

- Egemen haklı Damla, ama biz öyle düşünmeyeceğiz, en azından bu sürelik.

- Bu arada sizi dağ evime götürüyorum, orada güveli oluruz.

- Neee, tamam iyi düşünmüşsün.

Egemen'in bir yandan Maraz'ı bir yandan da bizi düşünmesi gerçekten fedakârlığını göstermişti. Bir süre arabada sessiz kaldık. Egemen çok üzgündü. Onu anlayabiliyordum, en yakın arkadaşı ortadan kayboldu ve okulda ise bize son gücü ile seslendi.

Yol boyunca sessiz kalmaya devam ettik. Ardından araba bir anda duraksadı.

- Ne oldu Egemen? Neden gitmiyoruz.

- Ben birşey yapmadım. Siz durun ben bi bakayım bir arıza oldu sanırım.

Egemen, arabanın kapısını açarak dışarı çıktı. Ardından arabanın sorununa baktı, bizde arabanın içinde onu bekliyorduk.

- Kötü haber, arabanın aküsü bitmiş.

Diye dışarıdan söyledi Egemen.

- Bizde yürüyerek gideriz.

Dedi Esin, ardından Egemen evin buradan uzak olduğunu söyledi. Hepimiz ne yapacağımızı bilemezken kaldığımız yolun ağaçlık alanındaki çalılıklardan bir haşırtı sesleri geliyordu.

Köpek veya kedi olmadığından emindik. Üçümüz yavaşça o çalılıklara doğru ilerdik. Vardığımızda ise Maraz ve kardeşini gördük. Yerde yatar pozisyonda kanlar içerisinde duruyorlardı...

 Yerde yatar pozisyonda kanlar içerisinde duruyorlardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

'25. Bölüm Sonu'

~Devam Edecek~

Yeni Bölümde Görüşmek Üzere🤍✨

Kusursuz OkulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin