7. KUŞKULAR

266 37 82
                                    

⋘⋙

"Kuşkular sadece bir kere sarıyordu insanın içini... Sonra zaten kemirilecek herhangi bir inanç bırakmıyordu geriye."

Ayakkabılarımı çıkarıp hiç beklemeden ayakkabılığa yerleştirdim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Ayakkabılarımı çıkarıp hiç beklemeden ayakkabılığa yerleştirdim. Halam da bu esnada geriye çekilmiş ve sesli bir nefes vermişti, sonra da hiç beklemediğim anda tekrar gözyaşlarını akıtmaya başladı. Ne olduğunu anlayamazken yüzündeki gözyaşlarına eşlik eden sinirli ifadenin sebebini de çözemiyordum. "Hala, ne oluyor?" diye endişe içinde bir daha sordum. "Niye ağlıyorsun?"

Kısık sesiyle "Neredesin sen?" dedi. Tutmaya gücü kalmamış gibi elindeki çantayı yere bıraktığında benim de gözlerim parkeye kaymıştı, daha sonra tekrar halamın yorgun çehresine baktım.

Bir bahane fazla çaba gerektirmeden dudaklarım arasından fırladı. "Dışarıdaydım..."

"Bu saate kadar neredeydin?" Çok soğuk konuşuyordu, endişem biraz daha artmıştı. Birkaç adım geriye gitti ve benden uzaklaştı ama ben de halamla beraber hareket ediyordum. Kaşlarını çattı, ıslak kirpiklerinin altındaki gözlerini küskünce benden kaçırdı.

"Saat daha dokuz hala."

Kollarını iki yana açıp öfkeyle bağırdığında istemsizce irkilmiştim. "Dokuzu onu bilmem ben, sen bu saate kalmazdın Ahsen! O telefonuna niye bakmıyorsun hem?"

Suçluluk hissim gittikçe artıyordu. Hâlâ sıkı sıkıya kavradığım çantamı kaldırıp telefonumu çıkardım. Sessizdeydi ama ne ara bu moda aldığımı bile hatırlamıyordum. Bildirim panelinde bir sürü cevapsız çağrı ve mesaj vardı. Bunları görmek o an yaramaz bir çocuk gibi dudaklarımı ısırmama sebep oldu. Telefonu kapatırken "Özür dilerim..." diye mırıldandım.

"Dilersin tabi, şimdi özür dilemekten başka yapacak ne var zaten?" Üstündeki ceketi hırsla çıkarıp yere fırlattı. Bunu yaptıktan sonra salona ilerlemeye başlamıştı. Peşinden gidemedim, ilk önce yerde duran ceketini, sonra da kendi kabanımı vestiyere astım. Salona geçtiğimde halam orta sehpanın kenarında dört dönüyordu. Biraz gecikmeli olarak geldiğimi görünce neyse ki ifadesi daha da sertleşmesi ama benim hala korkacağım kadar mesafeliydi. "Benim telaşım ne olacak peki Ahsen?" diye bir daha bağırdı. İşaret parmağını göğsüne yasladığında gerçekten endişelenmiş görünüyordu. "Ne kadar korktum haberin var mı? Aklımdan bin türlü şey geçti!"

İlk kez bu haline şahit oluyordum, daha önce de eve geç geldiğim ya da bana ulaşamadığı olmuştu ama hiç böylesine kaygılı olmazdı. Halamda doğuştan var olan boş vermişliğe tüm hayatım boyunca özenmiş, bu boş vermişliği sevmiş ama bunu hiç kullanmamıştım. O da huylarımı bilir, bana güvenir ve tasa etmezdi. Üstündeki beyaz gömleğin üstten bir düğmesini açıp göğsünü ovalamaya başladı. Bir cevap bekliyordu fakat bir başka özürden daha elimden bir şey gelmediği için "Hala gerçekten özür dilerim," dedim.

MAKYAVELWhere stories live. Discover now