2. YÜZDE ELLİ

482 40 60
                                    

⋘⋙

"Ya da belki yarım, yüzde elli. Hala bir parçam, bir kadının karnının içinde saklanıyor olabilir, yoksa böylesine eksik hissedişimin başka şekilde izahını yapabilir miyim bilmiyorum."

Derin bir huzursuzluktan sonra eve girebildiğimde, normalde geldiğimden daha erken bir saatte gelmiştim

Йой! Нажаль, це зображення не відповідає нашим правилам. Щоб продовжити публікацію, будь ласка, видаліть його або завантажте інше.

Derin bir huzursuzluktan sonra eve girebildiğimde, normalde geldiğimden daha erken bir saatte gelmiştim. Aybars Ölmez'in beni zamanı doldurmadan serbest bırakışı, çünkü bunu geçici bir hapis olarak tanımlamak benim için hiç zor değil, halam gelmeden bu ufak hezimeti atlatmam için şanstı sanki.

Kabanımı tüm aceleme rağmen düzgünce askıya astım. Ayakkabılarımı yerlerine koyup çantamı da içini boşaltmak için odama bırakmıştım. Kıyafetlerimi çıkardım, kirli sepetine attım. Duşa girmeden önce dirseğimle açtığım musluğun altında bol sıvı sabunla ellerimi yıkamam lazımdı. Mor sabun tenim üzerinde gitgide köpürüp beyaz bir köpüğe döndü, onun sesi bana huzur verirken Aybars'ın avucu altından zorlukla sıyrılan elimi tırnaklarımın ucuyla kazıdım, üst kısmını neredeyse çitiliyordum. Uzun bir süre, ellerimin üstü kızarıp haşatı çıkana kadar sıvı sabunla yıkadım.

Kaygan köpükler ellerimden ayrıldığında bir de kalıp sabunla ellerimi köpürtüp bir süre de onunla yıkadım, üst kısımda oluşan sıyrıklar köpük değdikçe sızlıyor olsa da bu temizliğe ihtiyacım olduğunu biliyordum. Kapalı duran musluğu yine dirseğimle açıp akan suyun altında beyaz köpüklerin tenimden uzaklaşmasını izledim. Bu esnada gözlerim, aynada beliren aksime kaymıştı.

Hala atkı kuyruğuydu saçım, ön taraftan birkaç sarı tutam tutunamadığı için yukarı dikilmişlerdi. Mavi gözlerimin altı çökük, kalın fakat küçük dudaklarım kurumuş olduğu için kabuk tutmuş haldelerdi. Artık ıslaklıktan dolayı ellerim parlıyordu, bu yüzden musluğu kapatıp saçımdaki tokayı çıkardım ve üstündeki kopuk saç tellerine rağmen onu banyonun içine fırlattım.

Üşür gibi bir halim vardı, hatta neredeyse titreyecektim. Çıplak bedenimi kabinin içine soktuğumda bir süre boş gözlerle etrafı seyrettim, kapıyı kapatmak sonradan aklıma gelmişti. "Ne bu dalgınlığım ya," diye mırıldandım halsizce. "Galiba hasta olacağım."

Gözlerimi sıkıca kapatıp açtıktan sonra biraz biraz aklım toparlanmaya başlamıştı. Güçlükle duş alıp banyodan ayrıldım, bornozumu giydikten sonra yatağıma yorgunca bıraktım kendimi. Sanki birisi üstümdeki açma kapatma tuşuna basıp tüm gücümü benden çekmiş gibiydi. Telefonumu açıp neden baktığımı bilmeyerek takvimi kontrol ettim, o sırada Yasemin abladan gelen bir arama ekranın değişmesine neden olmuştu. Çok beklemeden aramayıp açıp "Efendim?" diye mırıldandım.

"Ahsen canım, rahatsız etmiyorum değil mi?"

"Yok abla, evdeyim, rahatsız etmiyorsun."

"Çok çabuk dönmüşsün?" diye tereddüt içinde sordu o da. Uzandığım yerden doğrulup bornozumun kemeriyle oynamaya başladım.

MAKYAVELWhere stories live. Discover now