yedi.

96 9 45
                                    

           Adrien birkaç metre ötesindeki ateşin ışığını yansıtan kılıcını bir kez daha sildi, ardından elindeki bezi sinirle yere attı. Üç gündür aynı yerde kamp yapmaya devam ediyorlardı, tek bir adım dahi ilerleyememişlerdi. Her ne kadar tüm askerleriyle birlikte bir an önce güney sınırına ulaşmak istese de, sarışın prensin elinden hiçbir şey gelmiyordu.


         Derin bir nefes aldı ve sakinleşmek istercesine gözlerini kapattı. Başarısız olan bu girişimin ardından bakışlarını ateşin yanında yatan kişiye çevirdi.


        Adrien küçüklüğünden beri asla kadınlarla aynı ortamda bulunmamıştı. Kendisi krallığın en önde gelen askeri akademisinde eğitim görmüş, günlerini kılıç savurarak ya da diplomasi öğrenerek geçirmişti. 


        Bu konuda yalnız değildi: Orduda bulunan diğer askerler de onunla aynı şartlarda büyümüştü. Keidan'da kadınların askere girmesi ya da devletin önde gelen kişileriyle iletişime geçmesi yasaktı.


         Babası ona büyürken hep "Kadınlar tehlikelidir," demişti. "Seni kandırmaları için konuşmalarına bile gerek yoktur. Parmaklarının küçük bir hareketi ya da dudaklarının hafif bir kıvrımı ile en güçlü kişileri etkileri altına alırlar."


        Adrien bundan pek emin değildi. Sonuçta; yerde yatan kız, kafası birkaç kez suya sokulduğu için hastalanmış, iki gündür düzenli olarak sayıklamak dışında tek kelime etmemişti. Bırakın güçlü olmayı, kendini savunacak hâli bile yoktu-


"Prens... Adrien?"


         Sarışın genç duyduğu ses üzerine yürümeyi bıraktı ve tekrar yerde yatan kıza baktı. Mavi gözler hafifçe aralanmış, kendisini izliyordu.


        Aralarındaki birkaç adımlık mesafeyi kapattı ve yere diz çöktü, ardından kızın alnındaki ıslak bezi aldı. "Hâlâ sayıklıyor musun?" dedi alaylı bir sesle. "Yoksa sonunda uyanabildin mi?"


        Bir süre elindeki bezi sıkmakla uğraşmasına rağmen, sorusuna cevap alamadı. En sonunda merakla kafasını yana çevirdiğinde genç kızın hâlâ kendisini izlediğini fark etti.


         Askeri doktor onu muayene ettiğinde "Birkaç gün uyanamayabilir." diye uyarmıştı Adrien'ı. "Onu diğer askerlerle, yani erkeklerle bir tutamazsın. Soğuk yerde uyumak ve durmadan yolculuk yapmak zor gelmiş olabilir. Ateşi düşse bile, dinlenmesi gerekecek."


         Sarışın gencin ise bu kadar süre beklemeye niyeti yoktu. Bu kızın neden erkek kılığına girip kendilerini kandırdığını merak ediyordu. Bilgi çalmak için mi askere girmişti? Adrien'ı öldürmek mi istemişti? Savaşta onları zora sokacak bir şeyler mi planlıyordu? Tüm bu soruların cevabını en kısa sürede elde etmeye kararlıydı.


        "Yoksa benden daha fazla bilgi elde edip düşmana satmayı mı planlıyorsun?" dedi öfkeli bir gülümsemeyle.


         Doğrusu, genç adam herhangi bir cevap beklemiyordu. Genç kızın gerçekten uyandığından ve bunun da sayıklamalardan biri olmadığından emin bile değildi-

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Sep 07, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

a heavenly way to die [adrienette]Where stories live. Discover now