iki.

61 13 54
                                    

Hava, bir felaketin geldiğini haber vermek istercesine soğuktu.


       Genç kızın omzunda kalın bir kürk, elinde daha yeni dikilmiş eldivenler vardı. Kimliğini ve dolayısıyla cinsiyetini saklamak için normalden çok daha kalın giyinmişti. Buna rağmen soğuk iliklerine işliyor, attığı her adımda ona kışı hatırlatıyordu.


        Tapınaktan birkaç kilometre uzaktaydı, yola yeni çıkmıştı. Arkasına dönüp baktığında toplu yaşam alanının sıcak ışıklarını ve ay ışığında parlayan kiremitleri görmesi mümkündü.


       Ancak, birkaç dakikadır arkasına dönmemişti Marinette. Dönerse, kararını değiştirip korkaklık edeceğinden korkmuştu.


         Kafasındaki düşünceleri dağıtmak istercesine gözlerini kapattı ve omzundan kayan çantasını düzeltti. Sınırı geçene kadar yanındaki yiyeceklerle yetinmek zorunda kalacaktı. Ayrıca, diğer krallığın kullandığı para birimine de sahip değildi.


        Keidan'ın sınırını geçer geçmez orduya girmek için başvurmak zorundaydı. Duyduğuna göre, krallık güneydeki krallıklardan biriyle savaşa hazırlanıyordu. Bunu fırsat bilip gizlice orduya girdiği an, iblisi aramaya başlayabilirdi-


"Rahibe Cheng!"


Duyduğu tanıdık ses ile ayaklarını toprak zemine bastırdı ve arkasına döndü.


       Rahip Darien, acele adımlarla kendisine doğru geliyordu. İnzivaya çekilmeye hazırlanan adam bu yıl 64 yaşına girmişti. Gözleri kırışıklıklar ile kısılmış, hareketleri yavaşlamıştı.


        Marinette'in anne ve babası, evlerine bir iblisin saldırması sonucu ölmüşlerdi. Genç kız ebeveynlerine dair hiçbir şey hatırlamıyordu. Ancak, Rahip Darien'in onu elinden tutup tapınağa getirdiği gün tüm ayrıntıları ile zihnine kazılıydı.


         Bildiği her şeyi bu adamdan öğrenmişti genç kız. İlk büyüsünü, dua etmeyi, kılıç kullanmayı... Tapınaktaki baş rahibe konumunu, Rahip Darien'in sabır ve azmine borçluydu.


        Bu nedenle omzundaki çantayı yere bıraktı ve birkaç adım ilerleyerek aralarındaki mesafeyi kapattı. Ardından, ellerini önünde birleştirerek saygıyla eğildi.


        Rahip Darien ise yüzünde sıcak bir gülümseme ile genç kızın omzunu tuttu ve tekrar doğrulmasını sağladı. "Marinette," dedi yılların etkisiyle kısılan bir sesle. "Bana veda etmeden nereye gidiyorsun?"


         "Üzgünüm, efendim. Eğer veda etmek için kalırsam, irademin güçsüzleşeceğini düşündüm ve fazla oyalanmadan yola çıktım." Marinette bir kez daha eğilmek için hazırlandı, ancak rahip buna engel oldu.


        "Özür dilemene gerek yok," dedi Darien gülerek. "Tek başına iblisi yakalamak zor olacak. Ancak, zekan ve inancın ile bu sorunun üstesinden geleceğine eminim. Sen burada yokken, birkaç hafta önce çıkan yangını detaylı bir şekilde araştıracağım. Ancak, gitmeden önce sana vermek istediğim bir şey var."

a heavenly way to die [adrienette]Where stories live. Discover now