1.: EDMUND GREEN

1 0 0
                                    

Önsöz: Bu kitap içerisinde yayımlanacak olan her bölümü, bana yazımında yardım eden güzel Sam'e adıyorum. Sam, benim hayatımı kurtardı ve ben de ona bütün hayatımın kitabını adıyorum.

İyi okumalar, güzel Sam.


Edmund günlük hayatının etrafında döndüğü o lanet yere tekrar gidiyor ve bunun için daha fazla para almalıyım diye içinden sinirli sinirli düşünüyordu. Sabah, sakarlığından mı yoksa henüz genç olduğundan mı - Edmund'un bunu durup analiz edecek ve uzun bir şikayet mektubu yazacak vakti yoktu tabii - bir posta güvercini penceresini kırarak içeri dalmıştı. O sırada Edmund da gönüllü olarak çalıştığı kütüphanenin ilk akşam vardiyasından dönmüştü. Gece sığınmak için içeri girmeye çalışan sarhoşlar, onunla flört etmeye çalışan anneannesi yaşında bayanlar, ebeveynlerine haber vermeden gelen küçük çocukların Edmund'a "nolur! annem gelip sorarsa beni görmediğini söyle, nolur!" diye yalvarışları... Bütün bu güzellikler akşam vardiyasının sadece ilk yarım saatinde yaşanmıştı ve Edmund devamını hatırlamak bile istemiyordu.

Edmund bunları kafasından geçirirken penceresini kıran güvercin kafasının üstüne buraya geliş amacı olan mektubu atıp önce sağlam pencereye çarparak sonra ise kırık pencereden pek de güven uyandırmayan bir yamuklukla uçarak uzaklaştı. Green ailesinin tek yaşayan varisi - yani Edmund - o an bir aristokrata yakışmayan kelimeleri dilinin ucunda dolandırıyordu, ama yatağının başında asılı duran anneannesinin portresi ve ona karşı duyduğu saygıya öfkesi yenik düştü. En sonunda yatakta yarı oturan bi' pozisyona geçti ve mektubu açıp okumaya başladı.

SAYGIDEĞER KONSEY ÜYESİ EDMUND GREEN,

Bugün saat 10.30'da gerçekleşecek olan A.E. şahsının davasının son bulacağı konsey binasında gerçekleşecek olan toplantıya MUTLAKA gelin.

-Pythagoras Kenti, Yüksek Konsey Topluluğu.

Mektup kısa ve öz bir şekilde yazılmıştı. Yüksek Konsey'in gönderdiği mektupları bu yüzden seviyordu, uzun uzun vakit harcamak yerine davetiye sebebini söylüyorlardı sadece.

Green, biraz yatıp tavanı izledi ve mektubu tekrar okudu. «A.E.» yani Aaron Ericson. Delinin teki, 2 torunu haricinde bütün ailesini akşam yemeğinde öldürüp sonra ise çocuklara, normal bir insanın dilinin dönmeyeceği şeyler yapıp ölüme terk eden adam. Bugün son duruşma gerçekleşecekti, ama Edmund duruşmanın sonunu çoktan biliyordu. Aaron'u aç Güney Kaplanlarının olduğu bir kafese kapatacaklar. Eğer ölmezse geri kalan ömrünü kentin iğrenç hapishanelerinde çürüyerek geçirecek. Eğer şans onun tarafındaysa ölürdü tabii.

Bütün bu karamsar düşüncelerden sonra kendisini kalkmaya zorladı. Saati, duvarda asılı olan yuvarlak saate bakarak öğrendi, henüz 08.15'i gösteriyordu yani hazırlanmak ve trene binmek için vakti vardı. Çok onurlu bir görev olsa da Yüksek Konsey toplantılarından nefret ederdi.

Sorun şu ki; Yüksek Konsey'in üyesi olmak sorumluluk, dakiklik ve sağlam bir sinir sistemi gerektirir. Aslında Edmund pek de bu kriterleri karşılayan biri olmasa da Konsey'den henüz atılmamasının bir sebebi vardı. Annesi Konsey'de ona vaat edilen yeri istememekle kalmamış, henüz on altı yaşındayken Edmund'a hamile kalıp evden kaçmış, beş yıl sonra geri döndüğünde ise Edmund'un anneannesi Delilah ve dedesi Marvin'le kavga edip, zavallı Edmund'u ebeveynlerinin kafasına kar gibi indirip ortadan kaybolmuştu. O günden beri annesi Konsey üyesi olma hakkını tamamen yitirip soy ağacından yok edilmişti.

Edmund omuzlarını silkip eski günlerin hatıralarını üstünden atmaya çalıştı. Anneannesi önce kızını, sonra ise torununu yetiştirebilmek için hiç Konsey'e katılmamıştı, dedesi ise tam on yıl orada görev yaptıktan sonra bir kasım akşamı başka bir suçlunun paramparça edilerek idam edildiği bir duruşmadan sonra sinir krizi geçirip Yüksek Konsey Topluluğu'nu terk etmişti.

Vous avez atteint le dernier des chapitres publiés.

⏰ Dernière mise à jour : Apr 21 ⏰

Ajoutez cette histoire à votre Bibliothèque pour être informé des nouveaux chapitres !

Baldaros: Melek GözyaşlarıOù les histoires vivent. Découvrez maintenant